Bahçeli'nin 'siyasi etik' çıkışı ne anlama geliyor, muhalefet bu öneriye ne diyor?

Bahçeli'nin 'siyasi etik' çıkışı ne anlama geliyor, muhalefet bu öneriye ne diyor?

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin milletvekili transferini önlemek için Seçim, Siyasi Partiler Yasası değişikliği, "Siyasi Etik Yasası" çıkarılması çağrısının ardından kulislerde olası formüller konuşulmaya başlandı.

Bu kapsamda, Meclis'te grup kurmak için gerekli milletvekili sayısının artırılması ve başka partilere geçişi zorlaştıracak düzenlemelerin yapılabileceği ifade ediliyor.

Muhalefet ise Bahçeli'nin bu hamlesinin, yeni partilerin seçime girmesini engelleme anlamına geldiği savunarak, bunun "demokratik açıdan sorunlu" buluyor.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçen cuma günü yaptığı açıklamayla, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "memleket masası kurulması" önerisini sert dille eleştirirken, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, baskın seçim halinde Ali Babacan'ın kurduğu DEVA Partisi ve Ahmet Davutoğlu'nun kurduğu Gelecek Partisi'ne grup kuracak sayıda milletvekili verebilecekleri açıklaması nedeniyle, milletvekili transferini önleyecek yasa değişiklikleri önermişti.

Bahçeli bu kapsamda Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasası, bir süredir AKP'nin üzerinde çalıştığı kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarına ilişkin yasa değişikliği, TBMM İçtüzük değişikliği, "milletvekili dokunulmazlığı ile ilgili kamuoyundaki beklentilerin karşılanması" ve Siyasi Etik Yasası'nın çıkarılmasını istedi.

"15 Temmuz 2020'ye kadar CHP'den bahsi geçen partilere milletvekili nakli çok güçlü bir ihtimal olarak karşımızdadır. Fethullah Gülen'i aklama ve kurtarma operasyonu memleket masasında ısıtılıp ardından da kamuoyuna takdim ve paylaşımı yapılacaktır" diyen Bahçeli, bu değişikliklerin hızla yaşama geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

MHP'de hangi senaryolar konuşuluyor?

Bahçeli, milletvekili transferinin önlenmesi için net bir formül önermese de parti kulislerinde bu konuda daha önce de tartışılan seçenekler anımsatılıyor.

MHP genel merkezi

Bu kapsamda, başkanlık sistemine ilişkin anayasa değişikliği sonrasında tartışılan, ancak AKP'nin daha sonra vazgeçtiği, parlamentoda grup kurmak için gerekli milletvekili sayısının artırılması formülünün yeniden ele alınabileceği belirtiliyor. Mevcut sistemde bir siyasi partinin grup kurabilmesi için 20 sandalyesinin olması yeterli.

Yapılacak değişiklikle bu sayının, yukarıya çekilmesinin yanı sıra, milletvekili transferine ilişkin süre sınırlaması da bir seçenek olarak gösteriliyor.

Bu kapsamda, seçime bir yıldan az süre kala yapılan seçim yasası değişikliklerinin o seçimde uygulanmayacağı hükmüne benzer bir düzenlemeyle milletvekillerine de benzer sınırlama getirilebileceği belirtiliyor.

Bu kapsamda örneğin, seçime bir yıl kala siyasi partilerin milletvekili transferi yapmasının engellenebileceği ifade ediliyor.

Bu yöntemle, hem muhalefet bloğunun Babacan ve Davutoğlu'nun partileri ile genişlemesinin engellenmesi, hem de seçime kısa süre kala Cumhur İttifakı kanadından, muhalefet partilerine geçişlerin engellenmesi hedefleniyor.

Dokunulmazlık dosyaları raftan indirilebilir

Milletvekili dokunulmazlıkları konusunda ise MHP ile AKP'nin anayasa değişikliğini yapabilecek çoğunluğa sahip olmadığı için parlamentoda bekleyen dokunulmazlık dosyalarının raftan indirilebilerek karara bağlanabileceği belirtiliyor.

TBMM Anayasa Adalet Komisyonu'nda büyük bölümü HDP ve CHP'lilere ait olmak üzere bin dolayında dokunulmazlık fezlekesi bulunuyor.

CHP'li Özel: Etik olmayan, siyasi partilerin seçime girmesini engellemek

CHP Bahçeli'nin, milletvekillerinin parti değiştirmesine karşı yasa değişikliği önerisini, "siyasi partilerin seçime sokulmasını engelleme girişimi" olarak değerlendirdiği için "demokratik açıdan sorunlu" buluyor.

Konuya ilişkin BBC Türkçe'ye konuşan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Siyasi Etik Yasası çıkarılması, Siyasi Partiler Yasası değişikliği konularını daha önce kendilerinin de gündeme getirdiğini ve bu konuda toplumda ciddi bir beklenti de olduğunu, ancak Bahçeli'nin "niyeti" ile partisinin önerisi arasında sadece "isim benzerliği" olduğunu vurguluyor.

özgür özel

2018'deki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimi tarihinin bile İyi Parti'nin seçime sokulmaması üzerinden belirlendiğini ifade eden Özel, CHP'nin milletvekili vermesi ile bu "oyunun bozulduğunu" vurguluyor:

"Etiğe aykırı olan bir siyasi partinin seçime girmesini engellemektir, etik olan da buna demokratik olarak bir destek verebilmekti.

