Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Yanı başımızda Suriye'ye duyarsız kalamayız. Aynı şekilde Libya'ya da duyarsız kalmamamız lazım, kalmıyoruz da. Libya'nın istikrarı hepimiz için önemli. Diğer taraftan Yemen'deki çatışmalar, Irak'taki istikrarsızlık, İran'da devam eden olaylar. Bunların hepsi bizleri doğrudan etkileyen olumsuz gelişmeler. O yüzden komşularımızın, bölgemizdeki ülkelerin istikrarı, barışı bizim için çok önemli" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, üniversite öğrencileri ile buluşmak ve kentteki Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile bir araya gelmek için Van'a geldi. YYÜ Kültür Merkezi'ne geçen Bakan Çavuşoğlu, 'Girişimci ve İnsani Türk Dış Politikası Buluşması' toplantısında üniversite öğrencileri ile bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu, "Bu yıl Konya'dan Bingöl'e, Denizli'den Diyarbakır'a bu kapsamda 15 ili ziyaret etmiş bulunuyorum. Diyarbakır'da, Diyarbakırlı öğrencilerin beni nasıl tuzağa düşürdüğünü de sizlere anlattım. Daha doğrusu tuzak değil de İngilizce sorular sordular. Ben yabancı zannettim. Nerelisin diye sordum. Onlar da Diyarbakırlı olduğunu söylediler. Maşallah çok güzel aksanla İngilizce konuşuyorlardı. Gençlerimiz gerçekten bizi çok motive ediyor. Her şeyden önce gençlerimizin inancı, enerjisi, vatan, millet sevgisi bizleri de motive ediyor, bizlere güç veriyor,. gücümüze güç katıyor. Gençlerle ve vatandaşlarımızla bir araya geldiğimiz zaman onların yeni bakış açılarından, vizyonlarından eleştirilerinden, önerilerinden çok faydalanıyoruz" dedi.
Dünyadaki çatışmalar,enerji ve gıda krizi, terörizm, iklim değişikliği, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı düzensiz göç gibi konulara değinen Bakan Çavuşoğlu, hepsinin de birbirinden farklı krizler gibi görünse de aslında birbirini tetikleyen ve adeta kısır döngü oluşturan konular olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Birbirini besleyen sorunlar olduğunu görüyoruz, yaşıyoruz. Artan uluslararası rekabet nedeniyle bu sorunlara çözüm bulmak da zor. Birleşmiş Milletler 1945 yılında donup kalmış. O gün savaştan sonra bir daha savaş olmasın diye kurulmuş, ama o gün donup kalmış. Yapısında en ufak bir güncelleme olmadığı için küresel sorunlarda yetersiz kalıyor. Çözüm üretemiyor, çatışmaları durduramıyor. Başlayan çatışmaları başlamadan önleyemiyor. Dolayısıyla bugünkü krizler karşısında hiçbirimizin beklentisini maalesef karşılamıyor. Ben tabii Birleşmiş Milletler'i örnek verdim. Çünkü, en üstteki çatı kuruluş. Bunu Avrupa Birliği için de söyleyebilirsiniz. Avrupa Konseyi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi için, İslam İşbirliği Teşkilatı için de söyleyebiliriz. Bugün hepsinin reformu konusunda da çalışıyoruz. Bu küresel kaos ortamında inisiyatif alacak, yol gösterecek, liderlik edecek girişimci ülkelere çok ihtiyaç var. Yani güçler de ortaya çıkıyor. Daha önce üyelerinin dışında Hindistan, Brezilya, Güney Afrika yükseliyor. Aynı şekilde Arjantin, aynı şekilde Meksika ve bunların başında da tabii gururla söylüyorum, ülkemiz Türkiye var. Bu güçlerin aynı zamanda vicdani olması, değerler politikası izlemesi gerekiyor. Yani güçlü olmanız da yetmez. Mesela BM sisteminin değişmesini istiyoruz. Yani güçlü olmak yetmez. Aynı zamanda değerlere sahip olmak lazım ve uluslararası sistemin sorunlarının çözümüne katkı sağlamak lazım. İşte dünyanın ihtiyaç duyduğu güçlerden biri de bugün Türkiye. Bunu sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olarak söylemiyor. Türkiye küresel planda çözümün bir parçasıdır ve önemli aktördür. Uyuşmazlık, çözümü ve arabuluculukta Türkiye bugün dünyada bir marka. 3 büyük ulusalararası teşkilatı olan Birleşmiş Milletler'den İslam İşbirliği Teşkilatı'na ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nda, ara buluculuk dostlar grubunun eş başkanlığını yapan tek ülke Türkiye."
