Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, turizmin teşviğe ihtiyacı olmadığını belirterek, "Açık söyleyeyim; turizmin teşvike ihtiyacı yok. Önemli olan engelleri kaldırmak, kaynakları doğru kullanmak. Çünkü taşıma suyla değirmen dönmez” dedi
Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan Ersoy, kardeşiyle birlikte öğrencilik yıllarında turizme işine girdi. Babası “zor iş” deyip yaptırdığı oteli kiraya verince, iki kardeş “Bu oteli nasıl alırız” hesabına girdiklerinde bıyıkları daha yeni terliyordu. 1985 yılında rehberlik yapmaya, öğrenci turları düzenlemeye başladı. 1991 yılında ETS'yi kurdular. Şirketi 6 yıl içinde pazar lideri haline getirdiler.
İşe başladıklarında teknolojiyi en iyi şekilde kullandılar. 1999 yılına gelindiğinde, hedefinde olan ve babasının 1985 yılında kiraya verdiği oteli, en yüksek teklifi vererek kiraladılar. Acente şirketi devam ederken, konaklama işine de girdiler. Otel kiraladılar. Kendi deyimiyle “Allah yürü ya kulum” dedi ve kardeşler otelcilikte büyüdükçe büyüdü. 2004 yılında havacılık sektörüne el attılar. 2007 yılında kardeşi Murat havacılığı, Mehmet Ersoy da otelciliği seçti. 9 Temmuz'da Kültür ve Turizm Bakanı oldu ve şirketlerindeki bütün görevlerini 11 Temmuz'da devredip hissedar olarak kaldı. Ayrıldıktan sonra işlerde bir aksama olmadığını görünce de doğru kişileri seçtiği için memnun oldu.
Bakan Mehmet Ersoy, bakanlığa bazı öneri ve şikayetler için geliyordu. Bu kez, Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ve Basın Müşaviri Süha Bacanak'la birlikte gazete ve TV kanallarının Ankara temsilcileriyle kahvaltıda buluştu. Masanın bu tarafına geçince durumun çok farklı olduğunu anladığını belirten Ersoy, şunları söyledi:
“Doğru da olsa arkadaşlar imza atmaya korkuyor. Çünkü imza attıktan sonra kamu görevlisinin arkasında kimse durmuyor ve doğrudan hedef yapılıyor. Sektör temsilcileri tek yanlı olmamalı. Bürokrasiye de destek olmalı. İmza atana kadar bürokrasinin yanında olunuyor, bürokrat haklı da olsa değişik kuruluşların hedefi haline gelebiliyor. Yanlış bir şey varsa çığırtkanlık yapacaksınız. Ama doğru konularda da destek olunmalı.”
Sektörün içinden gelen birisi olarak, kimin nereden ne kazandığını bildiğini vurgulayan Ersoy, “Bu yüzden bakanlığın fark etmediği açıkları da kapatıyorum. Açık söyleyeyim; turizmin teşvike ihtiyacı yok. Önemli olan engelleri kaldırmak, kaynakları doğru kullanmak. Çünkü taşıma suyla değirmen dönmez” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yaparak geleceğin turizm anlayışını değiştirmek istediklerini vurgulayan Ersoy, şunları söyledi:
“Bugün gençler mevsimlik olduğu ve maaşları düşük olduğu için turizme girmiyor. İlk sınıftan itibaren okullarda seçmeli turizm dersi olacak. Geleceğin otel genel müdürleri, anlayışını tamamen değiştireceğimiz bu turizm liselerinden çıkacak. Sektör de bu okullara sahip çıkacak. Nitelikli turizme geçişi de başlatacağız. Zengin turist charter uçağıyla gelmez. O yüzden tarifeli uçak seferlerini de destekleyeceğiz. Tanıtım konusu kuşkusuz önceliklerimiz arasında. Fuar sayısını azaltıp gerekli yerlerde daha etkili olacağız. Bu amaçla reklam ve tanıtım bütçemizi de artırıyoruz. Türkiye'nin turizm algısını değiştireceğiz.”
