MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "MHP diye bir parti artık yok diyebilecek kadar cüret ve küstahlık gösteren kripto simaların, karaktersiz fırıldakların, parti değiştirirken dillerinin ayarını da kaçırmaları kendilerini kurtarmaya yetmeyecektir. Yeni ve ısmarlama koltuklarına ısınmaya çalışan köhne, dönme ve siyasi tortuların çıra gibi yanacağı zaman elbet gelecektir" dedi.
CHP'den istifa edip İyi Parti'ye geçen Aytun Çıray, verdiği röportajda "Ya MHP’den farkınız?" sorusu üzerine "Bir şeyin farkını anlatabilmem için o şeyin olması gerekir. MHP diye bir parti artık yok" demişti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında konuşuyor. Bahçeli'nin konuşması özetle şöyle: "Türkiye zorlu dönemlerden geçe geçe, tehlikeli badireleri aşa aşa varlık ve birlik mücadelesini sürdürmektedir. 7 Haziran milletvekili seçimlerinden sonra yaşanan ibret verici gelişmeler, 1 Kasım seçimlerini takip eden süreçte isyan ettirici olaylar yakın tarihimizde bir yere sahiptir. Her çirkinlikten medet ummuşlardır. MHP üzerinde korkunç oyunlar tezgahlanmıştır. Bu oyunun senaristleri bellidir. MHP'yi karalamak için komut alanlar 2 yıllık süre zarfında gerçek yüzlerini fazlasıyla göstermişlerdir.
7 Haziran'dan hemen sonra şer bir plan anında devreye alınmıştır. PKK ile aynı kümeye gelmemiz isteniyor, bu öneriliyordu. Pensilvanya'dan sufle alan oluşum ve çıkar grupları ülkemize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalıştı. Bu sefiller güneşin balçıkla sıvanamayacağını unutmuşlardı. İnandıklarımızı konuştuk. MHP olarak tutarlı davrandık. Ahlaklı ve ilkeli duruş gösterdik. Türkiyemizin hükümetsiz kalmaması için elimizden geleni yaptık. 7 Haziran sonrasında bir koalisyon kurulamamıştı ama 15 Temmuz'dan milletimizin müdahalesiyle kurtulmuştur. İktidar olmak için değerlerimizden vazgeçemezdik. Başbakanlık önerdiler, milletimizin vermediğini siz nasıl veriyorsunuz dedik. Ülkücülüğümüzü pazarlık konusu yapmadık. Kaçmak bizim kitabımızda yoktur.
Her rüzgara yelken açsaydık, her akıntıya konuşsaydık, her çağrıya uysaydık sorarım sizlere bugüne kadar nasıl var olacaktık? Eleştirenler çokmuş varsın olsun. Ardından yüz itin havlamadığı bozkurta, bozkurt demek mümkün müdür?
Haziran'dan sonra terörizm kartını masaya çıkaranlar, ülkemizi kana bulamıştı, demokrasilerde elbette bu tıkanmanın yolunu açmak seçimdi. Milletimiz birkez daha sandık başına gitti. MHP haklıydı ama hakettiği sonucu alamadı. MHP çok cepheden saldırıya uğramıştı. Saldırılar 1 Kasım'dan itibaren ettı. Partimiz üzerinde hesap yapan, devşirilmiş isimler zaman kaybetmeden harekete geçtiler. 1 Kasım akşamından itibaren dedikoduya başladılar. Aslında hedefin ortasında Türk milleti vardı. MHP'yi içten içe çürütmek için aldıkları talimatlara uydular. Kimliğimizi kullanıp, anılarımıza sığındılar. Kendilerine tutunacak çürük bir ip buldular ama bunun sonu siyasi mezarlık, ipin sonu mezbeleliktir. MHP diye bir parti artık yok diyebilecek kadar cüret ve küstahlık gösteren kripto simaların, karaktersiz fırıldakların, parti değiştirirken dillerinin ayarını da kaçırmaları kendilerini kurtarmaya yetmeyecektir. Yeni ve ısmarlama koltuklarına ısınmaya çalışan köhne, dönme ve siyasi tortuların çıra gibi yanacağı zaman elbet gelecektir."
Bizim yüreğimiz herkesi kucaklamaya yetecektir. MHP olarak bütün meselelerin üstesinden geliriz. Görmeyelim, duymayalım istendi ama bunların hepsini aştık. Hepsini buruşturup muhatapların yüzüne fırlattık. Biz istemeden hiçbir kokuşmuş fani bizi faka bastıramayacak, oyuna getiremeyecek. Üzerine titrediğimiz hassasiyet çağa Türkçe seslenebilmektir.
Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirilen korsan referandumun sonucu Barzani'ye pahalıya patlamıştır. Barzani isyanın bedelini taksit taksit ödemeye başladı. Kendi kalesine gol yemekten kurtulamamıştır. Bize düşen Allah'tan bulsun, fitnesinde boğulsun demektir. ABD ise bu durumdan memnun olduğunu dün açıklamıştır. Barzani'nin fişi çoktan çekilmiştir. İhanet yapanın yanına bırakılmamıştır. Barzani batmıştır. Barzani utanmadan diyor ki, Kerkük için iyi hazırlık yapmıştık.Bu haydut kendini ne zannetmektedir? Atalarımız boşuna söylememiş, 'Aptal ata binerse bey oldum sanır, şalgam aşa girerse yağ oldum sanır.' Barzani'nin durumu da aynısıyla budur.
Ülkemizi ziyaret eden Irak Başbakanı'nın kararlı tutumu önemli bir kazançtır. Irak Türkmenlerinin tarihi haklarının savunulması iki ülke arasındaki hassas konuların başında gelmektedir. Türkiye'nin yükselen Irak politikası, sınır ötemizde körüklenen ihanet ateşinin söndürülmesinde önemli ve tarihi bir görev icra etmiştir. Bu politikayı tasvip ediyor, takdir ediyor, muhataplarımıza da şüphe yok ki teşekkür ediyoruz. Türkiye ve Irak arasına kara kedi gibi giren Barzani kızağa çekildi. Şimdi sırada soydaşlarımızın haklı taleplerini karşılamak olmalı. Kerkük özel statüye kavuşturulmalıdır. Astana süreci kapsamında İdlib'te Türk askeri üstlendiği görevi layığıyla yerine getirmektedir. TSK gerginliği azaltma kontrol gücü olarak kahramanca duruşunu sürdürmektedir. Hepsine üstün başarılar diliyorum.
İdlib sonrası Afrin'de de gerekli tedbirler alınmalıdır. Irak ve Suriye sınırlarımız tam olarak emniyet altına alınmalıdır. ZAP operasyonuyla Kuzey Irak'tan 3 km içeriye girildi, terör hattı kapatıldı. Elbette Kandil Dağı'nın doruğunda al bayrağımızı nazlı nazlı dalgalandırmanın vakti de gelmiştir. Türkiye çok yoğun beka mücadelesi verirken ne hikmetse aleyhte devamlı beyanatlar duymaktayız.
Kimden ne alacağımız NATO'ya mı soracaktık? Ülkemiz NATO'ya 1952'de üye olmuştur ancak NATO huzur ve bekamız için hangi fedakarlık ve faaliyetlerde bulunmuştur. Nerede kirli ve örtülü bir ilişki ağı varsa altında NATO'nun parmağı olduğu iddia edilmiştir. NATO, Türkiye'yi nasıl tehdit edebilmektedir? Nedir sizin zorunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Türkiye bağımsız bir ülkedir, zoruna giden varsa kendi meselesidir. İstediği silahı alabilecektir. Pusulası şaşan varsa ya komedi filmi izleyip gülsün, ya da kendi haline yanıp iki gözü iki çeşme ağlamaya koyulsun.
Biz NATO'ya değil Kato'ya bakıyoruz. Canımız kimden isterse silahı ondan alırız, bunun hesabını da NATO'ya matoya vermeyiz, veremeyiz. Herkes yerini yurdunu bilsin. Brüksel'den bize parmak sallamaktan vazgeçsin. O parmak sahibini eninde sonunda mahcup edecektir. Onlar varsın şatoda oturup NATO'nun düdüğünü çalsınlar. Biz Ankara'dan 29 Ekim 1923 ruhuyla dünyaya bakacağız, onurlu, imanlı, milli, ahlaklı, cesur ve elbette tam bağımsız bir şekilde sonsuza kadar yaşayacağız. Bunu çekemeyenler varsa ki, bu güçlü ihtimaldir, gerekirse kıran kırana istikbalimizi son nefesine kadar savunacağız. NATO'yu falan bilmeyiz, önümüze takoz koymak isteyenleri de yıkar geçeriz. Herkesin bilgisi ve haberi olsun ki bu asalet, bu kahramanlık şuuru ölmedi, milli vicdanlarda yaşıyor ve yaşatılıyor.
Bizi köksüzlükten kurtarup ebediyete akıp giden coşkun bir nehre dönüştüren sahip olduğumuz tarih şuurudur. Tarih şuuruna çok ihtiyacımız vardır. Bugün Avrupa'ya bakınız, başınızı çevirip Asya'yı izleyiniz. Türk demek adalet demektir. Türk demek vicdan demektir.
Avrupa tedirgin ve korku içindedir. Bask bölgesi ile ilgili endişeler de yoğunlaşmaktadır. İtalya'nın kuzey bölgelerinin kopuşu gündemdedir. Fransa'nın Korsika sorunu da ufukta belirmiştir. Almanya'nın Bavyera eyaleti ise kıpır kıpırdır. Yeni dünya düzeni teorisi tersine dönmüş, yeni dünya düzensizliği şekline bürünmüştür. Başkaları bölünme korkusu yaşarken biz bin yıllık kardeşliğimizi daha da sağlama alalım."