Venezuela'da da iktidar ve muhalefetin yine güvendiği ülkelerin başında Türkiye'ye geldiğini ve Meksika'da şu andaki müzakereleri teşvik ettiklerini ifade eden Çavuşoğlu, Meksika Dışişleri Bakanı'nın geçen hafta Ankara'ya geldiğini ve önümüzdeki günlerde de müzakerelerin tekrar başlayacağını anlattı.
Bakan Çavuşoğlu, dünyanın değişik bölgelerinde meydana gelen krizler ve çatışmalara duyarsız kalmadıklarını belirterek, "Bugün dünyadaki çatışmaların, krizlerin yüzde 60'ı bizim coğrafyamızda. Şöyle yakın coğrafyamızda ve Afganistan'ı da dahil edersek en çok hisseden ülkelerin başında Türkiye'ye geliyor. Dolayısıyla yanı başımızda Rusya, Ukrayna savaşı devam ederken, tüm dünyada bir kutuplaşmaya, cepheleşmeye yol açan bu savaşta barış için adım atan en etkili ülke Türkiye. Samimi gayret sarf etmek isteyenler oldu. Ama, diğer taraftan savaşın devam etmesini isteyen ülkeler de var. Ve halen de devam ediyor. Bunların bu anlayışı savaşın bugüne kadar bitmemesinin sebeplerinden bir tanesidir. Çatışmalardan etkilenme riski ortaya çıkınca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın uzmanlarıyla 2 gün önce bir araya getirdik. Ama bu ilk buluşturmamız değil. Daha önce de bir araya getirdik. Sonra uzmanları ve orada yerinde de birlikte incelemeler yaptık. Allah korusun bir felaket olsa Çernobil'in en az 10 kat daha fazla gücü olan bir santralden bahsediyoruz ve bölgede şu anda en büyük nükleer enerji santralidir" dedi.
Bakan Çavuşoğlu konuşmasını söyle sürdürdü:
"Dünyada Cumhurbaşkanımızı seven, sevmeyen herkes şöyle söylüyor. Recep Tayyip Erdoğan bir söz verdiği zaman sözünü tutar. Bu herkese nasip olan bir saygı değildir. Mesela gıda ve enerji krizinden bahsettik. Krizleri sayarken Türkiye'nin attığı iki önemli adım, bu iki soruna çare oluyor. Eğer biz bu adımları atmasaydık, bugün gerçekten dünyada çok ciddi bir gıda krizi olacaktı. Birleşmiş Milletler'le arabuluculuk ve ev sahipliği yaptığımız tahıl anlaşması, bu krizi engelledi. Hatta bir ara Rusya askıya aldı. Tekrar Cumhurbaşkanımız devreye girdi. Liderler diplomasisiyle elde ettiğimiz bu başarının devamı için de yine sürekli Cumhurbaşkanımızın doğrudan liderlerle temasları devam ediyor. 4 aydan sonra 4 aylık bir anlaşmaydı. Tekrar bir 4 ay daha uzatılması konusunda da sarf ettiğimiz çabaları Cumhurbaşkanımızın çabalarını siz de, tüm dünyada gördü. Ama aynı zamanda bir enerji krizi yaşıyoruz. Bu enerji krizi karşısında da yine attığımız adımlarla hem ülkemizde hem de çevremizde enerji güvenliğini arttırıyoruz. Türkiye Kuzey- Güney ekseninde küresel gıda güvenliğinde, doğu- batı ekseninde küresel enerji güvenliğine katkı sağlayan bir güç. Avrupa'da her yerde bir ciddi sıkıntı var, kriz var. Yani elektriğimiz olacak mı, olmayacak mı? Bu sene elimizdeki