Balyoz Davası hâkimi: Konuşun, bunlar size geri dönecek!

Balyoz Davası hâkimi: Konuşun, bunlar size geri dönecek!

Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu, dün yerinde izlediği Balyoz davası duruşmasında yaşanan bir olayı köşesine taşıdı.   Balyoz Davası’nı izlemek için dün Silivri’ye giden Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu, mahkeme başkanı ile avukat Celal Ülgen arasında başlayan tartışma sonrası yaşananları şöyle aktardı:

"Kıdemli ceza avukatı Celal Ülgen usul hakkında söz istedi. Mahkeme Başkanı bu talebi duymazdan gelince, Celal Bey ısrarcı oldu ve “Söz talep ediyorum. Konuşturmak zorundasınız” dedi.

Mahkeme Başkanı da bunun üzerine, Ülgen’e döndü ve “Konuşturmazsam ne yapacaksın” diye çok anlamlı bir soru sordu.

Bu anlamlı soru, “Konuşurum”, “Konuşturmam” savaşına dönüştü...

Sonunda Başkan Bey, Celal Ülgen’i salondan attırmakla tehdit etti. Ülgen, “Attırın o zaman” diye direnince, Mahkeme Başkanı duruşmaya beş dakika ara verdi.

Bu arada tutuklu sanıkların oturduğu bölümden ve seyircilerden tepkiler yükselince; Mahkeme Başkanı’nın, “Konuşun, konuşun... Bunlar size geri dönecek” dediği duyuldu.

Bu tehdit, sanıkları, izleyicileri ve avukatları daha da sinirlendirdi. Mahkeme Başkanı’nın kulağı çok iyi duyuyor olmalı ki, o gürültüde sanıklardan birinin kendisine, “Şerefsiz” dediğini iddia etti ve bunu tutanaklara geçirtti..."

Mutlu'nun yazısının bir bölümü de şu şekilde:

"Emekli Oramiral Özden Örnek ve Emekli Orgeneral Çetin Doğan başta olmak üzere söz alan tüm sanıklar; hâkime, “Lehimize olan bilirkişi raporlarını dosyaya neden almıyorsunuz? Savcılık iddianamesine göre bizim darbe yapmamızı engellediğini söyleyen Aytaç Yalman’ı neden aylardır tanık olarak dinlemiyorsunuz?” gibi son derece net sorular sordular.

Hatta bir başka sanık, “Sunum yapmak için kürsüye gelebilir miyim?” dedi...

Ne ilginçtir ki; daha on beş dakika önce, onca gürültüde kendisine “Şerefsiz” denildiğini duyduğunu iddia eden Mahkeme Başkanı, bu son derece net soruları duyduğunu ve anladığını belli eden bir imada bile bulunmadı. Sadece öylesine, uzun uzun bakındı, durdu. Sonuçta da duruşmayı bugüne erteledi..."