Millet, İyi Parti'yi seçim dışı bırakmaya çalışan sayın Devlet Bahçeli ile İyi Parti'ye neredeyse aynı oyu verdiler. Böylece Bahçeli'nin milletin yüzde 10'una kafa tuttuğu sandıkta tescillenmişti. Şimdi yine oradan süren bir husumeti sürdürmeye çalışıyorlar."

Özgür Özel, parlamentodaki grup kurma sayısının artırılmasının daha önce AKP tarafından da önerildiğini anımsatarak, şimdi yeniden Bahçeli tarafından dile getirilmesinin "manidar olduğunu" belirtiyor:

"Gerçek anlamda etik dışı her şeye destek verenler bugün kendilerine göre bir etik tanımını dayatamazlar. Ayrıca parlamentolar, kanunları çıkarırken konjonktürlere, kurulan siyasi partilere, o siyasi partilerin etki alanlarına veya destek verdiğiniz tek adam zihniyetinin ne olursa olsun iktidara tutunma çabalarına göre değil, genel demokratik prensiplere göre hareket etmek durumundadır.

"Yeni kurulun partilerin grup kurmasını zorlaştıracak bir takım öneriler aylar önce ilk AK Parti tarafından gündeme getirildiğinde, AK Parti'nin kendi milletvekillerine güven eksikliği olarak yorumlanmıştı. Bu sefer Bahçeli tarafından dillendirilmesi ya da söyletilmesi çok manidar.

"Rakamları seven ve onlarla sihirli formüller üretmeye çalışan sayın Bahçeli'ye şunu da sorarlar; 'Grup kuracak sayı 40 olsun, bazıları için zor olsun derken' önerinize katılıyoruz ve artırıyoruz: Grup kurma sayısı 50 olsun diyoruz. O zaman 49 milletvekili olan MHP'nin durumu ne olur?

"Biz CHP olarak siyasette bulunan ve halkın desteğini talep eden herkese eşit propaganda imkanı verilmesini savunuruz.

"Kendilerini anlatmak için ve parlamentoda olup olmadıklarına bakmaksızın hazine yardımı almasını savunuruz.

"Ayrıca parlamentoda milletvekili bulunan siyasi partilerin grup haklarından yararlanmasının demokrasi açısından ilerici bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz. Yarın da milletvekili sayıları belirginleştikten sonra grup kurmanın zorlaştırılması gibi çabaları demokratik açıdan sorunlu buluruz."

TBMM

"Tayyip Bey düşünsün"

İyi Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu da Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası değişikliğini, kendilerinin de savunduğunu, ancak bu konuda iktidar ile kendilerinin hassasiyetlerinin farklı olduğuna dikkat çekiyor.

İktidarın kendisine itiraz edenleri zayıflatmaya, kendi otoritesini tesis etmeye dönük yaklaşım içinde olduğunu ancak artık bu anlayışın seçmende kabul görmediğine işaret eden Ağıralioğlu, Türkiye'nin öncelikli sorununun vatandaşın "iş, aş sorununu çözmek" olduğunu, Bahçeli'nin eleştirdiği "memleket masası"nın da bu nedenle önerildiğini söylüyorr:

"Biz daha demokratik bir Türkiye istiyoruz. İktidar kendine tabi, seçimi kazanacakları bir bir sistem istiyor.

"Dolayısıyla çerçeveyi söyle çizmemiz gerekiyor, heves ettiğiniz ne, amaç ne? Daha müreffeh, daha demokratik daha ifade hürriyetinin olduğu bir Türkiye mi hayal ediyorsunuz, yoksa iktidara ram olduğunuz, itiraz edenleri çok rahat cezalandıracağınız bir ülke mi hayal ediyorsunuz?

"İktidarlar vatandaşlarını daha huzurlu, daha konforlu yaşatmalıdır. Ama uzun zamandır bu hissiyattan kopuk, kendi otoritesini tesis etmeye dönük hamlelerde bulunuyor."

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu

Bahçeli'nin Seçim ve Siyasi Partiler Yasası değişikliğini gündeme getirmesinin altında bir "erken seçim" hesabının yatıp yatmadığı konusunda ise Ağıralioğlu, bu konuda düşünmesi gerekenin AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ifade ediyor:

"Devlet Bey'in siyasi olarak en büyük alameti farikası ne zaman ne yapacağını, hangi şartları memleketin birinci gündemi haline getireceğini sadece kendisinin bilmesidir. "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerken de böyle oldu,15 Temmuz'dan sonra da böyle oldu.

"Siyasi sicilinde şöyle bir şey vardır, 2002'den sonraki her olağanüstülükte Devlet Bey'in dominant olduğunu düşünüyorum.

"Hafife almam, ama bunu bizden daha çok Tayyip Bey'in düşünmesi lazım, 'Devlet Bey ne yapmak istiyor' diye. Şu anda kullanılan siyasi dil, siyasi ittifaklar Devlet Bey'in açıklamalarıyla oldu.

"Şimdi de Devlet Bey'in cümlelerinin önünde arkasında yaşayacağımız bir süreç olabilir, bakalım. Biz muhalefet partisiyiz, bu açıklamaların ne anlama geldiğini, daha çok AK Partili arkadaşlar merak etmeli."