depolardaki gaz yetecek mi, yetmeyecek mi? Rezervlerimiz yetecek mi, yetmeyecek mi? Biz Türkiye olarak yüksek enerji fiyatlarından, gaz fiyatlarından elektrik fiyatlarından hepimiz şikayetçiyiz. Dünyada da herkes şikayetçi. Ama bugün Van'da, bu sene elektrik, ya da gaz sıkıntısı diye endişe duyan bir kişi var mı? Yok. Neden? Peki biz gaz üreten bir ülkeyiz yeni rezervlerimiz var. Gelecek sene sisteme bağlanacak. Biz petrol ve gazımızın yüzde 90'ından fazlasını ithal eden bir ülkeyiz. Özellikle Güneydoğu Avrupa ülkelerine, Azerbaycan ve Hazar bölgesi gazın bu ülkelere ulaştırılması için çalışıyoruz. "
Bir diğer küresel sorun terör. Bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı en ciddi sorunlardan bir tanesidir. Maalesef başta, Van şehrimiz olmak üzere yıllarca terörden, teröristlerden çok çektik. Bugün terörle mücadeleyi hiç ayrım yapmaksızın kararlılıkta sürdürüyoruz. PKK'yla, DAEŞ'ı ile FETÖ'süyle hepsiyle mücadelemizi sürdürmemiz lazım. Bu mücadele neticesinde, Van şehrimizin ve Doğu'daki, Güneydoğu'daki şehirlerimizin ne kadar huzur içinde olduğunu, vatandaşlarımızın ne kadar mutlu olduğunu ve buralara Türkiye'den ve dünyadan turistlerin nasıl geldiğini görmekten de ayrıca mutluluk duyuyoruz. Devlet olarak da tüm altyapı projeleri dahil vatandaşlarımızın hak ettiği hizmetleri Cumhurbaşkanımızın liderliğinde vatandaşlarımıza sunmak için de gece gündüz çalışıyoruz. Irak'tan ülkemize saldırılar oluyor PKK tarafından. YPG, PKK'nın Suriye'den de topraklarımıza terör saldırılarını devam ettirdiğini görüyoruz. Biz bu teröristleri bu bölgelerden temizlememiz lazım. Bu Suriyelilerin geri dönmesi bakımından da önemli. Bölgenin huzuru bakımından önemli. Suriye'nin de sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü bakımından da önemli. Çünkü bu teröristlerin en önemli gündem maddesi bölücülük. Türkiye'yi bölmeyi başaramadılar. Birlik, beraberliğimizi daha da güçlendirdik. Şimdi Suriye'yi bölmeye çalışıyorlar. Tabii operasyonumuz devam ediyor. Dualarımız kahraman Mehmetçiğimizle, güvenlik güçlerimizle, polisimizle, jandarmamızla tabii sahada kahramanlarımız bu mücadeleyi sürdürürken diplomasiyle işletmemiz lazım. Uzun yıllar NATO'nun karşısında bir tehdit vardı. Madrid Zirvesi'nde Rusya'yla beraber terör de NATO'nun tehdit listesine girmiş oldu. Ama sadece orada isminin geçmesi önemli değil. İki yüzü de çifte standarda düşmeden, terörle mücadelemizi her yerde sürdürmemiz lazım. İsveç'te, Finlandiya'da terör örgütlerinin o ülkeleri de nasıl karıştırabileceğini de herkes görüyor. FETÖ terör örgütünün bulunduğu ülkeler için de, nasıl bir tehdit olduğunu biz anlatıyorduk. Ama birçok ülke yaşamaya başladı ve o yüzden o ülkelerde tedbirler de alıyorlar. Biz de mücadelemizi elbette sürdüreceğiz" diye konuştu.