Otellerin belgelendirmesinde de değişikliğe gideceklerini vurgulayan Mehmet Ersoy, “Belgelendirmelerin üçte birini Turizm Bakanlığı, üçte ikisini belediyeler yapıyor. Belediyeden belge almak daha kolay oluyor. Düzenleme yaparak sınıflandırmanın farklı olması yoluna gideceğiz” dedi. Turizm ile kültür kavramlarının birbirleriyle çok yakın ilişkisi olduğunu söyleyen Ersoy, “Kültür ve arkeolojik değerlerimiz çok zengin. Tanıtımda bunlara ağırlık vereceğiz. Kültürde eksikliklerimiz çok. Günümüz koşullarının gerisinde kalan Telif Yasası, Sinema Yasası başta olmak üzere bazı yasalarda da değişiklik hazırlıklarımız sürüyor. Ekim sonuna kadar Atatürk Kültür Merkezi'nin ihalesini yapacağız. Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasını da en geç 2 yılda bitireceğiz. Devlet operasıyla ilgili tasarı hazırladık. Yaş sınırı getirilerek, boşalan kadrolara gençlerimiz yerleştirilecek” diye konuştu.
Gazete ve TV kanallarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy (solda), Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk'le birlikte.
“Kaçak yapılaşmayı önlemek adına düzenlemeler yapılırken, Ayder gibi bazı yaylalarımızda çirkinlikler oluştu. Aslında Ayder gibi çok yaylamız var. Buralarda da kaçak yapılaşmanın önüne geçeceğiz” diyen Ersoy, “Aynı şekilde, Hasankeyf'in, baraj altında kalmasından sonra orayı da bir cazibe merkezine dönüştürme planımız olacak. Bunları kamuoyuyla sık sık paylaşacağım”dedi.
Türkiye'de müze giriş bileti ücretinin Avrupa'dakinin neredeyse yarı fiyatı olduğunu belirten Bakan Ersoy, müzecilik anlayışında da değişikliğe gideceklerini söyledi. “Müzelerimizi hemen girilip çıkılan yer olmaktan çıkaracağız” diyen Ersoy, şunları söyledi:
“Kültürel değerlerimizi de tanıtıcı aktiviteler olacak. Bugün ülkemizde ‘AVM kültürü' diye bir kültür oluştu. Bunun yerine ‘müze kültürü' oluşturacağız. Alt sınıflardan itibaren seçmeli olarak ‘müzecilik' dersi okutulacak. Müzelerimizi dolaşmak isteyenler için kolaylık sağlanmış, müzekart uygulaması getirilmişti. 70 lira olan bu kartla bir yıl boyunca sınırsız müze ziyareti yapılabiliyor. Ayda bir defa gitseniz 6 lira. Bu kart müzelerimizin yüzde 93'ünde geçiyor. Müze giriş ücretlerine zam yaptık. Ödeme gücü olan turistten bunu almalıyız. Çünkü oradan sağlanan gelirlerle yeni kazılar gerçekleştirilecek. Müzelerimiz daha düzenli hale getirilecek.”
İmar Barışı Yasası çıkarıldıktan sonra bazılarının sanki daha önce inşa edilmiş gibi imara aykırı binalar yaptığına dikkat çeken Mehlmet Ersoy, “Bu binalar uydu fotoğraflarıyla tespit edilecek ve yıkılacak. Barıştan yararlanmak için verdikleri para da boşa gidecek. Kaçak yapıları saklayamazsınız” dedi. Ülkemize nitelikli turist çekebilmek için çevreye saygılı olmamız gerektiğini vurgulayan Ersoy, “Yatırımlar çevreyle uyumlu olmalı. Evet ‘Nitelikli turist getirelim' demek kolay ama bunu gerçekleştirmek sanıldığı gibi kolay değil. Çok çaba göstereceğiz” diye konuştu.