Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "AB'ye tam üyelik, Türkiye'nin stratejik dış politika hedefi olmaya devam etmektedir" dedi. Nebati, Türkiye'nin 2022'nin ilk üç çeyreğinde yüzde 6,2 büyüdüğünü, G-20 ülkeleri arasında, en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olduğunu belirterek, "Bu gelişmelerde, sağlam ekonomik temellere sahip olmamız ve Aralık 2021'de hayata geçirdiğimiz Türkiye Ekonomi modeli etkili olmuştur" diye konuştu.
Nebati, Brüksel temasları kapsamında Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi'nde özel davetli olarak, "Küresel Belirsizlik Döneminde, Yeni Olanaklar ve Çözümler: Türkiye Ekonomi Modeli" konulu panelde konuştu.
Türkiye'nin AB'ye aday ülke olarak, Birlik ile uzun yıllara dayanan ekonomik, siyasi ve sosyal çok yönlü ilişkilere sahip olduğunu anımsatan Nebati, "Özellikle geçtiğimiz son 5 yılda AB katılım müzakere sürecimiz ve ilişkilerimizde yaşanan tıkanma, bizlerin arzu ettiği bir manzara değildir. AB'ye tam üyelik, Türkiye'nin stratejik dış politika hedefi olmaya devam etmektedir. Gerek küresel, gerek bölgesel düzeyde yaşanan gelişmeler de Türkiye-AB birlikteliğinin önemini yeniden gözler önüne sermiştir" dedi.
Türkiye'nin; göç konusundaki etkin iş birliği, enerji ve gıda güvenliği konusundaki katkıları ve jeopolitik konumuna bağlı olarak AB'nin güvenliğine yaptığı somut katkılara dikkati çeken Nebati, "Salgın ve Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı olumsuz şoklar özellikle Türkiye'nin Avrupa için önemini bir kez daha ortaya koymuştur" ifadesini kullandı.
Nebati, Türkiye'nin; coğrafi konumu, Avrupa'ya yakınlığı, sahip olduğu fiziki ve teknolojik altyapısı, genç ve nitelikli iş gücü ile küresel tedarik zincirleri açısından stratejik bir ülke olduğunu vurguladı. Türkiye'nin, AB'ye en fazla katkıda bulunabilecek aday ülke konumunda olduğunu belirten Nebati, AB ile halihazırda sürdürülen iş birliğinin gerçek potansiyelinin altında kaldığını kaydetti.
Nebati, "İlişkilerimizin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmanın yolu ise şüphesiz katılım perspektifinin güçlendirilmesinden ve müzakerelerin canlandırılmasından geçiyor. Türkiye'nin her türlü engele rağmen sabırla ve kararlılıkla sürdürdüğü AB'ye tam üyelik sürecinin yapıcı bir yaklaşımla teşvik edilmesini ve diyalog mekanizmalarının yeniden canlandırılmasını bekliyoruz" diye konuştu.
Geçtiğimiz yıl salgının etkileri azalırken, Rusya-Ukrayna savaşının küresel ekonomi üzerinde yeni bir şoka neden olduğuna işaret eden Nebati, emtia fiyatları artarken, tedarik zincirlerinde bozulmalar gözlendiğini, enflasyondaki yüksek seyrin merkez bankalarını para politikalarını sıkılaştırıcı adımlar atmaya sevk ettiğini anımsattı.
Nebati, söz konusu gelişmeler sonucunda dünyadaki finansal koşulların sıkılaştığını, küresel risk iştahının azaldığını ve resesyon olasılığının yükseldiğini ifade etti.
Son dönemde emtia fiyatlarında düşüş ve birçok ülkede enflasyonda yaşanan zirvenin ardından bir miktar gerileme gözlendiğini aktaran Nebati, finansal koşullar iyileşirken, önde gelen ekonomilerin resesyon olasılığında da düşüş görüldüğünü kaydetti.
Nebati, "Geçen sene tüm bu zorlu koşullara karşı uygulamaya aldığımız Türkiye Ekonomi Modeli, Türkiye'ye özgü faktörleri ve ekonomik dinamikleri dikkate alan heterodoks bir yaklaşım sergilemektedir. Kovid-19 salgını sırasında ve sonrasında yeni küresel ekonomik ortamın ortaya çıkardığı iç ve dış dinamikler, jeostratejik koşullar, geçmiş deneyimler ve fırsatları içeren birçok hususu dikkate aldık" diye konuştu.
"Serbest piyasa ekonomisi ilkelerini de gözeterek yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı odağına alan politikalarımızla katma değerli üretimi artırarak Türkiye'yi küresel tedarik zincirlerinde üst sıralara taşıyacağız" diyen Nebati, Türkiye Ekonomi Modeli'nin; makroekonomik, finansal ve fiyat istikrarını eş zamanlı olarak sağlamanın yanı sıra ekonominin sürdürülebilir ve sağlıklı büyümesini amaçladığını kaydetti.