Konuşmanın ardındarn toplantı öğrencilerle basına kapalı olarak devam etti. Daha sonra Bakan Çavuşoğlu, bir otelde STK ve kanaat önderleri ile düzenlenen toplantıya katıldı.
STK temsilcileri, kanaat önderleri ve iş insanlarıyla bir araya gelen Çavuşoğlu, Türkiye'nin girişimci ligde herkesin önünde olması gerektiğini söyledi. Dünyanın yaşadığı krizlere, çatışmalara her gün yenisinin eklendiğini, Ukrayna savaşıyla beraber gıda ve enerji krizinin yaşandığını belirten Çavuşoğlu, sıcak çatışmalara ve çözümü dondurulmuş ihtilaflara bakıldığında sorunların yüzde 60'ının ülkenin etrafında olduğunu ifade etti.
Bunları çözmek için girişimci olmaları gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün Ukrayna-Rusya savaşını durdurmak için Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'den daha etkin çalışabilen, irade ortaya koyabilen bir ülke var mı? Birçok ülkenin bir araya geldiği hatta tüm ülkelerin üye olduğu BM'yi de sayarsak bir uluslararası örgüt var mı başarabilen? Yok. Martta ateşkese çok yaklaşmıştı iki taraf. Umutlanmıştık ama birden tablo değişti. Neden değiştiğini çok iyi biliyoruz da burada tüm detaylarını anlatırsak sabaha kadar sürer. Ama tablo değişti, şimdi daha karmaşık. Umudumuzu kaybetmememiz lazım. Yanı başımızda Suriye'ye duyarsız kalamayız. Aynı şekilde Libya'ya da duyarsız kalmamamız lazım, kalmıyoruz da. Libya'nın istikrarı hepimiz için önemli. Diğer taraftan Yemen'deki çatışmalar, Irak'taki istikrarsızlık, İran'da devam eden olaylar. Bunların hepsi bizleri doğrudan etkileyen olumsuz gelişmeler. O yüzden komşularımızın, bölgemizdeki ülkelerin istikrarı, barışı bizim için çok önemli."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bugün tüm dünyada sistem yetersizliğinden bahsedildiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler yetersiz diyoruz. Sadece biz demiyoruz, tüm dünya diyor. BM ve uluslararası sistemin reformu konusunda 'Dünya beşten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür' mottolarıyla ortaya öneri getirebilen kaç ülke, kaç lider var? Japonya da Hindistan da Brezilya da Almanya da 'Değişsin' diyor. 'Nasıl değişsin?' diyoruz. 'Biz de Güvenlik Konseyine daimi üye olalım. Sorun çözülsün gitsin.' diyorlar. Oysa bu sorunu çözmüyor. Veto sistemini ortadan kaldırmadan nasıl çözeceksin sorunu? Beş ülke var, dokuz olacak. Bu sefer dokuzunu ikna et ama biz öyle demiyoruz. Daha katılımcı, pratik karar alabilecek, savaşları ve çatışmaları önleyebilecek, gerginlikleri azaltacak ve insanlığın taleplerini karşılayabilecek bir sistemden bahsediyoruz. Dünya çok değişiyor. Girişimci insanlarımız buna ayak uyduruyor ama devletlerin ve uluslararası sistemin buna ayak uydurmasında ciddi sıkıntılar var. Bu değişimi iyi okumak için girişimci kafaya sahip olmanız lazım. Ekonomi nereye gidiyor? Hangi ülkeler otuz yıllık, kırk yıllık planlar ortaya koyuyor. Bundan müteahhitlerimiz, ticaret yapan insanlarımız, iş insanlarımız nasıl istifade edecek? Bunlara kafa yormak lazım."
