T24 - Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Silivri'de başlayan Balyoz davası izlenimlerini yazdı. 196 sanıklı Balyoz davasına ilişkin olarak Ergin, "Neresinden bakılırsa bakılsın, çok uzun yıllara yayılacak, rahatlıkla 2010’lu yılların ortalarına kadar sarkabilecek bir sürecin sanıkları beklediği söylenebilir" dedi.
Sedat Ergin'in Hürriyet gazetesinde "Balyoz Davası uzun yıllar sürebilir" başlığıyla yayımlanan (17 Aralık 2010) yazısı şöyle:
Balyoz Davası uzun yıllar sürebilir
Mübaşir isimleri tek tek okurken, kapının önüne yığılmış olan hepsi sivil giyimli sanıklar birbiri ardına orta ölçekte bir spor salonu büyüklüğündeki mahkeme salonundan içeri girmeye başladı.
Mahkemenin önündeki büyük salonda kapıdan içeri girmek için bekleyen ve aralarında eski kuvvet komutanları, ordu komutanları ve generalden daha alt kademelere doğru inen emekli ya da muvazzaf 190’a yakın subay ve astsubay vardı. Sanıkların eşleri, çocukları, avukatlar ve gazeteciler de bu kalabalığın diğer aktörlerini oluşturuyordu.
Muvazzaflar etkileyecek
Grubun yaklaşık dörtte üçü muvazzaf asker. Yani, mahkeme kapısının önündeki askerlerin çoğu bulundukları karargahlardan ya da komutanlarından izin alarak Silivri’ye yargılanmaya gelmiş. Bu grup içinde Ankara’da Kara ve Deniz Kuvvetleri karargahlarından, Diyarbakır’dan, İzmir’den, daha doğrusu Türkiye’nin dört bir tarafından gelen subay ve astsubaylar var. Aralarında NATO’nun Brüksel’deki merkezinde uluslararası askeri karargâhta üst düzey görevde bulunan bir tuğgeneral de bulunuyor.
Bu haliyle dün başlamış olan davanın ağırlıklı olarak halen görev başında olan subay ve astsubayların geleceğini etkileyeceğini söylemek mümkün. Hem karargahlarında vazifelerini yapacak, hem de Silivri’de yargılanacaklar.
Bu kadar askerin bir arada bulunmasına karşılık dün Silivri’de rütbe ve kıdeme göre bir sıralanma yoktu. Sanıklar duruşma salonunda iddianamedeki sıra numaralarına göre oturtuldu. Bu çerçevede 1 numaralı şüpheli Orgeneral Çetin Doğan birinci sıranın en başına, hemen soluna 2 numaralı sanık eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve onun soluna da 3 numaralı sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına oturdu. Her sırada 9 sanık oturuyordu. Bu şekilde geriye doğru 22 sıra vardı.
Avukatlar ise bir spor salonunun tribün bölümüne denk düşecek şekilde yandaki bir platformda yer aldı. Sanık yakınları ve gazetecilere ise salonun en gerisinde iki bölüm ayrılmıştı. Gazeteciler bölümü tam dolmadı. Wall Street Journal ve Agence France Press temsilcileri olmak üzere yalnızca iki yabancı gazeteci vardı.
Kimlik kontrolü yarım gün sürdü
Saat 9.45 sularında mahkeme heyeti kürsüdeki yerini aldı. Ve önce avukat bildirimleri, barodan gönderilen avukatların yetki belgelerinin kabulü, sanıkların bunlara itirazları gibi işlemlere geçildi.
Saat 10.30’a doğru mahkemenin 48 saat önce atanmış yeni başkanı Ömer Diken, sanıkların kimlik tespitine geçti. Ad, soyad, doğum tarihi, anne adı, baba adı, adres, maaş gibi her bilgi hâkim ile sanık arasında soru yanıt yöntemiyle karşılıklı kontrol edildi.Bu arada saat 11.00 sularına doğru yavaş yavaş mahkemenin girişindeki bekleme salonunda bulunan topluluğunun sayısı artmaya başladı. Kimlik kontrolü biten sanıkların bir bölümü buraya gelirken, saat 12.00’ye doğru hemen yandaki küçük kafeteryada self servis yemek servisi başladı. Saat 12.30’da ara verildiğinde salondan çıkmış olan sanıklar kafeteryanın önünde bekleme bölümünün neredeyse tümüne yayılan uzun bir kuyruk oluşturmuştu.
Bir salonda 4 dava görülürse
Aslında kimlik kontrolü işlemin seyri bile Balyoz davasının ne kadar uzun bir zamana yayılacağının habercisi oldu. Şöyle ki, 12.30’da duruşmaya ara verildiğinde ancak 96’ncı sanığın kimlik kontrolü tamamlanabilmişti. 13.45’te ikinci oturuma geçildi ve toplam 196’dan dün duruşmada hazır bulunan 190 sanığın kimlik kontrolü 15.05 gibi tamamlanabildi.
