Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Güneydoğu'da yaşanan çatışma ortamı ve ölümler için "Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey Başbakan?" diye soran şarkıcı, yönetmen ve oyuncu Mahsun Kırmızıgül'ün açıklamalarına ilişkin, “O anlamaz bu işlerden. Gitsin Amerika’da film çevirsin” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Dolmabahçe mutabakatından haberi vardı" açıklamasıyla gündeme gelen, AKP'nin kurucularından eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a da eleştirilerde bulunan Yıldırım, “Kişisel meseleleri davanın önüne geçirip, davaya, partiye zarar verecek faaliyetlere meydan vermemek lazım. Ülkemiz bir ateş çemberinin içindeyken Bülent Bey'in çıkıp nefsi konuşmalar yapması hiç hoş değil” diye konuştu.
İHA'nın haberine göre; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. Dolmabahçe görüşmeleriyle ilgili açıklamalar yapan Bülent Arınç’ı nefsi konuşmalar yapmakla suçlayan Yıldırım, “Şu anda memleketimizin içinde bulunduğu şartlar malum. Bir yandan canını dişine takmış, memleketin bekası, birliği, kardeşliği için gecesini gündüzüne katan, çalışan bir hükümet, kolluk kuvvetlerimiz, diğer yandan da bu tip işler. Bunlar çok ayıp şeyler, bugün bunlar konuşulmaz. Konuşulacak şey, orada herkes aktif görevdeyken ne söylediyse onlar söylendi. O aktif görevler bitince söylenecek lafların bana göre kıymeti harbiyesi yok” diye konuştu.
Vatandaşın bunların hiçbirine itibar etmeyeceğini söyleyen Yıldırım sözlerine şöyle devam etti:
“Der ki, ‘kardeşim sen madem böyle çok şeyler biliyordun, orada söyleyecektin veya orada niye durdun bu kadar da aktif görev bitince başladın anlatmaya.’ Vatandaş bunu yakışıksız bulur, kabul etmez. İstediğini söyleyen istemediğini işitir.
AK Parti’nin başarısı için, bugünlere gelmesi için hizmet eden herkese müteşekkiriz ama şartlar değiştiğinde önemli olan istikametin değişmemesidir. Kişisel meseleleri davanın önüne geçirip, davaya, partiye zarar verecek faaliyetlere meydan vermemek lazım. Ülkemiz bir ateş çemberinin içindeyken Bülent Beyin çıkıp nefsi konuşmalar yapması hiç hoş değil.”
Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması gerektiğini ifade eden Bakan Yıldırım, “Yeni anayasa yapılması, bütün partilerin seçim vaatlerinde en önemli madde. Herkes yeni anayasa yapmak istiyor ama ‘yeni anayasada ne olsun’ konusu gelince herkes bir tarafa çekiyor. Bence bu anayasayı, bu parlamento yapamıyorsa bu siyasetin ayıbı, başarısızlığı olur. O zaman da darbe anayasasından sızlanmanın bir anlamı kalmaz. Eğer siyasi irade olarak milletin verdiği yetkiyi kullanıp, darbe artığı anayasayı ortadan kaldıramıyorsa siyaset, o zaman millete gidip hiç talepte bulunmasın. Burada bütün siyasi partilere görev düşüyor, ümit ediyorum ki bu 5 ayda kucaklaşılır, herkesi kucaklayan bir anayasa yapılır” değerlendirmelerinde bulundu.
Başkanlık seçimiyle belediye başkanlığı seçimi arasında bir fark olmayacağını savunan Yıldırım, başkanlığın diktatörlük getireceği yönündeki eleştirilerin anlamsız olduğunu vurguladı. Siyasi iradenin tek olması gerektiğini belirten Yıldırım,
“Cumhurbaşkanını halk seçmiş, ‘Cumhurbaşkanı sorumsuzdur’ demenin bir anlamı yok. Siyasi sorumluluk fiilen oluşmuştur. Seçime gittiğinde ‘kardeşim biz sana yüzde 52 oy verdik, ne oldu bu işler’, bunları soracak vatandaş. Bu çelişkiyi düzeltmek parlamentonun görevidir, bu çatışan alanları ortadan kaldırmak bu parlamentonun görevidir. Tayyip Beyin şahsına olayı indirmek kadar sığ bir düşünce kabul edilemez. Başkanlık dediğin şey ne? Yıllardan beri biz belediye başkanı seçiyoruz, Meclis üyelerini seçiyoruz; bu da o. Saptırıyorlar, başkanlık ne diktatörlük demek ne de başka bir şey.
Başkanlık seçimiyle belediye başkanı seçimi arasında bir fark yok. Yıllardan beri belediye başkanı seçiyoruz, ülkede diktatörlük mü oluyor, belediye başkanı diktatör mü oluyor? Siyasi iradenin tek olması lazım. Bunun yolu da bu referandumdan sonra oluşan şartlar, başkanlığı doğrudan işaret ediyor. Çözümsüzlüğü millete dayatırsanız, millet bir dahaki seçimde çözümü kendisi üretir” ifadelerini kullandı.
Başkanlık sistemi için halkın desteğinin gün geçtikçe arttığını belirten Yıldırım, şunları ifade etti:
“Ben bu işin her türlü önyargıdan arındırılmış olarak toplumun bütün kesimlerinde konuşulmasından yanayım. Uzlaşma Komisyonu çalışmasını yapsın, onun sonuçlarını görelim. Bilim adamları, STK’lar, vatandaşlar konuşsun, herkes kafasına takılanı söylesin. Ne söyleyeceksek baştan söylesin, işin sonunda da doğrusu anlaşılsın. Anayasa’da dünya kadar değişikliğe de gerek yok. İki üç tane küçük ayarlamalarla olacak bir şey. Bu konuda kamuoyu desteği gitgide artıyor. Kamuoyu desteği yüzde 50’lerin üzerine çıktı. Halkın desteği nasıl terörde tamsa, doğru zeminde konuşulduğu ölçüde burada da artacak. Arttığı zaman da vatandaşın baskısına siyaset dayanamaz. Milletin dediğinin tersine gitmeye çalışırsan millet defterini dürer.”
Bakan Yıldırım, başkanlık sistemi geldikten sonra eyalet sistemine de geçileceği iddialarına, “Bu tereddütlerin ortadan kalkması için konuşulması lazım. Başkanlık sistemi Fransa’da var, eyalet mi var, Rusya’da var eyalet mi var? Eyalet olan yer de var, olmayan yer de var. Belediye başkanını seçerken İstanbul’un eyaletleri mi var, ilçeleri var. Bizde de Türkiye var, iller var, aynı şekilde devam edecek” cevabını verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu vicdansızlıkla suçlayan Mahsun Kırmızıgül’ü eleştiren Yıldırım, “O anlamaz bu işlerden. Gitsin Amerika’da film çevirsin. Ne yapacak, üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokuyor. Eğer ülkesini çok seviyorsa gelsin Türkiye’de yaşasın” diye konuştu.