Bakanlığın önerdiği sözlük: Kız 15 yaşında evlenmezse ölsün daha iyi

Bakanlığın önerdiği sözlük: Kız 15 yaşında evlenmezse ölsün daha iyi

Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı okullarda, öğrencilere alınması tavsiye edilen Ömer Asım Aksoy’un “Atasözleri ve Deyimleri Sözlüğü”nde yer alan ırkçı ve cinsiyetçi atasözleri tartışma yarattı.

Bakanlığın okullara tavsiye ettiği sözlükte “Kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir” gibi ırkçı ve cinsiyetçi ifadeler yer alması dikkat çekti.

Kitapla ilgili tartışmaların sosyal medyada yankı bulmasının ardından, Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri Sözlüğü kitabını yayımlayan İnkılâp Kitabevi’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada ise, “Türkiye’nin en değerli dilbilimcilerinden Ömer Asım Aksoy’un kaleme aldığı bir sözlüktür.  Sözlükler yaşayan dili belgeler, tarihi kayıtların oluşturulmasına yardım eder.  Onaylamaz, yargılamaz, taraf tutmaz, olumlamaz. Sözlükler nesnel eserlerdir” denildi.
Aksoy’un çocukları Esin Aksoy ve Süha Şevket Aksoy da konuyla ilgili olarak “Kitap, adı üstünde bir sözlüktür, bir dilbilim çalışmasıdır. Cinsiyetçi ve ırkçı atasözlerinin, deyimlerin varoluşu hiçbir şekilde Ömer Asım Aksoy'un hayata ve insanlara karşı duruşunu yansıtmamaktadır. Önemli olan tarihimiz ve kültürümüzdeki karanlıkların su yüzüne çıkartılmasıdır. Bunun yolu klasikleşmiş dilbilim çalışmalarında tahrifat yapmak değil, tarihi ve kültürel belleğimizdeki cinsiyetçi ve ırkçı içeriklerle hesaplaşmaktır” açıklamasında bulundu.
Milliyet'ten Ayşegül Kahvecioğlu'nun haberine göre;  yüzlerce öğrencinin Twitter üzerinden birleşerek tepki gösterdiği sözlükte, “Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek ileride kocasına nasıl hizmet edileceğine alışmış bulunur”, gibi ırkçı ve cinsiyetçi atasözlerinin yer aldığı sözlükten bazı bölümler şöyle:

 

‘Dayak kutsal eğitim aracı’

 

- Dayak cennetten çıkmıştır: Dayak kutsal bir eğitim aracıdır. Dokunduğu bedeni suç, günah işlemez duruma getirir.

- Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma: Evlenmemiş kişi bir kız gördü mü hemen gönlünü kaptırıverir; soruşturma yapmadan evlenmek ister. Bu tutum yanlıştır. Gece karanlığında kusuru var mı yok mu görmeden kumaş almaya benzer.

- Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını: Davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur. Kocan nasıl istiyorsa öyle giyin, kuşan. Gelirin nasıl yaşamanı gerektiriyorsa harcaman da o sınırı aşmasın.

- Erkeğin şeytanı kadın: Erkekleri kadınlar yoldan çıkarırlar.

- Gelin olmayan kızın vebali amcasının oğluna: Geleneğe göre amca oğlu amca kızını bu duruma düşürmemeli, nikahlamalıdır.

-  Helale cömertlik olmaz: Karı kocasının, koca karısının başkasıyla senli benli olmasına, düşüp kalkmasına göz yummamalıdır.

-  Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır: Kadın, kocasının çıkarıp attığı çarık gibi terk edilebilir bir durumdadır. Ama annesi onu her zaman baş tacı eder.

-  Kızın var sızın var: Kız çocuğunun sorunları ve sorumlulukları çok çeşitlidir. Ana baba, sürekli olarak bunun tedirginliği içinde bulunurlar.

-  Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün: Doğacak çocuğun oğlan olması istenir. Kız olması istenmez. Onun için oğlan doğuran ana sevinir; kız doğuran ana üzülür.

 

‘Kız ya evlenmeli ya ölmeli’

 

-  On beşindeki kız ya erde gerek ya yerde: kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak çok üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir.

- Sevip dostuna, boşanıp kocana varma: Bir kadın töre dışı sevdiği kimseye varmamalıdır. Çünkü bu adam kendisi gibi başkasıyla da sevişti ya da sevişir diye kadına karşı içinde sürekli bir kuşku duyar. Bu da evlenenler için geçimsizlik kaynağı olur.

- Tarlayı düz al; kadını kız al: Tarla alacak kimse düz yerden almalı, bayırdan engebeli yerden almamalıdır. Evlenecek erkek de dul kadını değil, kızı yeğlemelidir.

- Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden: Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek ileride kocasına nasıl hizmet edileceğine alışmış bulunur.

 

Kürdün yağı, Kürt eşeği..

 

- Kürdün yağı çok olunca, hem yer hem yüzüne sürer: Malı çok olan akılsız kişi, bunu gerekli olan iş için kullandıktan sonra kalanını tutmasını bilmez, çarçur eder.

- Acemi nalbant Kürt (gavur, ahmak) eşeğinde dener kendini: İşinde ustalığa erişmemiş kimse, ilk denemelerini heder olmasına acınmayacak malzeme üzerinde yapar.

