Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, ''İstanbul’da artık bir deprem bekleniyor. Dedikleri en geç 2030'' dedi.
CNNTÜRK'te Hakan Çelik'in sorularını yanıtlayan Mehmet Özhaseki, Celal Şengör’ün değerlendirmesi oldu. “Türkiye bağımsızlığını kaybedebilir” sözlerine ilişkin olarak, “Bağımsızlığımızı kaybetmeyiz tabi ama öyle bir kaybımız olur ki bağımsızlığımıza kadar gidebilir” dedi.
Canlı yayında soruları cevaplayan Özhaseki, şunları söyledi:
- Bir büyük Marmara depremi bekleniyor. Nasıl bir deprem söz konusu olabilir? Can kayıpları, ekonomik kayıplar… Bize özetler misiniz?
Cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz. Yüzde 66’sı deprem bölgesi. Son 100 yıl içerisinde 6 ve üzeri 56 deprem var. Ölen insan sayısı 83 bin vatandaşımız. Bizim biraz ciddi olmamız lazım. Özellikle İstanbul için, kuzey Anadolu denilen fay. Ne kadar deprem uzmanı varsa ortalamalarını aldım. Şunu söylüyor hepsi de İstanbul açıklarında bir deprem var ve şiddeti 7 üzerinde. Dedikleri en geç 2030...
Hocalar derler ki İstanbul’da belirli aralıklarla olan deprem var. İstanbul’da artık bir deprem bekleniyor. Biz bunu görmemezlikten gelebiliriz ama tabiat kendine has kurallarını işletiyor. Bir gün açığa çıkacak. Japonya’da bir vatandaş deprem olduğunda evinden çıkmıyor rahatça yatıyorsa biz neden küçük depremde sokaklara dökülelim?
- Biz gayri ciddi yaklaştık. Bir de lütfen şunu söyleyin. Böyle bir deprem olması halinde yıkım ne şekilde gerçekleşebilir?
Benim söyleyeceğim rakamlar meclis araştırma raporları ve İBB’nin çalışmalarına dayanıyor. 4 milyon 700 bin bağımsız birim var. 600 bini direkt riskli görünüyor. Yıkılabilir gözüküyor. 600 bin yıkım ne demek? Bunların çıplak inşaat maliyeti 90 milyar lira. İçindeki eşyaları da götürecek, bir o kadar zarar da orada var. Bir bina yıkıldığı zaman sokaktaki araba da, altyapı da gidecek.
Bu işin can kaybını düşünün, psikolojik kaybı düşünün. Yani içeride yaşayan herkesin öleceğini düşünmek doğru olmayabilir ama herkes yakının kaybedecek, sevdiklerini kaybedecek. Belki aylarca senelerce işe gidemeyecek. Bunun oluşturabileceği hasarı anlatmakta güçlük çekiyorum.
Bakın Marmara depreminde 17 bin 500 kişi şehit olmuş, on binlerce insan yaralı, yüzbinlerce bina hasarlı. Adapazarı’ndaki deprem Avcılar’a 80 kilometredir. Avcılar’da bile 254 kişi ölüyorsa…
Celal Şengör’ün değerlendirmesi oldu. “Türkiye bağımsızlığını kaybedebilir” Bağımsızlığımızı kaybetmeyiz tabi ama öyle bir kaybımız olur ki bağımsızlığımıza kadar gidebilir. Sizin paranız kalmazsa IMF’den para istersiniz. Bu hasarları karşılayacak bir birikim yoktur. Dışarıya karşı el açan bir ülke olabilirsiniz. Bunları söylerken şöyle bir psikolojideyim. Çevre tarafında çok keyifli işler var. Caretta koruyoruz, SİT alanlarını talan etmeye hazır bir sürü insan var. Rant böyle bir şey. Aslında bu adamlar fakir fukara da değiller. Bunlar milyar dolarlık adamlar, paraları pulları da var.
- Milyar dolarlık kişiler ve kurumlar, sizin üzerinizde bir baskı mı kuruyorlar? Bunları niye açıklamıyorsunuz?