Nebati, "Küresel ekonomi açısından çok zorlu geçen bir dönemde Türkiye ekonomisi ne kadar dirençli olduğunu göstermiştir. Türkiye, bu süreçte hızlı ve güçlü toparlanma kabiliyeti sergilemiş ve diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışmıştır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 2022'nin ilk üç çeyreğinde yüzde 6,2 büyüyerek güçlü ve dengeli büyüme görünümünü sürdürdüğünü, G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olduğunu vurgulayan Nebati, "Bu gelişmelerde sağlam ekonomik temellere sahip olmamız, uygulanan etkili politikalar ve Aralık 2021'de hayata geçirdiğimiz Türkiye Ekonomi Modeli etkili olmuştur" dedi.
Nebati, büyüme potansiyelinin artması açısından önem arz eden makine ve teçhizat yatırımlarında kesintisiz büyüme sürecinin 12 çeyreğe çıktığına işaret ederek, "Yüksek büyüme performansımızın en önemli bileşenlerinden biri üretim olup sanayileşmeye büyük önem atfediyoruz" ifadesini kullandı.
Nebati, "Türkiye Ekonomi Modeli'miz ile enflasyonla mücadelede insan odaklı bir yaklaşım ortaya koyuyoruz. İşsizliği artırabilecek ve ekonomik aktiviteyi yavaşlatacak sıkılaşma adımlarının aksine, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı odak noktasına alan politikaları devreye aldık ve uyguluyoruz" diye konuştu.
Nebati, bütün küresel olumsuz koşullara rağmen Türkiye modelinin, çıktılarını bir yıl gibi kısa bir sürede göstermeye başladığını kaydetti.
Büyüme, yatırım ve ihracat artışları sayesinde Türkiye'de istihdam edilen kişi sayısının salgın öncesinin de oldukça üzerine çıkarak tarihi yüksek seviyeye ulaştığını aktaran Nebati, "Üretimdeki iyileşmenin yanı sıra istihdamda da güçlü toparlanma kaydedilmiş olup salgın öncesi göre istihdam artışı ABD ve AB'deki artışın oldukça üzerinde seyretmiştir" dedi.
Nebati, söz konusu iyileşmelere rağmen mevcut seviyelerin yeterli olmadığını, kadınların ve gençlerin iş gücü piyasasına erişimlerini daha da artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Nebati, Türkiye'nin ihracatının, Türkiye Ekonomi Modeli doğrultusunda yürütülen selektif kredi politikası ve diğer destekleyici adımlarla artmaya devam ettiğini belirterek, "Ticaret ortaklarımızdan gelen güçlü talep ve ihracatçılarımızın salgın döneminde küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunları avantaja dönüştürmesinin etkisiyle geçtiğimiz yıl ihracatımızı rekor seviyeye taşıdık" dedi.
Salgın öncesine kıyasla Türkiye'nin ihracat hacmini en hızlı artıran ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Nebati, Türkiye'de salgın döneminde küresel ölçekte zarar gören turizm sektörünün de dünya ortalamasının üstünde bir toparlanma hızı gösterdiğini kaydetti.
Nebati, "Üretim ve ihracatta rekorlar kaydeden ülkemiz, turizmde de Rusya-Ukrayna savaşına rağmen tarihi zirveleri görüyor. Turizm gelirlerinde altın yılımız olan 2019'un da üzerine çıkacağız" diye konuştu.
Güçlü ihracat ve turizm gelirlerine karşın yüksek enerji ve altın ithalatı nedeniyle 2022'de cari işlemler açığının artış gösterdiğini kaydeden Nebati, enerji ve altın hariç dengenin ise 2021'e kıyasla iyileşerek yüksek oranda fazlaya döndüğünü söyledi.
Nebati, "Enflasyonla mücadelede büyüme ve istihdamı da gözeten bir duruş sergiliyoruz. Küresel emtia fiyatlarındaki normalleşme ve KKM'nin katkısıyla döviz kurunda sağlanan istikrar ile kasım ayında düşüşe başlayan yıllık enflasyonun bu eğilimi aralık ayında da artarak devam etti. TÜFE enflasyonunda düşüş eğilimi güçlenmiş olup, bu sene enflasyonun önemli ölçüde gerilemesini bekliyoruz" diye konuştu.
Nebati, Türkiye'nin barışçıl müzakere platformlarına ve güvenli tahıl koridorları oluşturmadaki katkısına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın izlediği Lider Diplomasisi sayesinde Tahıl Koridoru'nun açılmasının ve küresel gıda arz güvenliğinin sağlanmasının etkisini de vurgulamak isterim. Böylece yeterli gıdaya erişim problemi yaşayan birçok ülkenin önemli ölçüde rahatlamasını sağlamış olduk. Türkiye'nin kararlı diplomatik çabaları sayesinde 24 Ocak itibarıyla Karadeniz Tahıl İnisiyatifi ile Ukrayna limanlarından yaklaşık 18,5 milyon ton tahıl ve diğer gıda maddesi taşınmıştır. Bu çabalarımızın sonuçlarını, enflasyonun son dönemde gerilemesinde ve küresel düzeyde emtia fiyatlarındaki normalleşmede görmekteyiz. 2022 içinde rekor düzeylere ulaşan buğdayın kilo fiyatı, Tahıl Koridoru Anlaşması sonrasında yüzde 40'ı aşan düzeyde düşüş göstermiştir."
