Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre Bakanlığın ÇED görüşü yazısında; projenin en uygun koridoru olarak seçilen alternatif incelendiğinde, kanalın Terkos Gölü’nün doğusundan geçerek Sazlıdere Barajı ve Küçükçekmece Gölü’nü kullanarak Marmara Denizi’ne ulaştığının görüldüğü kaydedildi. Söz konusu güzergâhtan geçen kanalın Terkos Gölü besleme havzasını, Terkos-Kâğıthane içmesuyu isale hatlarını, Terkos-İkitelli İsale hatlarını kestiği, Sazlıdere Barajı’nı devre dışı bıraktığı belirtildi.
İstanbul’un içme suyu temin sisteminin dört ayaktan oluştuğu belirtilen yazıda; dört ayaktan biri olan Sazlıdere-İkitelli İçmesuyu Sistemi’nin su kaynağının Sazlıdere Barajı ve Terkos Gölü olduğu ifade edildi. Görüş yazısında; projenin alternatif olarak belirtildiği şekliyle yapılması durumunda Terkos Gölü’nün doğusunda kalan yaklaşık 20 kilometrekarelik bir su toplama havzasının devre dışı kalacağı ifade edildi. Yazıda ayrıca Toplam su kaybının 70 milyon metreküp olacağı belirtilirken, İstanbul’un halihazırda 5 milyon nüfusunun su ihtiyacını karşılayan 15 yıl sonra da 7.5 milyon nüfusun su ihtiyacını karşılayacak olan Sazlıdere-İkitelli sisteminin devre dışı kalacağı kaydedildi.
Bakanlığın görüş yazısında; gerek Terkos Gölü’nün yıllık 140 milyon metreküp, gerekse Yıldız Dağları’ndan gelen 235 milyon metreküp ve Sazlıdere Barajı’ndan temin edilen 52 milyon metreküp olmak üzere toplam 427 milyon metreküp içme suyunun elden çıkmasının İstanbul’u bir anda susuz bırakabileceği ve bu konuda önlemlerin alınması gerektiği vurgulandı.
Bakanlığın görüş yazısında; en olumsuz durum senaryosu olarak da çeşitli bilgilere yer verildi. Yazıda, kanal açılarak su verildikten sonra kırık ve çatlaklardan Terkos Gölü'ne tuzlu suyun giriş yapması, Terkos Gölü su kaynağının elden çıkması ve İstanbul’un büyük bir bölümünün susuz kalması ile neticelenebileceğinin göz önünde bulundurulması uyarısı yapıldı.