İdarecilik aslında bir noktada azimle iş yapma sonra biraz da hazımlı olma sanatı. Size gelenler hukuken hakkı olduğunu iddia ederek geliyorlar. Siz ona resmen ‘buradan çalıyorsun’ demiyorsun. SİT alanlarının imara açılması teklifiyle gelene ne diyeceksiniz siz?
Şom ağızlılık yapıyorum. Deprem deyip duruyorum.
- Toplanma alanlarına imar izni verildi. Buna neden izin verdik?
2012’de bir kanun çıkmış kentsel dönüşüm yasası. İnsanlar evlerinden çıktıklarında, yeni bina yapılacak. Üç yıl biz devlet olarak kirasını biz veriyoruz. Bunun neticesinde şu anda Türkiye’de 1 milyon 200 bin bağımsız birim dönüşüm için müracaat etmiş bir kısmı yıkılmış. Bunlar doğru işler, güzel gelmiş buraya kadar. Ama bizim çok hızlı davranmamız lazım. Hocalar artık beni korkutuyor, 2030’a kadar ben bütün yapıları değiştirmek istiyorum.
99’dan sonra yapılanları biraz sağlam kabul ettiğimiz için… Bizim yönetmeliğe göre yapılmışsa sağlamdır. Orada bir müteahhit hatası, işçilik çalınması varsa bilemeyiz ki. Teorik olarak sağlam kabul edebiliriz. 99 öncesinde 60’lı 70’li 80’li yıllarda yapılanların hiçbirisini kabul edemeyiz.
Birkaç tane işlerin hızlanmamasında engel vardı. Şehircilik şurasını topladık. Başlığımızdan birisi akademisyenler vardı. Orada bizim bürokratlar vardı. Bu işin uygulayıcısı olan müteahhitlik grupları vardı. Mevzuat engellerini aşıyoruz, Bakanlar Kurulu'na sundum. KHK ile çıkması benim tercihim. Ama Meclis açıldığında bütçe görüşmeleri başlıyor, tartışmalar devam ediyor. En kötüsü Meclis’ten geçecek. Benim özellikle sayın Başbakanımızdan ricam bu oldu, KHK diye. Meclis de olabilir, çok önemli değil. 2018 öncesi bunu çıkartmalıyız.
7,5 milyon binayı özellikle söylüyorum. Yılda 500 bin binayı dönüştürecek finans gücü nasıl sağlanacak bu önemli. Bizim yaptığımız hesaplarda, İstanbul’da dönüşümü yanlış yapıyorlar. Bin konutluk yere, 2 bin konutluk veriyorlar. Şimdi ben Fikirtepe’de uğraşıyorum, Esenler’de uğraşıyorum.
Ben bir bütçe oluşturmaya çalıştım. Ne yapıyoruz, İller Bankası'nda oluşturduğum bütçede gelecek seneden itibaren belediyelerimize açacağım ben. Milyarlarca lirayı kredi olarak vereceğim. İller Bankası'nın sosyal tesisleri vardı hepsini satılığa çıkardım. Siz devlet de gördünüz mü oturduğu bahçeyi satılığa çıkaranı? Orada otel, lokanta hizmeti veriyorduk. Orasını sattığım zaman, mesela Ankara’da satışa çıkardığım yer 300 milyon ediyor. Ben bunu kentsel dönüşüm yapacak belediyelere can suyu olarak vereceğim. 2018’i ben hedef yıl koydum.
Toplanma alanlarını hesaplayanlar biz değiliz. Kadir Bey “Hiçbirisinde sıkıntı yok” dedi. Basın toplantısı yaparak açıkladı.
Bugün saat 2’de Çamlıca Camisi'nin altındaki mahalleyi dönüştürüyoruz, yıkıma gideceğiz oraya.
- Adalar ile ilgili bir şey var. İmar düzenlemesi. İstanbul’un Adaları’nda aşırı nüfus yoğunluğu olacak diye bir kaygı var.
Cumhurbaşkanımızın talimatı var. Revize ederek disipline etmek. Çirkinlik oluşturanların yenilenmesiyle ilgili bire bir talimatı var. O gazeteyi okudum ama bir dayanağı yok. İlk defa duyuyorum bunları.
En titizlendiğim konu birisi yeşil alanı konuta çevirmek istiyorsa benden geçirmesi mümkün değil. Belediye başkanlığımda da yapmadım böyle bir şey.
