Bakan Çelik: Dinlemeler yeniden ele alınmalı

Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''kim dinleniyorsa, talep eden yargı mensubudur, yargı mensubunu kullanıyor. Bu ister müfettiş, ister savcı. Kararı veren yargının kendisi, hakim. Üçüncüsü dinlenen, izlenen kişi de yargının mensubudur. Olaya bu açıdan bakıp, kim ne değerlendirme yapacaksa bu çerçevede değerlendirmelidir. Aksi taktirde bu kafa karışıklığına sebebiyet verir. Hiç alakası almayan kişi ya da kurumları ya da erkleri zan altında bırakmış olursunuz. Bu da çok doğru olmaz'' dedi.

Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiçek, ''dinlemeyle ilgili yasal düzenlemelerle ilgili olarak, 'cezalar artıyor' dediniz. Cezalar ne kadardan ne kadara yükseliyor? Bu düzenleme kapsamında ne yapılacak?'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Sadece ceza artışından ibaret değil. Bir kısım suçlar klasik yöntemlerle işleniyor, ama teknolojideki gelişmeler nedeniyle dün olmayan bir kısım fiiller,bir takım hareketler insan hak ve hürriyetlerini rahatsız eden boyuta ulaştığı ve kamu düzenini ihlal ettiği için o alanda özel bir düzenlemeye ihtiyaç var.

Geçmişte de bunu kısmen yapmaya çalışmıştık. Biliyorsunuz internet suçlarını önleyici bazı tedbirler aldık, ama buna rağmen o tedbirleri aşarak işlenen suçlar varsa onlarla ilgili son gelişmeler dikkate alınarak, dinlemeler de dahil, ortam dinlemeleri dahil yeni baştan konunun ele alınması gerekiyor. Şimdi hemen sevk edeceğimiz tasarıda zaten Ceza Kanunu'nda suç olup da cezaları yeterli bulunmayanları biraz daha yukarı çıkartmış oluyoruz caydırıcı olabilmesi açısından. Zaten bunlar suç, ama belli ki mevcut cezalar kafi gelmiyor. Herkesin biraz daha dikkatli olması lazım. Özellikle soruşturmanın gizliliği dahil. Bir kısım insanlar daha mahkeme karar vermeden kamuoyu önünde ya mahkum ediliyor, ya beraat ediliyor. O zaman yargılamanın bir önemi kalmıyor. Yani insanlar savcılığa veya mahkemeye çok değişik amaçlarla davet edilebilir. Mahkemenin kapısından, mahkemenin kapısından giren herkes suçlu değildir. Veya herkes beraat edecek diye de bir şey yok. Buna yargı kendisi karar verecektir. Ama günümüz dünyasında daha insanlar savcı tarafından, yargı makamları tarafından davet edildiği haberi duyulduğu andan itibaren herkes o kişinin kişiliğe göre, pozisyonuna göre ya mahkum ediyor, ya da beraat ediveriyor. Mahkum edilen kişiler , yargı kararıyla değil, kamuoyu tarafından mahkumiyetine karar verilen kişiler 1 sene, 2 sene sonra yargılanıyor, sonuçta beraat etse bile o kişinin ruh hali dahil, yakın çevresi dahil, mesleki itibarı dahil, yerli yersiz bir kısım sıkıntılara da sebebiyet veriliyor.

Soruşturmanın gizliliği konusunda maalesef toplum olarak iyi bir sınav vermediğimizi çok net ifade ediyorum. Ondan sonra özel hayatın gizliliği diyoruz. Yerli yersiz, izinsiz bir kısım dinlemeler diyoruz. Bunların kayda alınması, bunların sorumsuzca yayınlanması hepimiz bakımından bir sıkıntı kaynağıdır. Bu konularla ilgili olarak da bir çalışma yapılması gerekiyordu. Bu zaten birçok noktada talep edilen bir konu. Evvela mevcut yasalardaki cezayı daha caydırıcı hale getirmek istiyoruz, ama bunun dışında kalan ve yeniden düzenlenmesi gereken hususlar varsa, ki var, onunla ilgili de Adalet Bakanlığı bir çalışma yapmış oluyor.''

