Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "İnanıyorum ki yeni yüzyıl Türkiye Yüzyılı olacaktır. Çünkü ilk kez Cumhuriyet dönemindeki kalkınmayla ilgili, eğitimle ilgili 70 yıllık gecikmelerin hepsi son 20 yılda telafi edildi" dedi.
Eski Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin vefatının 61. yılında düzenlenen anma programına katılan Bakan Özer, "Aslında Tevfik İleri bir hikayenin kahramanı. Bu toprağın insanlarının değerleriyle bütünleşik şekilde yaşama hikayesini hayata geçirmekle ilgili taleplerini, hikayelerini somut bir şekilde devletin eliyle, devletle milleti karşı karşıya getirmeden bütünleştirerek mesafe alınabileceğini göstermesi anlamında çok sembolik bir anlamı var" ifadelerini kullandı.
Bakan Özer, konuşmasına şöyle devam etti:
"1951-52 yıllarında imam hatip talebi, Tevfik İleri'nin, Celalettin Ökten'in ve Başbakan Adnan Menderes'in büyük, cesur adımlarıyla hayata geçtikten sonra Türkiye'nin her noktasında imam hatipler, halkın katkılarıyla hayata geçirildi, eğitim sistemimizin ayrılmaz parçası ve farklı bir eğitim modeli olarak ortaya çıktı. Ama yine durulmadı. 1999 yılında katsayı uygulaması diye yeni bir eğitim politikasıyla tekrar bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı imam hatip liseleri. Katsayı uygulaması çok basit bir uygulamaydı aslında. Meslek lisesi ve imam hatip lisesi mezunlarının yükseköğretime erişimini engelleyen, görünüşte çok sade, basit bir uygulamaydı. Herkes kendi alanına, meslek alanına geçsin diye güya mesleki eğitimi güçlendirmeyle ilgili atılmış bir adımdı.
Ama katsayı uygulaması bu toprakların hikayesine ihanet eden bir uygulama olarak tarihte yerini aldı. İstenilen şey şuydu; 'Akademik olarak başarılı insanlar, meslek liselerine ve imam hatip liselerine gitmesinler. Dinini bilen, sadece bu dünya için değil, bu dünyada yaptıklarını gelecek için, ahiret için yapan insanlar vali olmasınlar, siyasetçi olmasınlar, bürokrat olmasınlar' istedikleri buydu. 'Hiçbir yere yerleşemeyen insanların yerleşmiş olduğu bir okul türüne dönüşerek kendi kendini imha etsin' meslek liseleri ve imam hatip liselerinde istenen şey buydu."
Özer, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın attığı adımlarla son 20 yılda eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların tamamının kaldırıldığını söyledi.
20 yıl içerisinde; 5 yaştaki okullaşma oranının yüzde 11'den yüzde 99'a, ortaöğretimde yüzde 44'ten yüzde 95'lere, yükseköğretimdeki net okullaşma oranının da yüzde 14'ten yüzde 45'lere ulaştığını ifade eden Özer, "Son 20 yıl, bu ülkede devletin milletle kaynaştığı tarihi bir döneme karşılık gelmekte. Bunun yansımalarını eğitimde çok rahat bir şekilde görüyoruz. Buradaki öğrencilerimizin çoğu başörtülü. Başörtülü gençlerimiz, kadınlarımız yükseköğretime erişemiyor, üniversite kapılarının önünde, ikna odalarında eziyet çekiyorlardı" diye konuştu.
Kadına şiddetle ilgili konuyu sürekli gündeme getirenlerin, kadının elinden başörtüsü yüzünden eğitim hakkı alındığı zaman hiç konuşmadıklarına dikkati çeken Özer, şöyle konuştu:
"Bugün beyin göçünden bahsediliyor. 1999'daki katsayı uygulamasında imam hatipli gençler, kadınlarımız başörtüsü yüzünden ülkeyi terk ettiler, üniversiteye gidebilmek için. Neden konuşmadılar? Çünkü onların tek bir derdi vardı, vesayet odaklarını, kültürel iktidarlarını muhkem kılacak şekilde sadece kendilerinin var olabildiği bir ülkeyi inşa edebilmek. Rahmetli Tevfik İleri'nin, Celalettin Ökten hocamızın ve Recep Tayyip Erdoğan'ın hikayesi; bu toplumun tüm bileşenleri ile bir arada, devletiyle birlikte barışık bir şekilde geleceğe doğru kutlu yürüyüşünü sağlamak. İnanıyorum ki yeni yüzyıl Türkiye Yüzyılı olacaktır. Çünkü ilk kez Cumhuriyet dönemindeki kalkınmayla ilgili, eğitimle ilgili 70 yıllık gecikmelerin hepsi son 20 yılda telafi edildi. İstediğimiz şey, bu ülkeye güzel bir hikaye bırakabilmek, tüm insanlarımızı o hikayenin bir parçası haline getirebilmek ve sadece dünyevi olarak değil, değerlerin yaşadığı, Allah'ın isimlerinin tecelli ettiği, tecelligahının olduğu bir coğrafyayı adım adım ilmek ilmek inşa edebilmek."
Bu süreçte ilk kez toplumun devletiyle el ele vererek yeni bir hikaye, yeni bir dil inşa etmek için yola çıktığını ve bu süreçte çok imtihanlarla karşılaştığını söyleyen Özer, toplumun samimiyetini hiç kaybetmediğini dile getirdi.