Hüseyin Gülerce: Bahtiyar Aydın cinayetinde vatansever İlker Başbuğ konuşmalı

Hüseyin Gülerce: Bahtiyar Aydın cinayetinde vatansever İlker Başbuğ konuşmalı

Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce,  Eski Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın Lice’de 1993’te öldürülmesiyle ilgili iddianamesinin kabul edilmesine ilişkin, "İddiaya göre 22 Ekim 1993 günü Tümgeneral İlker Başbuğ tarafından Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” emri verildi. Aydın, vurulduğunda, Lice Jandarma Bölük Komutanlığı’nın ön tarafında araç dışında açık alanda emir subayıyla sohbet halindeydi. Suikast kamuoyunda duyulmadan, askerî bir helikopter Lice Jandarma Bölük Komutanlığı’nın bahçesine indi. Helikopterdeki iki general Hasan Kundakçı ve İlker Başbuğ’du… Vatansever İlker Başbuğ’un bu iddialara bir cevap vermesi gerekiyor" dedi.

Ergenekon ve Balyoz davalarındaki mahkûmiyet kararlarının, halen vesayetin odakları, özellikle de partileri ve medyası tarafından bir strateji ile karalandığını söyleyen Gülerce, "Bahtiyar Aydın cinayetiyle ilgili iddianamenin kabulü, bu stratejiyi bitirecek, darbe davalarını itibarsızlaştırmaya çalışanların yüzüne, hakikatlerin bir tokat gibi çarpılmasının yolunu açacak özelliği ile çok önemlidir" ifadelerini kullandı.

Hüseyin Gülerce'nin Zaman gazetesinde "Vatansever Başbuğ konuşmalı..." başlığıyla yayımlanan  (25 Ekim 2013) yazısı şöyle:

 

Vatansever Başbuğ konuşmalı...

 

Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993’te şehit edilmişti.

Askerlerin olaydan sonra hazırladığı resmî tutanakta, Aydın’ın Lice’de PKK saldırısında şehit edildiği söylenmiş, olay kapatılmıştı. 2008’de, İlker Başbuğ’un döneminde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından, Tuğg. Aydın’ın, teröristlerce açılan ateş sonucu şehit olduğu açıklaması yapılmıştı. Şimdi çok önemli bir gelişme var. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın cinayetle ilgili hazırladığı iddianameyi, zamanaşımına 1 gün kala kabul etti.

    Ergenekon ve Balyoz davalarındaki mahkûmiyet kararları, halen vesayetin odakları, özellikle de partileri ve medyası tarafından bir strateji ile karalanıyor, hükümsüz kılınmaya çalışılıyor. CHP ve MHP’nin de içinde yer aldığı bu strateji; “cezalandırılanlar, bölücülerle kahramanca mücadele eden vatanseverlerdir, iktidar TSK içinde tasfiye yapıyor” iddiasıdır. İşte Bahtiyar Aydın cinayetiyle ilgili iddianamenin kabulü, bu stratejiyi bitirecek, darbe davalarını itibarsızlaştırmaya çalışanların yüzüne, hakikatlerin bir tokat gibi çarpılmasının yolunu açacak özelliği ile çok önemlidir.

    İddianamede söylenen özetle şudur: “20 yıl önce Lice’de çıkan olaylarda Bahtiyar Aydın, Uzman Çavuş Yüksel Bayar ile 14 vatandaş ölmüş, çok sayıda konut, işyeri ve araç hasar görmüştür. Resmî tutanaklarda PKK’lıların ilçeye saldırması nedeniyle bu sonucun meydana geldiği yazılmış, ancak olay günü PKK terör örgütünün, Lice ilçesine saldırdığına ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ı öldürdüğüne dair herhangi bir delil elde edilememiştir.

    Tuğg. Bahtiyar Aydın, korumasının itirafları ve otopsi raporları sonrası hazırlanan krokiye göre, karşıdan açılan ateşle değil, askeriye içindeki kışlanın çatı, kule ya da binalardan birinden Kanas’la vuruldu. (Bu silahın daha sonra yakıldığı tespit edildi.) 11 saat sürdüğü söylenen çatışmada, sadece bir polis memuru zırhlı araç içinde hafif yaralanmış, bu memurun ifadesi alınmamış ve tek bir terörist, ölü ya da yaralı ele geçirilememiştir.

    Suikastın gerçekleştiği dönemde Diyarbakır Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı, yardımcısı ise Tümgeneral İlker Başbuğ’dur. İddiaya göre 22 Ekim 1993 günü Tümgeneral Başbuğ tarafından Tuğgeneral Aydın’a “Lice’ye git” emri verildi. Aydın, vurulduğunda, Lice Jandarma Bölük Komutanlığı’nın ön tarafında araç dışında açık alanda emir subayıyla sohbet halindeydi. Suikast kamuoyunda duyulmadan, askerî bir helikopter Lice Jandarma Bölük Komutanlığı’nın bahçesine indi. Helikopterdeki iki general  Hasan Kundakçı ve İlker Başbuğ’du… Bölgede bazıları, başa çıkamadığı hasmını, JİTEM’e, bazılarını da PKK’ya ispiyonlayarak öldürülmelerini sağlamışlar, bu şekilde bölgede ‘faili meçhul’ cinayetler artmıştır. Tüm deliller değerlendirildiğinde, şüphelilerin meydana getirdikleri örgütlenmenin, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma’ suçlarını oluşturduğu sonucuna varılmıştır.”

    Vatansever İlker Başbuğ’un bu iddialara bir cevap vermesi gerekiyor. Şunu da hatırlayalım. 1993 yılında Uğur Mumcu, Binbaşı Ahmet Cem Ersever öldürüldü. Malatya-Bingöl karayolunda silahsız ve korumasız 33 erimiz şehit edildi. Sivas’ta Madımak Oteli ateşe verildi, 33 vatandaşımız yanarak can verdi. 4 gün sonra Erzincan Başbağlar köyünde 27 erkek kurşuna dizildi, 5 kadın yakılarak öldürüldü. Bir de Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümleri var… Bütün bunlar aydınlatılmasın mı?