Bu noktada hemen belirtelim, bu davanın temposunu öncelikle Silivri yerleşkesindeki duruşma salonunun takvimi tayin edecek. 1’inci Ergenekon, birleştirilmiş 2 ve 3’üncü Ergenekon ile Islak İmza (Albay Dursun Çiçek) davaları da bu salonda görülüyor. Bu davalara bakan mahkeme heyetleri, duruşma salonunu aralarında dönüşümlü kullanmak durumunda.
Duruşma salonu bu ay sonuna kadar Balyoz’a tahsis edilmişti. Reddi hakim talepleri nedeniyle dün alınan erteleme kararıyla bir sonraki duruşma 28 Aralık tarihine kaldı. Araya yılbaşı tatili giriyor. Mahkeme salonunda ocak ayının ikinci haftasından itibaren yeniden Ergenekon davaları görüşülecek. Bu durumda Balyoz’un yeniden görülmesinin şubat sonu ya da mart ayına sarkması şaşırtıcı olmamalı.
Davanın muhtemel evreleri
Davanın seyrine baktığımızda şu tahmini yapabilmek mümkün. Önce iddianamenin okunması gerekiyor. Özetlenerek okunabileceği gibi tümü de okunabilir. Birinci Ergenekon davasında 2455 sayfalık iddianamenin tümü okunmuş, bu da haftalar almıştı. İki savcı dönüşümlü olarak günde ancak 80-90 sayfa okuyabiliyordu. Balyoz iddianamesi ise 968 sayfa.
İşte iddianamenin okunması aşaması bittikten sonradır ki, dava gerçek anlamda görülmeye başlanacak ve ilk turda ön savunmalara geçilecek, her sanık tek tek söz alarak iddianamede kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili savunmasını yapacak.
Mahkeme salonunun yalnızca Balyoz’a tahsisli olmadığı, ancak belli aralıklarla toplanacağı ve her sanığın savunmasını bir gün, yarım gün ya da bir iki saat gibi değişebilecek zaman dilimleri içinde yapacağı dikkate alınırsa, bu aşamanın 1-2 yıla yayılması ihtimal dışı değil.
İkinci etapta ise delillerle ilgili detaylı değerlendirmelere geçilecek, gerek mahkeme heyetinin gerek sanıkların delillerle yeni inceleme talepleri de olabilecek. Bu aşamanın ne kadar süreceği konusunda bir tahmin yürütebilmek kolay değil. 196 sanığın olması bu sürenin de uzamasına yol açacak kaçınılmaz olarak.
Bunu, savcının bütün delillerin toplanmasından sonra vereceği esas hakkındaki mütalaa izleyecek, ardından sanıkların bu mütalaa üzerinden ikinci tur savunmaları başlayacak. Bu sürecin sonunda mahkeme heyeti kararını verecek. Tabii, mahkumiyet olduğu takdirde Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM’yi de kapsayabilecek muhtemel bir temyiz süreci ayrı bir değerlendirme konusu.
Neresinden bakılırsa bakılsın, çok uzun yıllara yayılacak, rahatlıkla 2010’lu yılların ortalarına kadar sarkabilecek bir sürecin sanıkları beklediği söylenebilir. Bir fikir verebilmek açısından 89 sanıklı Birinci Ergenekon davasının 20 Ekim 2008 tarihinde başladığını, sanıkların ilk savunmalarını geçen haziran ayında yani 20 ay sonra tamamladığını ve halen delil değerlendirme aşamasının sürdüğünü belirtelim. Esas hakkındaki mütalaa verilmiş değil. Bu duruşmaya yakın çevreler, davada henüz yarı yola bile gelinmediğini belirtiyor.
Buradaki tempoyu sanık sayısının iki kat fazla olduğu bir davaya uyarladığınızda, süreç konusunda daha gerçekçi bir tahmin yapılabilir.
Yaş toplantılarında yeni krizler kapıda
Davanın uzaması ne gibi sonuçlar yaratacak? Bu, öncelikle sanıklar açısından mahkeme nihai kararını verinceye kadar çok uzun yıllara yayılacak bir belirsizlik döneminden geçileceği anlamına geliyor. Bu durum özellikle muvazzaf subaylar açısından ciddi sorunlar yaratmaya aday görünüyor.
Bunun nedeni, sanıklar arasında hem Kara, hem Deniz hem de Jandarma’da generallik rütbesine terfi sırası gelen ya da önümüzdeki yıllarda gelecek olan çok sayıda kurmay subayın bulunması. Sanık olmalarıyla birlikte bu süreç askıya alınmış durumda. Sayısı daha az olmakla birlikte generaller açısından da benzer bir durum söz konusu. Bazı generallerin bir üst rütbeye terfisi sorununun hükümet-ordu ilişkilerinde yol açtığı gerginlik ortada.
Sonuçta önümüzdeki dönemde terfilerin görüşüleceği her YAŞ toplantısının geçen yaz yaşandığı gibi Balyoz davası nedeniyle yüksek bir basınç altında gerçekleşeceğini ve ‘sanıkların terfi ettirilmemesi’ ilkesi çerçevesinde hamle üstünlüğüne sahip tarafın hükümet olacağını söyleyebiliriz.