BALBAY ÇALIŞMASI HAZIR SIRADA HABERAL VAR TBMM (A.A)

-BALBAY ÇALIŞMASI HAZIR SIRADA HABERAL VAR TBMM (A.A) - 28.07.2011 - CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, CHP'nin tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın durumuyla ilgili olarak AİHM Sözleşmesi, adil yargılanma, seçme ve seçilme haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM'e başvurulacağını bildirdi.  Tarhan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, CHP'nin, samimiyetle, anayasa tartışmalarının bir uzlaşma komisyonuyla aşılmasını istediğini, bunun beklentisi içinde olduklarını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin, 100. yılına gururla taşınması gerektiğini, anayasanın da bunun bir aracı olduğunu dile getiren Tarhan, nasıl bir Türkiye Cumhuriyeti görmek istediklerine ilişkin derslerini çalıştıklarını kaydetti. Bağımsız, laik, demokratik, sosyal, ulusal, üniter bir Türkiye Cumhuriyeti istediklerini dile getiren Tarhan, ''Bu ilkeleri ayakta tutacak, bunun zeminini oluşturacak mekanizmaların ne olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Bu konuda da dersimizi iyi çalıştık'' diye konuştu.  Tarhan, parlamenter demokratik, çok partili sistem, temsilde adalet, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, çalışma hakkının güvence altına alınması, güçlü sendikalar ve sendikal haklar, örgütlenme hakkının güçlendirilmesi, basın özgürlüğü, her tür tehlikeli sularda seyretmeye engel olacak, denetleyecek tam bağımsız yargı istediklerini söyledi. -''BİR TAKIM TARİFELER HAZIRLANMIŞ''- ''Anayasa çalışmaları henüz başlamadan, bırakın içerik, yöntem konusu da dahil detaylı bir tarifeyle karşılaşıyoruz'' diyen Tarhan, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın açıklamalarının bu yönde olduğunu savundu. Bir takım tarifeler hazırlandığını, bu tarifelerin uygulanmasını doğru bulmadıklarını kaydeden Tarhan, derslerini iyi çalıştıklarını, son dakikaya bırakmadıklarını, ödevlerini yaptıklarını ifade etti. Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Derslerini çalışmaları gerektiği fikrine katılıyoruz. Özellikle demokrasi, özgürlükler ve yargı bağımsızlığı alanında sınıfta kalmışlardı. Özellikle bu konularda derslerini iyi çalışmaları gerekiyor. Zaten bunu da kendileri itiraf ediyorlar. Temel hak ve özgürlükler bağlamında çok ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Başbakan'a topuk selamı verilmemesinin cezalandırıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Protesto edenlerin, Hopa'da sürek avına tabi tutulduğunu izliyoruz. Örgütlenme hakkının, verilen bir kararla Yargı-Sen'in kapatılmasıyla çok ağır şekilde baltalandığını duyuyoruz. Lanetle kınıyorum; örgütlenme özgürlüğüne, yargı bağımsızlığına çok ağır bir darbe. Bağımsız yargının aslında bağımlı yargı haline getirildiğini izliyoruz. Protesto eden gençlere 4 yıla kadar hapis isteyen yargı mekanizmasının, Habur'da 34 teröristin savunmasını 4 saatte aldığını biliyoruz. Tutuklu milletvekillerimizin, tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, bazı sanıkların yaklaşık 4 yıldır sorgusunun yapılmamasına dayanabildiğini de görüyoruz. 4 saatte 34 kişinin sorgusunu yapan bağımsız yargı, 4 yıla yakın savunması alınmadığı için bazı sanıkların tutukluluklarının devamına karar verebiliyor.  