MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında, "Bu HDP'nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır" dedi ve sürekli yaptığı çağrıyı tekrarladıktan sonra, bu kez HDP'nin kapatılması için başvuracaklarını da söyledi.
HDP'nin kapatılması konusu uzun süredir Cumhur İttifakı'nın gündeminde.
AKP, kurulduğu ve iktidara geldiği günden bu yana partilerin kapatılmasına karşı olduğunu açıklasa da ittifak ortağı MHP ısrarlı.
AKP'nin daha önce af yasalarına karşı olduğunu açıklamasına rağmen MHP'nin ısrarıyla af düzenlemesi çıkartılması da önceki söylemlerin boşa çıkabileceğini gösteriyor.
Parti kapatma davalarını açmakla yetkili organ, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı. Başsavcılık, iktidarın söylemine paralel biçimde, uzun yıllardır kapatma davası açmıyor. Ancak başsavcılığın önünde bir HDP dosyasının bulunduğu da biliniyor.
MHP'nın ısrarlı söylemi doğrultusunda Yargıtay Başsavcılığı, HDP'nin kapatılması istemiyle dava açarsa, bu konudaki kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Kapatma kararı, 15 üyeli mahkemenin, ilgili toplantıya katılan üyelerinin üçte ikisinin oyuyla verilebiliyor.
Ancak bir konu daha var. 2010'da, Anayasa Mahkemesi, Siyasi Partiler Yasası'nın (SPY) 108'inci maddesini iptal etti.
Söz konusu madde, özetle, "hakkında kapatma davası açılan bir parti, bu dava sırasında kapanma kararı alır ise, bu kararın kapatmaya ilişkin hükmün sonuçlarına etkili olamayacağını" içeriyordu.
Bu düzenleme iptal edildikten sonra yerine bir başka düzenleme de yapılmadı. Bu nedenle, teknik olarak aleyhinde kapatma davası açılan bir parti, hüküm verilmeden önce kendisi için "kapanma" kararı alırsa, söz konusu dava konusuz kalacak. Mahkeme, tıpkı hakkında dava açılan sanığın ölmesi halinde davanın düşürülmesi gibi, kapatma davasını da düşürecek. Kapanma kararı alan partinin, aynı isimle yeniden kurulmasında ise bir engel bulunmuyor.
Uzun yıllar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Masası'nda görev yapan avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu'na göre, olası bir kapatma davası açılması durumunda, 108. Maddedeki boşluktan yararlanılmasını engellemenin iki yolu var.
Birincisi, yeni yasa çıkartmak. Halen AKP ve MHP'nin seçim kanunları ve Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili bir değişiklik üzerinde çalıştığı biliniyor. Çalışma, seçim barajı ve benzeri konularla gündeme gelse de iptal edilen 108. Maddenin yerine yeni bir düzenlemenin bu çalışmanın içine yerleştirilmesi mümkün.
Bu durumda, Anayasa Mahkemesi, çıkartılan yeni yasayla bağlı olacak.
Eminağaoğlu, ikinci bir yol olarak, Anayasa Mahkemesi'nin açılacak olası bir davada, ilgili parti için "ihtiyati tedbir" kararı vermesinin mümkün olduğuna işaret ediyor.
Bu durumda, ilgili parti, genel kurul yapamayacağından, kapanma kararı da veremeyecek ve davaya devam edilebilecek. Ancak Eminağaoğlu, ortada yasadan kaynaklanan hak varken, böyle bir yola başvurulmasının hukukiliğinin de tartışmalı olduğunu vurguluyor.
Ayrıca bu yola başvurulması durumunda, HDP'nin geçmiş yıllarda olduğu gibi yeni bir parti kurarak yoluna devam etmesi de mümkün.
Anlaşılıyor ki aslında HDP'ye kapatma davası açılması odaklı tartışmalarda bütün mesele zamanlama. Yasa çıkartılması ya da Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararlar, hep zamanlamayla ilgili. Stratejisini HDP'nin Meclis'te yer almaması üzerine kuran iktidar bloğunun söylemlerinin eyleme geçip geçmeyeceğini ve HDP'nin buna karşı atacağı adımları da zaman gösterecek.