Bakanlığın 'Şafak Harekatı': Ergene'nin zehirli suyu Marmara'ya akacak

Bakanlığın 'Şafak Harekatı': Ergene'nin zehirli suyu Marmara'ya akacak

Ergene Havzası'ndaki kirliliği bitirmek için yapılan ve Orman Bakanlığı tarafından "Şafak Harekatı" verilen plana göre, organize sanayi bölgesinden çıkan atıklarıyla kirlenen Ergene Nehri sularının Marmara Denizi’ne akıtılacağı ortaya çıktı.

BirGün gazetesinden Seçil Türkkan'ın haberine göre, Ergene Havzası’nda kirlilikle mücadele için 2011’de başlayan Ergene Havzası Koruma Planı’na göre Organize Sanayi Bölgesi (OSB) atıklarıyla kirlenen sular Marmara Denizi’ne akacak. Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarjı A.Ş.’nin üstlendiği projenin ismi Tekirdağ Derin Deniz Deşarjı olarak geçse de Orman ve Su İşleri Bakanlığı ona ‘Şafak Harekâtı’ diyor.

Ergene Platformu’ndan Avukat Bülent Kaçar’a göre deşarjda suların arıtılıp arıtılamayacağı net değil. Marmara Denizi’nin sürecini 1954 yılından bu yana MAREM Projesi ile izleyen Hidrobiyolog Levent Artüz, “Derin deniz deşarjı bir aldatmaca. Pisliği halının altına süpürmek” derken, Halk Sağlığı uzmanlarına göre ise 1 milyon kişiye ulaşan Ergene Nehri'ndeki ağır metaller insanları kanser ediyor.

 

Nehirleri kirletmek suç, ancak para cezası dışında yaptırım uygulanmıyor

 

Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’nin bulunduğu Ergene Havzası için hazırlanan plana göre Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj A.Ş. kuruldu ve faaliyette olan 10 organize sanayi bölgesi kurucusu, şirketin yönetim kurulu üyeleride oldu. 290 milyon TL’ye mal olacak projede şirketin başkanlığını ise Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya yürütüyor. 2013 yılında Başbakanlık genelgesiyle resmen başlayan Ergene Havzası Koruma Planı, Marmara’yı da kirletmeyi göze alıyor. Sanayi atıklarıyla nehirleri kirletmek yasalara göre sorumluların yargılanmasını gerektiriyor. Fakat tesislere şimdiye kadar para cezası dışında bir yaptırım uygulanmadı. Havzadaki en önemli kirletici grubu ise tekstil, deri, kimya, gıda ve metal sanayii. Taşocağı ve madencilik faaliyetleri nedeniyle delik deşik olan Istranca Dağları’ndan doğan 282 km’lik Ergene, Meriç Nehri’yle birleşerek Saros Körfezi’ne dökülüyor. Ergene’nin kirlenme sebebi olarak çevresindeki sanayi kuruluşları ve evsel atıkların arıtılmadan nehre verilmesi gösteriliyor.  Bölgede 1998’de 548 olan sanayi kuruluşu sayısı bugün 2037. Ergene Nehri’nin ‘kurtarılma’ hikâyesi ise bundan 12 yıl öncesine dayanıyor. 2003’te TBMM’de Ergene Nehri’ndeki kirliliğin araştırılması için kurulan komisyonla başlayan süreç sonrasında, Ergene Havzası Koruma Eylem Planı ancak 2011 yılında hazırlandı. Komisyon raporlarında ise kirlilik nedeni olarak sanayi kuruluşlarının varlığı değil, kuruluşların atıklarını ‘tam arıtmaması’ sebep olarak gösterildi.

 

Projeyi yapan şirketin verileriyle son analizler çelişiyor

Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarjı A.Ş.’nin internet sitesindeki verilerde projenin ilk nüvelerini verdiği belirtilse de son analizler tespiti doğrulamıyor.  Siteye göre Ergene’de Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ) değerinin 2013’ün Mayıs ayında 149’a düştüğü belirtiliyor fakat bu ay Edirne Uzunköprü Belediyesi’nin yayımladığı rapora göre KOİ miktarı 400’de. Sudaki atıklar arasında ise bakır, sülfat, yoğun miktarda demir, çinko ve krom gibi ağır metaller yer alıyor. Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, MAREM, Ergene Platformu ve Trakya Platformu’nun birlikte hazırladığı Ergene Derin Deniz  Deşarjı Projesi ve Marmara Denizi ortak inceleme raporunda yer verilen bilgilere göre Semra Çalışkan‘ın yüksek lisans tezinde Çorlu ve civarında yetişen bitkilerde Türk Gıda Kodeksi limitlerini aşan kurşun değerleri saptandı. Trakya Üniversitesi tarafından 2001’de yürütülen sulama suyu ve pirinçte ağır metal düzeylerini araştıran çalışmada ise bitkide demir, mangan, çinko, kurşun ve nikel bulunurken, Prof. Dr. Osman İnci ve arkadaşlarının yaptığı tümörlü kişilerde ağır metal birikimini araştıran çalışmada kadmiyum, kurşun ve çinko bulundu. Bu maddelerin de Uluslararası Kanser Ajansı (IARC) tarafından açıklanan bilgilere göre kansere neden olduğu belirtiliyor.

