Fundanur Öztürk
Ankara'da, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "eyalet sistemi" çıkışının partisinin seçmeninin referandum kararını etkileyip etkilenmediğini öğrenmek için Gölbaşı ilçesine gidiyorum.
Gölbaşı, Ankara'da MHP seçmeninin en yoğun olduğu ilçeler arasında. Küçük bir merkezi olan ilçede MHP'li seçmenin vakit geçirdiği kahveyi bulmakta zorlanmıyorum.
"Karadeniz Kıraathanesi"nin, isminden de anlaşılacağı üzere Artvin ve Gümüşhane dolaylarından Gölbaşı'na göç eden vatandaşların uğrak yeri olduğunu öğreniyorum.
Öteden beri MHP seçmeni olduğu söyleyen kahve sahibi Osman Aksakal, ikimize de iki çay söyleyip anlatmaya başlıyor:
"Devlet Bey'in Türkiye'nin bekası için yapmayacağı iş yoktur. Devlet Bey dün bütün ülkücülere mesajını verdi, 'Hayır' diyerek gerekeni yapın dedi. O böyle diyorsa bir bildiği vardır. Kendisinin de söylediği gibi Türkiye'nin birliğini bozacak bir şeye ülkücüler oy vermez."
Bahçeli, Perşembe akşamı katıldığı bir canlı yayında, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şükrü Karatepe'nin yazdığı bir yazıda, yeni anayasanın kabul edilmesi halinde eyalet sistemine geçilebileceği yönündeki değerlendirmesi üzerine "Cumhurbaşkanı da buna ses çıkartmıyor, kabulleniyor ise, o zaman 2 gün içerisinde eyalet sistemine karşı olan, üniter yapıda düşüncesi olan ülkücülerin (referendum) kararı ne olabilir?" demişti.
Aksakal da düne kadar referandumda "Evet" oyu vermeyi düşündüğünü, ama Bahçeli'nin dünkü açıklamasından sonra oyunun "Hayır" olduğunu söylüyor:
"Zaten MHP tabanın büyük bir kesim 'Hayır' verecekti. Şimdi Devlet Bahçeli'nin böyle konuşması benim gibi diğerlerinin oyunu da etkiledi. Bu kahvede de vatandaşlarımız genellikle 'Hayır' oyu vereceğini söylüyor.
"Ben böyle bir açıklama yapacağını son ana kadar beklemiştim, hiç şaşırmadım. Devlet Bey zaten başta da ülkenin beka sorununu çözmek için bu değişikliğe destek vermişti. Dünkü açıklamasından bu yana beş arkadaşımla temas edebildim, onlar da benim gibi sözlerini bir mesaj olarak algılamış ve oylarını değiştirmiş."
Kahvede masaları gezmeye devam ediyorum. 1955 yılından bu yana MHP'li olduğunu söyleyen Tarık Yılmaz da Bahçeli'nin anayasa değişikliğine verdiği destek yüzünden derin üzüntü duyduğunu anlatıyor.
"Bu adamın başkanlıkla ilgili ilk konuşmaları ve son konuşmaları birbirine tamamen zıt. Rahmetli Başbuğ sağ olsa bu işe 'Evet' demesi mümkün değil. İşin gerçeği ben çok kırıldım. 1980'lerde biz kurşunlara hedef olduk bu parti için ama bütün emeklerime acıyorum artık.
"Dünkü (Perşembe) açıklamalarından sonra inşallah artık yola gelmiştir. Rahmetli mareşal (Atatürk) Osmanlı'dan kaçıp idamı göze alarak Anadolu'ya geçip harbe girmiş adam. Neden kurduğu Cumhuriyete ve demokrasiye zarar verelim? Tabii ki hayır diyorum."
Karadeniz Kıraathanesi'ndeki MHP seçmeni, liderleri Bahçeli'nin çıkışından oldukça etkilenmiş görünüyor. Öyle ki, röportajlarım esnasında bize yakın başka masalarda bile aynı konunun hakim olduğunu işitiyorum.
Yakasında MHP rozetiyle gezen, kendi tabiriyle "has ülkücü" olan Ahmet Güneyli, eskiden içi pek de rahat olmayarak "Evet" diyeceğini ama dünden sonra gönül rahatlığıyla oyunun "Hayır" olarak değiştiğini söylüyor:
"Ben 'Evet' düşünüyordum ama Devlet Bey'in bu açıklamasından sonra 'Hayır' diyeceğim. Öncesinde tek devlet, tek devlet, tek millet için 'Evet' diyorduk fakat şimdi son hareketinden dolayı ben kendimce bir işaret, yani mesaj aldım. Zaten 'Evet' derken tereddütlüydüm ama benim liderim böyle diyor diye arkasında duruyordum."