Nebati, Türk bankalarının güçlü sermaye tabanına sahip olduğunu, kredi riski analizini sağlıklı bir şekilde yürüttüklerini ve dolayısıyla yüksek aktif kalitesi bulunduğunu belirterek, bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun yasal asgari oranının oldukça üzerinde bulunduğunu ve akran ülkelere kıyasla yüksek seviyede olduğunu söyledi.
Türkiye'nin kamu maliyesi ve borçluluk konularında da iyi durumda olduğunu vurgulayan Nebati, "Hükümetlerimiz döneminde mali disiplin en temel önceliklerimizden biri olmuştur" dedi.
"2022'de bütçe açığımızın milli gelire oranı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden çok daha düşük seviyededir" diyen Nebati, 2022'de, 2018'den sonra ilk defa faiz dışı fazla vermeyi başardıklarını bildirdi.
Nebati, uyguladıkları mali disiplin ve etkin borç yönetimi sonucunda düşük borç yükü seviyelerini koruduklarını belirterek, "AB tanımlı genel yönetim borç stokunun GSYH'ye oranı 2022 üçüncü çeyreğinde yüzde 34,8'e gerilemiştir. Bu oran, Maastricht kriterinden ve AB ortalamasından çok daha düşüktür" diye konuştu.
Türkiye'de 2022'nin üçüncü çeyreği itibarıyla toplam borcun GSYH'ye oranının küresel düzeyin çok altında kaldığına işaret eden Nebati, Türkiye'yi eleştiren uzman ve siyasilerin, Türkiye'nin verilerini kendi ülkelerinin verileriyle kıyaslaması gerektiğini vurguladı.
Türkiye Ekonomi Modeli'nin finansal piyasalar üzerindeki etkisini de anlatan Nebati, "Yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı odağımıza aldığımız Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde, selektif krediler vasıtasıyla tüketimi değil, üretimi önceliklendiren bir yaklaşım benimsedik. Kur Korumalı Mevduat ürünü başta olmak üzere TL tasarrufların özendirilmesi için yeni finansal enstrümanlar geliştirdik ve yatırım ortamının iyileştirilmesini amaçladık" diye konuştu.
Nebati, söz konusu politikaların etkin kullanımı ile birlikte dengeli ve sürdürülebilir büyüme elde etmeyi hedeflediklerini aktararak, "Modelimizi tasarlarken amacımız kapsayıcı bir yaklaşımla istihdamı ve verimliliği artırmak, cari işlemler dengesinde fazla vermek ve fiyat istikrarını kalıcı bir şekilde temin etmek olmuştur" dedi.
Nebati, Kur Korumalı Mevduat ve Katılma Hesabı başta olmak üzere son bir yılda devreye aldıkları enstrümanlarla ters dolarizasyon sağladıklarını belirterek, "KKM ve ardından yıl içinde devreye aldığımız makroihtiyati tedbirlerin de etkisiyle özellikle 2022'nin ikinci yarısından itibaren döviz kurlarında istikrarı sağladık ve finansal istikrarı sağlamlaştırdık" diye konuştu.
Borsa İstanbul'daki yatırımcı sayısını artırarak yatırımcı tabanını genişlettiklerine işaret eden Nebati, "Son bir yılda Borsa İstanbul dolar bazında en yüksek getiriyi sağladı" dedi.
Türkiye'nin brüt rezervlerinin de önemli miktarda artış gösterdiğini kaydeden Nebati, "Brüt rezervlerimiz 2021'deki 111 milyar dolar seviyesinden 2022'de 127 milyar dolara yükseldi. Böylece rezervlerimiz son 8 yılın en yüksek seviyelerinde seyretmektedir" ifadesini kullandı.
Nebati, makroekonomideki başarıları yeni nesil üretimin desteklenmesi yönünde önemli adımlar atarak taçlandırdıklarını ifade ederek, "Yerli elektrikli otomobilimiz olan Togg'un kısa zaman içinde seri üretime geçmesi başta olmak üzere ülkemizin stratejik hedefi olarak elektrikli araçları yaygınlaştıracağız" dedi.
Çağın önemli problemi olan iklim değişikliğini engellemeye yönelik politikaları uygulamanın da öncelikleri olduğunu vurgulayan Nebati, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olduğunu ve anlaşmanın gereklilikleri doğrultusunda 2053'e yönelik net sıfır emisyon hedefini açıkladığını anımsattı.
Panele; AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eş Başkanı, AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay ile AP'deki çeşitli siyasi partilerden milletvekilleri, AB Komisyonu yetkilileri, akademisyenler, iş dünyası ve diplomatik çevreler de katıldı.
(AA)