 

Marmara'yı kirlet, Ergene'yi kurtar

Trakya için hayati öneme sahip olan Ergene 1 milyondan çok insanın su kaynağı. Fakat havzanın sanayi bölgesi haline gelmesiyle birlikte nehre günde 560 bin metreküp atıksu akıyor. Projeye göre Ergene’nin suyunu bırakacağı yer Marmara Ereğlisi ve Tekirdağ’ın 4 buçuk kilometre açığında bulunuyor. Tekirdağ’daki 10 OSB’deki atıksuların arıtıldıktan sonra kanal ve tüneller aracılığıyla Marmara’ya verilmesi planlanıyor. Derin Deniz Deşarjı Yönetmeliği’ne göre ise bu derecede kirli olan atık denize verilemez çünkü atık, ortamdan daha kirli olamaz. Dikkat çeken bir diğer detay şirketlerin atıklarını azaltacaklarına dair herhangi bir taahhütte bulunmaması. Projeye göre ise yapılan ‘ileri’ derecede biyolojik arıtma ile su tamamen arıtılabilecek.  İzleme ve denetim de su giriş ve çıkış noktalarına yerleştirilen kamera sistemleri ile yapılacak.

 

'Suyu temizleyeceklerse tarımda kullansınlar ama kullanmazlar, çünkü temizlemeyecekler'

1954’ten bu yana Marmara Denizi’ndeki değişimleri izleyen Hidrobiyolog Levent Artüz daha önce Marmara’daki kirliliğin aynı yöntemle Karadeniz’e taşınması için gündeme gelen Derin Deniz Deşarjı yönteminin tamamen aldatmaca olduğu görüşünde. “Arıtılan tatlı suyun tuzlu olan Marmara’ya verilmesi yersiz, o kıymetli su neden tarımda kullanılmıyor?” diye soran Artüz, kendi cevabını ise şöyle veriyor: “Çünkü o su arıtılamayacak. Burada yapılan şey görünen pisliği halının altına süpürmek.” Marmara Denizi’nin son halini anlatmak için ise “En kestirme yoldan balık fiyatları ve yediğiniz balık çeşitliliğine bakın” diyor. Beykoz’da 70’lerin sonuna kadar avlanabilen Kılıç Balığı ya da Adalar civarında 80’lere kadar görülen Orkinos’ları bugün bulmak mümkün değil. Marmara’nın 127 tür olan balık çeşidi bugün Mezgit, Kolyos, Lüfer ve İstavrit’ten ibaret. Kirlilik diğer denizlere oranla en üst seviyede, deniz artık kendini yenileyemeyecek durumda.

 

Derin deşarj sistemi nehrin temizlenmesi için bir çözüm değil 

Ergene Platformu’ndan Avukat Bülent Kaçar’a göre Ergene Derin Deşarj Sistemi nehrin temizlenmesi için bir çözüm değil çünkü önemli olan kirliliğin kaynağında engellenmesi. Her fabrikanın ileri kimyasal arıtma tesisi kurmasının hukuken zorunluluk olduğunu belirten Kaçar, “Projede büyük belirsizlikler var” diyor. Belirsizliklerden biri Marmara Denizi’ne yapılacak deşarjda kirli sular için arıtma-ayrıştırma yapılıp yapılmayacağının anlatılmaması. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu denli büyük bir proje için Çevresel Etki Değerlendirme Raporu Gerekli Değildir kararı vermesi ise dikkat çekici. Ergene Havzası içerisine yerleştirilen sanayi tesisleri nedeniyle ne yapılırsa yapılsın temiz değerlerine dönmeyip, kirliliğinin 2. Seviyede kalacağı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün hazırladığı raporlarda da yer alıyor. Kaçar “Haliç temizlenirken Marmara nasıl kirletildiyse şimdi aynı şeyler Ergene üzerinden yeniden yapılacak” diyor.