Afrika'da bulunan 12 Türk büyükelçiliğini 44'e çıkardıklarını hatırlatan Çavuşoğlu, Afrika'yla 2003'te 3,4 milyar dolar olan ticaret hacminin geçen yıl 34,5 milyar dolara çıktığını, bu rakamın sene sonunda 45 milyar dolara yaklaşacağını anlattı.
Latin Amerika ile 2002'de 800 milyon dolarlık ticaret yapıldığı bilgisini veren Çavuşoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Geçen yıl 15 milyar dolar, bu yıl da 20 milyar dolara doğru çıkıyoruz. Yaptığımız hamleler, girişimci politikalarımızı tüm dünyaya açılarak, her yerde girişimci insanlarımızla beraber var olmaya çalışıyoruz. Burada en önemlisi girişimciliğin içinde ekonomi diplomasisi. Ekonomi diplomasisi nedir? Yurt dışından Türkiye'ye yatırımcıların gelmesidir. Türkiye'ye yurt dışından yatırımcıların gelmesi ne demek? Türkiye'de yatırım, istihdam demektir, yatırımlarla beraber Türkiye'nin ihracatının artması demektir. Türkiye'yle başka ülkeler ve uluslararası örgütler arasındaki ekonomik işbirliğini güçlendirmemiz lazım."
Salgından sonra Türkiye'de sağlık turizminin ön plana çıktığının altını çizen Çavuşoğlu, ülkenin sağlık altyapısıyla dünyaya örnek olduğunu, Dünya Sağlık Örgütünün Türkiye'yi dünyada örnek gösterdiğini dile getirdi.
Sağlık alanında önemli yatırımların yapıldığını, herkesin bu yatırımları gördüğünü aktaran Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Komşu ülkelerden buralara tedavi için gelenler var. Bunu daha bütüncül bir şekilde yapmamız lazım. Çok ciddi gelir elde etmemiz gerekiyor. Bu kadar yatırım yapıyoruz. Diğer taraftan başka seçenekler ortaya çıkıyor. Tüm bunları hangi ülkelerle hangi özel sektörle ya da devletle işbirliğiyle yapabiliriz? Bunları değerlendiriyoruz. Şimdi ülkelerle sağlık işbirliği anlaşmaları imzalıyoruz. Körfez Bölgesi'ndeki kardeşlerimiz prestij olsun diye hastalarını Avrupa ülkelerine gönderiyor. Çok ciddi paralar veriyor. Oysa bizde hastane de tedavi kalitesi de çok daha iyi noktada. Pandemide hepsini kapı dışı ettiler, kendi hastalarına yer açmak için yaptılar. Oysa bizim böyle bir sıkıntımız olmadı. O yüzden şimdi Türkiye'ye gelmek istiyorlar. Bunları iyi bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. İstikrar olursa yatırımcılar gelir, ticaret bağlantılarınıza güven olur."
Türkiye'nin uluslararası sistemin ayakta durmasına da katkı sağladığını belirten Çavuşoğlu, şunları aktardı:
"Bugün Venezuela'da tarafların istikrarı için seçim öncesi anlaşması için muhalefet ve iktidarla görüşebilen ülkelerden biriyiz. Bugün Filipinler'de barış anlaşmasından sonra silah bırakma komisyonunun başında bir Türk diplomat var. Venezuela'dan, Kolombiya'dan Filipinler'e kadar Türkiye'ye güvenilmesi ne demek? Türkiye adaletli, sözünün eri demektir. Bunun da bize çok getirisi var. İnsani olarak da girişimci olarak da var. Bunları halkımızın çıkarına değerlendirmek için çaba sarf ediyoruz." (AA)