Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Birleşmiş Milletler (BM) su özel temsilcisi atanması girişimlerini önemsediklerini belirterek, "Söz konusu temsilcinin 6 numaralı sürdürülebilir kalkınma hedefine ilişkin farkındalık yaratılması ve suyla ilgili yatırımlara odaklanan bir görev yönergesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Su konusuna insani açıdan yaklaşıyoruz. Sınırı aşan suları kıyıdaş ülkeler arasında anlaşmazlıktan ziyade bir işbirliği unsuru olarak görüyoruz" dedi.
Bakan Kirişci, Birleşmiş Milletler (BM) Su Konferansı kapsamında Genel Kurul kürsüsünden Türkiye'yi temsilen yaptığı konuşmada, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlere işaret ederek, felaketin 11 ilde 13 milyon kişiyi etkilediğini anımsattı. Zor günlerin birlik ve beraberlik içinde atlatılacağına inandığını dile getiren Kirişci, zor zamanlarda Türkiye'nin yalnız olmadığını hissettirenlere teşekkür etti.
Kirişci, depremlerin, insanlığın karşı karşıya kaldığı tüm afetlerde küresel çapta birlik ve beraberliğin önemini gösterdiğini belirterek, "İklim değişikliğinin yanı sıra pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve doğal afetler bize gıda arz güvenliğinin önemini tekrar hatırlattı" diye konuştu. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in ortak çabalarıyla başarıya ulaşan tahıl koridorunun, uluslararası dayanışma adına ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü kaydeden Kirişci, bireysel çözümlerin yanı sıra küresel çabaların da gerekliliğinin önemine değindi.
Kirişci, Türkiye'nin ilkim değişikliğinden en fazla etkilenen Akdeniz havzasında yer aldığına değinerek, ülkenin, kuraklığın yanı sıra taşkınlarla daha sık ve şiddetli şekilde karşı karşıya kaldığını ifade etti. Su stresi altında olan Türkiye'nin su kaynaklarının akılcı ve bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi adına sistemler kurduğunu dile getiren Kirişci, ulusal ölçekte hidroloji ve iklime dayalı su gözlem ağlarının geliştirilmesini de önemsediklerini söyledi.
Kirişci, tarım başta olmak üzere su verimliliğinin artırılmasını teminen kararlı adımlar attıklarına işaret ederek, bu kapsamda yaptıkları çalışmalardan bahsetti. 2030 yılına kadar küresel hedeflere ulaşılabilmesi için ilave finansman kaynaklarının harekete geçirilmesi ve teknik işbirliğinin artırılmasının önemini vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti:
"Suyun etkin kullanımıyla ilgili gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerde finansal ve teknolojik destek sağlamalarının önemini vurgulamak isterim. Bu bağlamda BM su özel temsilcisi atanması girişimlerini önemsiyoruz. Söz konusu temsilcinin 6 numaralı sürdürülebilir kalkınma hedefine ilişkin farkındalık yaratılması ve suyla ilgili yatırımlara odaklanan bir görev yönergesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Özel temsilcinin tarafsız ve bütün ülkelerin bakış açısını dikkate alan bir yaklaşım sergilemesi ve en önemlisi sınırı aşan sular meselelerine müdahil olmaktan ve arabulucu rolü oynamaktan imtina etmesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyoruz."
Kirişci, Türkiye'nin su konusuna bütünüyle insani açıdan yaklaştığına ve sınırı aşan suları kıyıdaş ülkeler arasında anlaşmazlıktan ziyade bir işbirliği unsuru olarak gördüğüne dikkati çekerek, Türkiye'nin kıyıdaş ülkelerin ihtiyaçlarını daima gözeten bir anlayışla hareket ettiğini dile getirdi.
Sınırı aşan sular konusunda kıyıdaş ülkelerle yapıcı işbirliğine açık olduklarının altını çizen Kirişci, şöyle konuştu:
"Karmaşık su meselelerinin doğrudan uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiği algısıyla ele alınmasının işbirliğine ve karşılıklı güven çerçevesinde iyi komşuluk ilişkilerine zarar vereceğini düşünüyoruz. Her sınırı aşan nehir havzasının kendine has özellikleri ve dinamikleri bulunduğundan meselelerin sadece kıyıdaş ülkeler arasında ele alınması gerektiği görüşündeyiz. Bu konuda üçüncü tarafların arabuluculuk yaklaşımlarının veya bu konuda alınabilecek uluslararası zorlayıcı tedbirlerin sınırı aşan sulardaki ortak işbirliği hedeflerine katkı sağlayacağını asla düşünmüyoruz."
Kirişci, BM su sözleşmelerinin uluslararası toplumun bütününün iradesini yansıtmaktan uzak olduğunu ifade ederek, sınırı aşan nehirlerde sadece menba ülkelerinin değil mansap ülkelerinin de sorumlulukları bulunduğunu bu nedenle tüm kıyıdaş ülkelerin suyu verimli ve akılcı kullanmaları gerektiğini belirtti. (AA)