-''SON GÜNLERDE TARTIŞILAN KONUYU İYİ ANLAMAK LAZIM''-

Cemil Çiçek, ''özel hayatın gizliliği, kayda alınması ve yayınlanması dediniz. Bu tür olaylar bu dönemde çok fazla yaşandı. Geçmişe dönük bir düzenleme içinde olacak mı bu yasa? Ayrıca bugün Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker bir açıklama yaptı. (Adalet Bakanlığının isteği, mahkemeler kararıyla dinlemeler gerçekleştiriliyor, ama buna dair de bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Çünkü çoğu zaman bu kural doğru olmayabiliyor) diyor. Bununla ilgili de bir yasal düzenleme olacak mı?'' sorusu üzerine şunları söyledi:

''Hukukun evrensel kuralı olarak ceza hükmü içeren yasalar yayınlandıkları andan itibaren yürürlüğe girerler. Geriye doğru işlemezler. Ancak suçu işleyen kişinin lehine olması halinde geriye işler. Değilse, biz cezaların arttırılmasından bahsettiğimize göre elbette TBMM de uygun görüyorsa çıkartacağımız bu yasanın yayınlanması tarihinden itibaren ya da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir anlam ifade edecektir. Geriye dönük bir soruşturma bu manada olmaz. Geriye dönük işlenmiş bir suç varsa halen yürürlükteki madde çerçevesinde yargılanması yapılacak ve cezalandırılacaktır. Birinci olarak bunu ifade etmek istiyorum.

İkincisi, doğal olarak son günlerde tartışılan konuyu iyi anlamak lazım. Dinlemeyi talep eden yargı mensubu, yargı yetkisini kullanan kişi ya da kişiler. Kararı veren yargı mercii. Dinlenen kişiler de yargı mensupları. Bu üçü arasında olup biten şeydir. Eğer bu konuyu bunun dışına çıkarttığımız taktirde çok doğru bir değerlendirme olmaz. Bunu tekrar ifade ediyorum. Son günlerdeki tartışma konusu olarak, kim dinleniyorsa, talep eden yargı mensubudur. Yargı mensubunu kullanıyor. Bu ister müfettiş, ister savcı. Kararı veren yargının kendisi, hakim. Üçüncüsü dinlenen, izlenen kişi de yargının mensubudur. Olaya bu açıdan bakıp, kim ne değerlendirme yapacaksa bu çerçevede değerlendirmelidir. Aksi taktirde bu kafa karışıklığına sebebiyet verir. Hiç alakası almayan kişi ya da kurumları ya da erkleri zan altında bırakmış olursunuz. Bu da çok doğru olmaz. Bu konu nedir, ne değildir, kanunlar yetiyor, yetmiyor, bunların hepsi tartışma konusu olabilir, ama olayı net ortaya koymak lazım. Kim neyi tartışıyor şu anda ben onu anlayabilmiş de değilim.''

-''132, 133, 134 VE 285. MADDELERDE CEZA ARTTIRIMINA GİTMİŞ OLUYORUZ''-

Hükümet Sözcüsü Çiçek, ''yeni düzenlemeye göre hakim ve savcıların dinlenme yolu değişecek mi? Yine müfettiş talebi yetecek mi? Arttırılacak cezalara somut örnek verebilir misiniz?'' sorusu üzerine, şunları kaydetti:

''yeni bir şey yapmıyoruz bu tasarıda. Zaten 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nda bunlar suç. Bu suçların sadece cezalarında arttırıma gidiyoruz. Yeni bir suç ihdas etmiyoruz. Öbür taraftan, bu kanun dışında kalan, ama teknolojideki gelişmeler sebebiyle hem özel hayatın, hem soruşturmanın gizliliğini, hem başkaca kamu düzenini ihlal eden ve suç haline getirilmesi gereken hususlar varsa bunun da ayrı bir düzenleme konusu yapılması gerekiyor. Bu ikinci kısım. Bizim burada söylediğimiz; sadece zaten suç olan, diyelim ki birinci maddede 6 aydan iki yıla kadar veriliyor. Şimdi 6 aydan 2 yıla kadar olunca bunun tecili mümkün, paraya çevrilmesi mümkün. Belki asgarisi 2 yıl olur, azamisini 4 yıl, 5 yıl yapabilirsiniz. Yani bu konuyu tabiatıyla kesin bir hüküm olarak burada ifade edemeyiz, ama cezaların artırılması gerektiği kanaatini taşıyoruz. Geri kalanı TBMM Adalet Komisyonu'nda, diğer komisyonlarda tartışılır, uzlaşma ile belli bir süre tespit edilebilir. Bu ikisi birbirinden farklı bir olay. Biz mevcut, şimdi sevk ettiğimiz tasarıda 132, 133, 134 ve 285. maddelerde ceza arttırımına gitmiş oluyoruz'' dedi.