Hem dışarıya karşı, hem kendi içinde.
Karşı çakanlar bir yana, sözde sahip çıkanlar da kendi içinde.
CHP’nin savunması gereken, “Generaller dışarıda ise, onlar neden içeride” çizgisi.
Daha slogan gibi: Kelleci Albay dışarıda, gazeteci Balbay içeride.
Ya da daha kesin: Albay içeri, Balbay dışarı.
***
CHP bunu birkaç kez mırıldandı ama “darbe teşebbüsü”ne tavır koyamıyor bir türlü.
Bir ikiyüzlülük de bu:
Özgürlüklere karşı bir örgütlenmeyi pek eleştiremeden, kimi insanın özgürlüğünün tutuklanmasına tavır alabilme sorunu.
İfade özgürlüğüne sahip çıkarken, bu özgürlüklere karşı “listeler” yapanlara sert tavır alamama sorunu.
***
Bir ikiyüzlülük de galiba şu:
CHP iki “gazeteci”yi sadece gazeteci kimlikleriyle konuşuyor.
Oysa Özkan’ın, hareketi, partisi, siyasi kimliği de var. Bir aşamada, medya patronluğu, o kanala CHP’den mali destek, o “siyasi” kanalın “karşı kampta” medya grubuna satışı var.
Balbay’ın bu nevi siyasi kimliği yoksa da, açık beyanları, siyasi-askeri angajmanları var.
Dolayısıyla, CHP ya bu “siyasi” kimliklerle mesafesi olduğunu söyleyecek; yahut gazeteci kimliğinin çok ötesinde siyasi tasavvurlarını beyan edip eylemli kılmış isimlerle “yakınlığı”nı ilan edecek. Ve onlara sonuna kadar sahip çıkacak.
Tabii ki, CHP bir yana, herkes için geçerli bir ilke de şu:
Böyle mahkumiyet gibi tutukluluk olamaz!
***
Tam oradan devam edelim ikiyüzlülüklere.
Çoğumuz için, CHP için de geçerli durum.
Uzun, haksız, mahkumiyet gibi tutukluluk bir tek bu sanıkların başına gelmedi.
Lanet bir adalet, insanın masumiyetinden ziyade suçlu olma ihtimaliyle erken, haksız infaz yapıyor.
Ama, şimdi özgürlüklere, özgürlüklerine titizlenenlerin, 2000 sonunda cezaevlerinde onca genç kıstırılıp katledilirken, çoğu bırakın mahkumiyeti sadece uzun tutuklu iken, ne dediklerini, ne yazdıklarını da hatırlaması lazım.
O günkü hükümete, generallere nasıl kanka çıktıklarını hatırlaması lazım.
Hatırlamalı ki, özgürlük tutkusunun bir kıymeti olsun!
Bugün, “düşünce ifadesi”nden dolayı “örgüt üyeliği” suçlamasıyla uzun süredir içeride tutulan, ağır mahkumiyetle yargılanan onca insan var.
Hepsini milletvekili yapamazsınız elbette; ama “milletten” sayabilirsiniz; Cumhuriyet Halk Partisi iseniz, “cumhuriyet vatandaşı, halk” sayabilirsiniz.
***
Bir başka ikiyüzlülük de…
Büyük medyada kazınan, kovulan, susturulana “yürekten” sahip çıkmamış; ama o medyadan yönetici, akıl, telkin derlemiş; susturucu patron ve yöneticilerle dans etmiş bir “sosyal demokrat” parti hicranı!
Özgürlüğe baskı sadece iktidar işi değil çünkü. Büyük olan herkes ve her şeyin; kudretli, servetli, apoletli her odağın baskı kültürü ve ezdikleri mevcut!
O yüzden, özgürlük; bir kişilik, karakter, inanç, inat, ısrar, isyan meselesi!
Yandan çarklı özgürlükçülük ancak göbekten ikiyüzlülük!
İktidarda da muhalefette de.
Yaşasın yumurta, yaşasın pet şişe!
Bakan’a yumurta atılmasına, Başbakan’ın statta protesto edilmesine kızanların seveceği…
O yumurtaları ve o protestoyu tutanların çoğunun ise (hepsinin değil, kendimden biliyorum!) görmezden geleceği, kızacağı bir “Pet şişemiz” oldu.
Döşeten komutanların umursamaz davrandığı, patlayınca da hakikati örtmek için birbirine gaz verdiği mayınlara karşı…
Bir pet şişe patladı!
Yukarıdakilere karşı en alttan bir pet şişe!
Sadece sayıyla sayılanlardan, çok sayınlara bir pet şişe!
6 asker evladını sorumsuz duygusuzluğa, ihmal ve vurdumduymazlığa şehit verenlerden bir baba, mahkemede generallere pet şişe fırlattı!
Yaşasın güçlülere fırlatılan yumurtalar; yaşasın mağrur iktidarlara stat protestosu; yaşasın kibirli apoletlere pet şişeler!
İktidarın, gücün, servetin, apoletin kibriyle güçsüzlere vuran; onları hor gören herkese fırlatılan tüm yürekler yaşasın!