 

İnkılâp Kitabevi'nden açıklama geldi

 

Bu arada, söz konusu kitabın yayımlayan İnkılâp Kitabevi’nden konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle:

"Türk Dil Kurumu tarafından ilk defa 1965 yılında, daha sonra, 1988 yılından itibaren İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanmaya devam edilen Atasözleri Sözlüğü’ne dair sosyal medyada yayılan spekülasyonları üzülerek takip etmekteyiz. Üzerine spekülasyonlar yaratılarak eleştirilere maruz kalan eser, Türkiye’nin en değerli dilbilimcilerinden Ömer Asım Aksoy’un kaleme aldığı bir SÖZLÜKTÜR.  Sözlükler yaşayan dili belgeler, tarihi kayıtların oluşturulmasına yardım eder.  Onaylamaz, yargılamaz, taraf tutmaz, olumlamaz. Sözlükler nesnel eserlerdir.

Sözlükler derleyicilerinin, dilbilimcilerin, yayıncıların görüşlerini yansıtmazlar. Yansıtması da düşünülemez. Atasözleri, TDK Türkçe Sözlük’e göre şöyle tanımlanır: Uzun deneme ve gözlemlere dayanarak söylenmiş ve halka mal olmuş öğüt verici söz.

Buradan da anlaşıldığı üzere tekrar etme gereği duyuyoruz:  Bahsi geçen sözlük, 1927’den bu yana Türk kültür dünyasına sayısız eser kazandırmış inkılâp Kitabevi’nin ya da sözlüğü hazırlayan Sayın Ömer Asım Aksoy’un kişisel görüşlerini hiçbir şekilde yansıtmaz, yansıtması da düşünülemez.

1941–1976 tarihleri arasında Türk Dil Kurumu’nun yönetim kurulu üyeliğini de yapmış önemli bir dilbilimci olan Saygıdeğer Ömer Asım Aksoy, bir dilbilimciye yakışır biçimde tarafsızca atasözlerimizi ve deyimlerimizi derlemiş, hangi anlamlarda kullanıldıklarını eserinde belirtmiştir.

1993 yılında aramızdan ayrılan Sayın Ömer Asım Aksoy, söz konusu eserin Giriş Bölümü’nde, bugünleri ve olası tartışmaları öngördüğünü gösterircesine, o zamandan bugüne cevap vermiş ve şöyle yazmıştır:

 Halk arasında kullanılan sövgü sözleri ile açık saçık ve edep dışı sözler de konumuzla ilgilidir. Bunların kimisi deyim ya da atasözü niteliğinde zekice bulunmuş, güzel örgülü sanat ürünleridir. Ancak, kitaplara geçirilip geçirilmemeleri zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Dilde var oldukları yadsınamayan bu sözlerin kitaplara geçirilmesini doğru bulmayanlar, bir ahlak titizliği göstermekte, özellikle bunları okuyacak çocukları düşünmektedirler. Kitaplara geçirilmesini savunanlar ise: ‘bilimde ayıp ve utanma olmaz. Bunları kitaplara geçirmemek bilimdışı davranıştır. Dil gerçeği gizlenmemelidir. Biz istediğimiz kadar gizleyelim; o, yayılıp söylenmek akımından öteki sözlerimizden beri kalmıyor’ demektedirler. Her iki görüşü de anlayışla karşılamak gerekir.” (Ömer Asım Aksoy, Atasözleri Sözlüğü 1, Sayfa 55)

İnkılâp Kitabevi 1927 yılından bu yana temel insan hak ve özgürlüklerine riayet eden, ilkeli ve saygın bir yayıncılık politikasını bugüne taşıyan bir yayınevidir. İnsanları etnik köken, din, mezhep farklılığı, cinsiyet ayrımı ve farklı politik tercihlerine göre sınıflandıran bir yayıncılık politikamız hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır.

Bu konuda yayınevimiz adına tüm hukuki haklarımızı koruyacağımızı ve tazminat haklarımızı saklı tuttuğumuzu, kamuoyuna, okurlarımıza ve Sayın Basın Mensupları’na beyan ederiz.

Sayın Ömer Asım Aksoy’un vârisleri olan Esin Aksoy ve Süha Şevket Aksoy’un konuyla ilgili açıklaması aşağıdaki gibidir:

Babamız Ömer Asım Aksoy'un Atasözleri Sözlüğü ilk kez 1965 yılında dönemin Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır ve birçok kuşağın başvuru kitabı olmuştur, olmaktadır.  Kitap, adı üstünde bir sözlüktür, bir dilbilim çalışmasıdır. Cinsiyetçi ve ırkçı atasözlerinin, deyimlerin varoluşu hiçbir şekilde Ömer Asım Aksoy'un hayata ve insanlara karşı duruşunu yansıtmamaktadır. Önemli olan tarihimiz ve kültürümüzdeki karanlıkların su yüzüne çıkartılmasıdır. Bunun yolu klasikleşmiş dilbilim çalışmalarında tahrifat yapmak değil, tarihi ve kültürel belleğimizdeki cinsiyetçi ve ırkçı içeriklerle hesaplaşmaktır. Saygıyla duyurulur."