Ancak CHP olarak, tutuklu milletvekillerimiz adına; AİHM Sözleşmesi'nin ihlal edildiği, masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkının, seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği kanaatindeyiz. Buna ilişkin olarak AİHM'e başvuruda bulunuyoruz. Ayrıca tutukluluk halleriyle ilgili olarak da tedbir isteminde bulunuyoruz.'' -''ÇALIŞMAMIZ ÇOK TEKNİK, AYRINTILI''- AİHM'e ilişkin başvuruda iç hukuk sürecinin tükenip tükenmediği sorusunu Tarhan, ''İç hukuk süreci, tutuklamanın devamına ilişkin verilen bir kararda zaten tükenmiştir. Eğer CMK 309'u, kanun yararına bozmayı kast ediyorsanız, AİHM, 309'u etkili bir başvuru yolu olarak tanımamaktadır. Çünkü Adalet Bakanı'nın doğrudan inisiyatifine tabi kılınmıştır. Bu nedenle iç yargı yolları tüketilmiştir'' diye yanıtladı. Ne zaman başvuracaklarına ilişkin bir soru üzerine Tarhan, ''Bunun çalışmasını yapıyoruz, bunun çalışması yapılıyor. CHP, bu konuda değerli arkadaşlarımıza destek veriyor. Şu anda Sayın Haberal'ın çalışması yapılıyor. Tedbir istenmesini önemsiyoruz. Çünkü tutukluluk tedbiri de gerektiren bir durumdur. Gecikmesinde sakınca görülen bir haldir. Sağlık durumu ileride sakınca yaratabilir, vehamet taşımaktadır. O nedenle tebdir kararı verilmesini de umut ediyorum. Balbay'a ilişkin hazırlık tamamlandı, Haberal'ın çalışması sürüyor'' diye konuştu. Tarhan, başvurunun, Ağustos'un ortasını bulup bulmayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken, daha kısa da sürebileceğini bildirdi. Tutuklu milletvekillerinin Ağustos başında yapılacak duruşmasından önce başvurunun olup olmayacağına ilişkin soruya Tarhan, ''Onu sağlayacağımızı umut ediyorum. Çalışmamız çok teknik, ayrıntılı. Elimizden geleni yapıyoruz'' karşılığını verdi.  Başvuruların kişisel olduğuna işaret eden Tarhan, CHP olarak arkadaşlarının bu çalışmalarına hukuksal olarak destek verdiklerini, süreci yakından takip edeceklerini bildirdi.  Tedbirle ilgili olarak geçmişte AİHM'in trajik bir uygulaması olduğuna dikkati çeken Tarhan, ''İranlı bir mültecinin tedbir talebi kabul edilmediği için İran'da asılması yönünde bir sonuçla karşılaşılmış.  Bu olumsuz kararın, bizim açımızdan olumlu bir karara dönüşmesini umut ediyorum'' dedi. Özel bir tedbir istemlerinin de olacağını belirten Tarhan, Haberal'ın tutukluluğun, sağlık nedenleri dolayısıyla sakıncalı gördükleri için bir tedbir kararı beklentisi içinde olduklarını kaydetti. Tarhan, tutuklu milletvekillerinin duruşmasına CHP olarak katılıp katılmayacaklarının sorulması üzerine, bununla ilgili henüz bir görüşme yapmadıklarını, konuyu değerlendireceklerini belirtti.  -''İKTİDAR, BUNUN HESABINI VERMELİ''- Son günlerde dönemsel bir kriz çığırtkanlığı yapıldığını belirten Tarhan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Kriz teğet bile geçmeyecek'' açıklamasına işaret etti. Tarhan, bazı iktidar mensuplarının ''Kriz var, paranıza sahip çıkın'' mesajları verdiğini ifade ederek, ekonomideki sirkülasyonun bir dönem için durdurulduğunu, doların fırladığını söyledi. Tarhan, ''Böyle dönemsel bir süreç neden yaşandı, arkasında hangi neden yatıyor, bu süreçte kimlerin malvarlığı arttı, borsa manipülasyonu ile bunun bir farkı var mı? Bu, Hükümetin gözetiminde bir kısa süreli hareketlenme mi?'' sorularını yöneltti. Merkez Bankası Başkanı'nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemleri doğrultusunda bir açıklama yaptığını ancak bir hafta önceki açıklamasının tam tersi olduğunu ve doların fırlamasına zemin hazırladığını savunan Tarhan, ''Bu bir haftalık süreçte ne değişti, kimlerin cebine ne kadar para girdi; bunun hesabının iktidar tarafından verilmesi gerekiyor'' dedi.