Estonya, 8 Eylül (DHA) - Avrupa Birliği Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı için Estonya\'nın başkenti Tallinn\'de bulunan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bakan Çelik şunları söyledi:
\"Avrupa\'da zaman zaman camilerin kapatılmasından ve ibadetlerin yasaklanmasından bahsediliyor. Bu tersinden radikalleşmeyi besleyecek yanlış bir politikadır. Camilerde radikalleşme politikası varsa bunun yasalarla önüne geçilebilir. Burada din adamları ile, Müslüman organizasyonlarla işbirliği yapmak lazım. Unutulmamalıdır ki İslam\'ı kötü göstermeye çalışmak yanlıştır. Camilerin kapatılması radikalleşmeyi doğuruyor. Yasalarla ve politikalarla korunması gerekiyor. Belli hayat tarzlarının korunması gerekiyor fakat bu bir takım gruplar tarafından istismar edilebilir. Son zamanda Türkiye\'yle ilgili konularda, Türkiye DEAŞ tarafından bir saldırıya uğradığında Türk bayrağı yansıtılıyor çeşitli yerlere fakat PKK tarafından saldırıya uğradığında aynı dayanışmayı görmüyoruz. Bu duyarlılıklar konulmazsa, bizim burada politikalar üretmemiz yetersiz kalır. İslamofobia bir ırkçılık haline dönüşmüştür. Bunun ideolojik ve politik sebeplerini düşünmek lazım.
Türkiye güçlü bir demokrasisi olan ülkedir. Radikalleşmeye karşı Türkiye ile beraber mücadele edilmesi lazım. AB’nin Türkiyesiz devam etmesine dair irrasyonel açıklamalardan bıktık. Beraber geleceğe odaklanmamızın gerekliliğine dair başlıkların altını çizdim.
“BU İŞLER ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL”
Almanya’da PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin himayesi aramızda ciddi sorundur. Almanya’nın bu sorunun çözümüne dair çaba sarf etmesi gerekirken, ‘Türkiye ile müzakereleri durduralım’ demesi bu işi çocuk oyuncağına çevirmektir. Bu Türkiye’ye zarar vermez, bu Almanya’nın AB’ye bakışını sorgulatır. Bazıları, ‘Biz Türkiye ile müzakereleri kesince Türkiye’ye ders vermiş oluruz’ gibi yaklaşım sergiliyorlar, Türkiye\'nin büyüklüğünü kavrayamıyorlar. Bu çocuk oyuncağı değildir. Böyle bir kararın çok ciddi sonuçları olur.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------Bakan Çelik’in konuşması