“Yanan ormanlık alanlar”
- Yanan orman alanlarımız var. Buralara imar izni verilmesi söz konusu mu?
Anayasa hükmü orman arazileri azaltılamaz, eksiltemez diyor. Veysel hoca geçen Kayseri’deydi. Yanan yerlerle ilgili de sordular. Çok net olarak ifade etti, oraların imara açılması mümkün değil dedi. Ben böyle bir şey olacağını aklımın ucundan bile geçirmiyorum.
- Doğu ve Güneydoğu’da yıkılan yapılar oldu. Buradaki son durum nedir?
Orada terörün şiddetli yaşandığı 7 bölge var. Evi yıkılan vatandaşlarımızın hepsinin evlerini yapıyoruz. Bir tek Sur’da şöyle bir sıkıntımız var. Birkaç koldan çalışıyoruz. Orada bizim yaptığımız birkaç çalışma daha var. Fakat oradaki biraz geciktiğimiz konu, bizden kaynaklanmayan gecikme şu. Yıkılan binalar sivil mimarlık örnekleri. Onların tek tek projeden geçtikten sonra bildiğimiz klasik Diyarbakır evlerini yapmak söz konusu. Sur’un içerisinde yapamıyoruz. Taş binalar yapılıyor. Onlarca ev yapılıyor, bir kısmı hala kuruldan çıkmadı. Tahmin ediyorum 2 yıl içerisinde bitmiş olur.
Şehirleşme ve turizm bir süreç. O hataları bir daha yapmamak esas. Bütün sahillerimizi baştan sona, buralar özel çevre koruma alanları. Kıyılardaki yüksek binalara ben izin vermedim. SİT derecelendirmesi var bizde. Birinci derece SİT alanına yapı yaptırmıyoruz zaten. İkinci derece SİT olan yerlerde ancak bungalov yapılabilir.
Çevre konularında Batılılar çok konuşuyor ama biz daha hassasız. Biz dünyayı kirleten ülke değiliz.
- İmar affı gelir mi?
İmar affı gelmez. Ancak sıkıntıda olan, oturduğu eve elektrik, su bağlatamayanların sıkıntısını çözecek bir takım çözümler önümüzdeki dönemde geliyor.
- Ataköy’deki yeni yapılan binalar ne olacak?
Yapılan ruhsatlı binalara diyecek bir şey yok. Bire bir incelemediğim için bir şey söyleyemiyorum. Orada hatalı bir şeyse, ömrü dolduğu zaman yerine bir daha yapılmaz. Nihayetinde insanlar tapu sahibi olmuşlar vesaire vesaire.. Plan safhasında gördüklerimi de bire bir iptal etmiş insanım ben. Cumhurbaşkanımız bire bir takip ediyor ama, şunu yıkın şunu yapın diye direktifle olacak bir iş değil ki. Yani...
8 kurumun imar yapma yetkisi var. Ben bunu doğru bulmuyorum. Bakanlığın da re’sen hatalara el koyma hakkı olmalı, denetleme hakkı. İstanbul’dan bana çok geliyor, falan belediye şu hakkımı engelledi diyor…
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir araya geldik. Arkadaşlarımız çalışma yaptılar. Uzungöl ve Ayder Yaylasıyla ilgili. Hali hazırda bir imar planı çıktı. Aykırı olanları yıkacağız. Konutların yapılacağı yer, otoparklar ama hiçbir şey yapılmayacak yer de belli oldu.
- Yeni yönetmelik yayınladınız. Niye değiştirme ihtiyacı duydunuz?
Eski yönetmeliğe dayalı olarak o kadar çok istismar oluyordu ki. 100 metrekarelik ev yapma hakkı olan birisi 50 metre bahçe çiziyor, 60 metre kış bahçesi koyuyor, 60 metre mescit koyuyor 250 metre ev çıkıyor. Bunların hepsini meskeni aldıktan sonra eve katmak için yapıyorlar. Bize dediler ki, 100 metrelik ev için 25-30 metre yeterli. Biz de yüzde 30 sınırı getirdik. Bu istismarları engellemek için yaptık.