Bahçeli'den iktidara PKK suçlaması

Bahçeli'den iktidara PKK suçlaması
T24 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin Anayasa değişikliğinin yasama sürecinde uzlaşma zemini aramadığını iddia etti. Bahçeli, Erdoğan'ın gizli gündemini Anayasa değişikliği, Ergenekon gibi süreçlerle örtemeye çalıştığını söyledi. Bahçeli, yargının kuşatılmaya çalışıldığını da söyledi. MHP lideri Bahçeli, dün akşam katıldığı bir programında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Bahçeli, Erdoğan'ın gizli gündemi olduğu iddialarını yineledi, anayasa değişikliğinin yasama sürecinde muhalefetin bilgilendirilmediğini iddia etti. Anayasa değişikliğinde büyük tuzakların olduğunu ve özellikle yüksek yargının kuşatmaya çalışıldığını söyleyen Bahçeli, iktidarın gerilim stratejisiyle ülkeyi kamplara böldüğünü ve PKK'nın talepleri doğrultusunda ülkenin idare edildiğini savundu. İşte Bahçeli'nin programdaki açıklamalarından bazı satır başları: ‘Hükümet anayasa metnini meclis'e dayattı’ Aradan geçen üç senelik bir süreç var. Kapatma davasından sonra da bu tartışmayı açabilir. Hükümet, aniden TBMM'nin gündemine taşıdğı 26 madde üzerinde bir anayasa değişikliği sürecini hiçbir partiyle paylaşmadı. MHP ile çok açık teklifleri oluşmuştur, net tavrı olmuştur. Bu konuda bir komisyon kurulmasını ve üye vereceğini Meclis Başkanlığı'na iletmiştir. Fakat bunda hiçbir adım atılmamıştır. Aniden zannetmiyorum AKP milletvekillerinin de büyük çoğunluğunun haberi olmadığı bir metin komisyona getirilmiş genel kurula gindirilmiştir gece gündüz bir çoğunlukla akp'nin bazı milletvekillerinin katılımıyla 336 lık bir oranla geçmiştir. ‘AKP diyaloga kendini kapatmıştır’ Milliyetçi Hareket Partisi,  69 milletvekili çalışmalara bütünüyle katılmışlardır. Gece gündüz devam eden çalışmaların  her maddesinde hem söz almışlardır tartışmaya önemli ölçüde katılmışlardır. Bazı konularda da kendi önerilerini sunmuşlardır. Burada siyasi iktidarın milletvekillerinin tavrı böyle bir tartışmaya veya sunulan önergelere üzerinde herhangi bir görüş bildirmeye ihtiyaç duymadan ellerini havaya kaldırıp, kabul veya red yoluyla sadece ve sadece gelen metin üzerinde ısrarlı bir tutumları olmuş, diyaloga kapalı olmuşlardır. Diğer siyasi partilerin veya grubu olan bütün siyasi partilerin varlığını bile dikkate almamışlardır. Sıkıntı buradan doğmuştur. "Erdoğan'ın gizli gündemi var" Israrla bu metnin üzerinde durulması Sayın Başbakan'ın gizli bir gündeminin olduğunu göstermektedir. İşte Anayasa Mahkemesi'nin yapısı üzerinde bugün içinde ısrarla duruşu zannediyorum böyle bir gizli gündemin iki önemli kurum üzerindeki kurulan tuzakla ilgili olduğu düşüncesindeyiz. "Yol haritasını öcalan hazırlamıştır" Bugün için AKP'nin PKK taleplerine karşı PKK açılımı veyahut demokratik açılım olarak karşılık vermesi için ortaya koymuş olduğu açılım projesiyle örtüştüğü gözükmektedir. Bugün için açılım projesinin bütün unsunları, kamuoyuyla paylaşılmış değildir. Sözgelimi 13 Ağustos ile 20 Ağustos arasında sözde ateşkesin PKK tarafından alındığı ifade edildiği vakit avukatları aracılığıyla İmralı'da bulunan kişi 15 Ağustos'ta bir yol haritasını Mudanya savcılığına bıraktığını söylemiştir. Mudanya savcılığı ulaşmış olan bir yol haritası var ise bu mutlaka Adalet Bakanlığı'na dolayısıyla hükümete intikal etmiştir. Bu konuda da bir açıklama yok. Bilim Kurulu dediğimiz yedi değerli öğretim üyesinin, 1982 Anayasa'sının çok köklü değişiklikler yapma iddiasıyla hazırlanmış olan metin çok detaylı olarak paylaşılmış değil. ‘İktidar gerilim stratejisi uyguluyor’ Bugünkü siyasi iktidar, sekiz yıllık uygulamalarına bir kuşbakışı değerlendirmede bulunduğunuzda bir gerilim stratejisi uyguladığını görüyorsunuz. Bu gerilim stratejisine dayalı olarak ülkeyi cephelere ve kamplaşmalara yönlendiriyor. Bu cephe ve kamplaşma hususunda bir çatışmayı öngörerek kendi programını ve Türkiye'yi toplumsal bir değişikliği hedefleyerek bir zihniyet değişimini de ortaya koymaya çalışıyor. Baktığınız zaman inananlar-inanmalarlar, laikler-anti laikler buna benzer her konu üzerinde bir kutuplaşma görüyorsunuz. Son günlerde de bir darbeciler-demokratlar hatta ve hatta oy kullanma açısından evet oyları ile hayır oylarını coğrafi koşullara göre de ayırmaya başladılar. Demek ki Sayın Başbakan'ın zihninin arkasında bir ayrımcılık yatıyor. Bu ayrımcılıkla ne yapılmak isteniyor bu tam olarak ifade etmiyor, edemiyor belki de Türkiye'nin var olan Cumhuriyet'ten bugüne olan anlayışı buna müsade etmiyor. Böyle bir durum karşısında da bunu dönüştürmeye çalışıyor.