Ankara Adliyesi’ndeki ‘Ankara Yeni Adalet Sarayı Yapım Projesi Protokol İmza Töreni’nde konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül avukatların duruşmalara bürolarından katılabileceği bir sistem üzerinde çalışma başlattıklarını duyurdu, “Yapacağımız çalışmayla duruşma salonuyla entegre edilecek bir sistemle hakim, tanımlı avukatı duruşmaya bizzat gelmeksizin, duruşmayı icra edeceği bir sisteme geçeceğiz” dedi. Gül’ün duyurduğu duruşmaya ofisten katılmanın önünü açacak sisteme ise avukatlar mesafeli. Avukatlar adil yargılanma hakkının ihlal edilerek savunma ayağının adliye dışına taşınacağını ileri sürdüler.
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre Adalet Bakanı Gül’ün yeni sistem açıklamasını “Avukatsız yargılamaya giden bir açıklama” olarak değerlendiren Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz’a göre bu uygulama hayata geçerse yüz yüzelik ilkesi ihlal edilecek. Avukatların duruşma salonlarında olmasının yargılama sürecinde çok önemli olduğunu ifade eden Yılmaz söz konusu çalışmayı şu sözlerle yorumladı:
“Hâkim, diğer taraf ve kendi müvekkilinin olduğu ortamda mimikler, vücut hareketleri çok önemli. Şu anda SEGBİS’le dahi sanıkların bağlantısında sorunlar yaşanırken, yüz yüzelik ilkesi ihlal edilmişken avukatların bürodan bağlanması tamamen absürt bir şey. Avukatların bürodan bağlanması demek, avukatsız yargılama yapmak istiyoruz, canımız istediği zaman avukatın bağlantısını keseriz demektir. Ya da avukatın bürosuna bağlanamadı teknik sorun vardır diyerek yargılamaya devam etmenin yollarını açan hukuksuzluklar ortaya çıkarır.”
Sağlık durumu kötü olan ve bunu raporla kanıtlamış avukatların bu sistemi kullanmasına dönük bir tartışmanın yapılabileceğini, bunun da avukatın isteğine bağlanması gerektiğini ifade eden Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu uygulama özetle adil yargılama hakkını da ihlal edecektir. Bu uygulama avukatları adliyeden çekmektir. Yargılamanın en önemli ayağından biri savunmayı adliyeye sokmamak demektir. Dolayısıyla bu yanlıştır. Bu ancak çok zaruri bir durumda uygulanabilir. Bir meslektaşımız duruşmaya gidemeyecek kadar hastalık açısından kötüdür, bu da raporla ispatlanır ve avukatın isteğiyle bu şekilde bir şey tartışılabilir. Bunun dışında avukatları bürodan bağlayacağız demek adil yargılanma açısından doğru değildir.”
Avukatların ofislerinden duruşmalara bağlanmalarına dönük yapılan çalışmayı, “Bunun avukatlık mesleğine el atma anlamı taşıdığını düşünüyorum ve olumlu bakmıyorum” diyen Avukat Celal Ülgen ise, “Giderek avukatı yargı binasının, adliye sarayının dışına çıkarmaya çalışıyorlar. Mevcut sistemde yargıçlara istediklerimizi ve dediklerimizi anlatamıyoruz. Yazdığımız dilekçeler okunmuyor. Şimdi ‘adliyeye de gelmene gerek yok ofisinde otur oradan katıl’ demek avukatın yargı sisteminin dışına atılması ve yargı sistemindeki adil ve eşit yargılamada avukatın dışarıda bırakılması demek oluyor” diye konuştu.
“Avukatların böyle bir talebi var mı” sorumuza ise Ülgen, “Böyle bir talebi olan avukatlar kendi ayağına sıkmış olurlar kurşunu. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur diye bir söz var. Adliyeden, yargıçlardan ne kadar uzakta olunursa o kadar otomasyona bağlanırsın. Her şey sadece lafta kalır ve hiçbir etkinliğin olmaz. Ben Silivri’de FETÖ’cü yargıçlara karşı savunma yaparken sürekli göz temasında bulunmayı tercih etmişimdir. Ofisten SEGBİS ile yargılamaya katılmak yanlıştır. Kaldı ki sanıklar bile SEGBİS’ten rahatsızlar ve mahkemeye gelmek için can atıyorlar” yanıtını verdi.