Bahçeli'nin açıklamasından sonra kararını "Hayır" olarak değiştiren başka bir MHP seçmenine daha rastlıyorum. 55 yaşındaki Hüseyin Özçelik de, konuştuğum birçok MHP'li gibi liderin kararının kendileri için çok önemli olduğunu vurguluyor:
Televizyonda Devlet Bey'i ben de izledim, resmen milliyetçi seçmeni işaret etti ve herkes bunu bir mesaj olarak algıladı. Biz, liderimiz neredeyse biz oradayız. Daha önce 'Evet'ciydik. Dünkü eyalet sistemi gündeme geldiği için şu anda 'Hayır'cıyız. Eğer Bahçeli eyalet sistemi olmayacağını garanti ederse yine 'Evet' deriz ama seçime bir şey kalmadı artık."
Ardından MHP oluşan bir okey masasına konuk oluyorum. Beyler oyunlarını bir kenara bırakıp Bahçeli'nin çıkışına ilişkin bir fikir yürütme yarışına giriyor.
Masada gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bahçeli'nin çıkışından sonra verdiği yanıta yoğunlaşıyor. Kimisi Erdoğan'ın, "Benden eyalet sistemi diye bir şey duydunuz mu?" cevabını yetersiz bulurken, kimisi danışmanını kovmadığı için Erdoğan'ı eyalet sistemine destek vermekle suçluyor.
Ali Oğuz'un referandum tercihi ise siyasilerin açıklamalarından bağımsız olduğu için, "Bu siyasi bir seçim değil, ülkeyi ve anayasayı ilgilendiren genel bir tercih. O nedenle ben zaten 'Hayır'cıydım, tüm yetkilerin tek bir kişide toplanmasını istemiyoruz" diyor.
Kahvede çoğunluk sayılmasalar da, referandumda "Evet" deme kararını değiştirmemiş Mehmet Arslan gibi MHP seçmeni görmek de mümkün.
Oğuz'un yönlendirmesiyle kendisine doğru gittiğimi fark eden Arslan, esprili bir şekilde "Sizi bu 'Hayır'cılar bana gönderiyor değil mi? Ben tabi bu kahvenin düşman safıyım" diyerek röportaj talebimi kabul ediyor.
Diğer MHP'lilerin aksine Arslan, Bahçeli'nin sözlerinin bir mesaj içerdiğine inanmıyor. Bahçeli'nin ülkenin beka sorunu için değişikliğine destek verdiğini, bu nedenle kendisinin de desteğini sürdüreceğini açıklıyor:
"Ben bu anayasa değişikliğini ülkenin beka sorununu çözmek olarak görüyorum. 15 Temmuz'un siyasi ayakları, uzantıları hala ayıklanmadı. Eyalet sistemiyle ilgili o cümleleri yazan başdanışmanı da böyle değerlendiriyorum.
"O kişinin Kayseri Belediye Başkanlığı döneminde 10 Kasım protestosu nedeniyle görevden alınıp 8 ay hapis yattığını biliyoruz mesela. Biz bu kişinin düşüncelerine göre kararımızı değiştiremeyiz."
Arslan, Bahçeli'nin Başkanlık sistemi hakkında geçmişteki düşüncelerine rağmen neden anayasa değişikliğine neden destek verdiği konusundaki düşüncelerini şöyle topluyor:
"Bence ortada halka indirelememiş istihbarat raporları ve hala derin devlet kaygıları var. Çünkü 15 Temmuz henüz çözümlenememiştir. Bahçeli bizim bilmediğimiz bazı şeyler bildiği için değişikliğe destek veriyor. Lider-teşkilat-doktrin bizim ana felsefemiz. Dolayısıyla lider ne diyorsa biz onu takip ederiz.
"Ayrıca ben siyaseten millete güvenmek gerektiğini düşünüyorum. İnsanımız hiç de öyle boş ve biat kültüründe değil. Bunu Haziran seçimlerinde çok net gördük. O nedenle diktatörlük geleceği paranoyasına katılmıyorum."