Balyoz davasında bundan sonra ne olacak?

Balyoz davasında bundan sonra ne olacak?

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yıllardır müdahil tarafın itirazlarına oy birliğiyle katılarak verdiği Balyoz kararından ne olacağını, izlenilecek yol haritasını avukat Turgut Kazan, hak ihlali sonrası yapılacak yargılamada 230 hükümlünün aklanmasının ardından açılacak tazminat davaları için “Yetmez” derken, hukuki süreci anlattı.

Ali Dağlar’ın Hürriyet’te yer alan haberine göre Kazan, “Bu karara göre yeniden yargılama olacak; nedeni dijital verinin esas alınması, tanıkların dinlenmemiş olması. AYM’nin ihlal kararından sonra infazların derhal durdurulması gerekir. Engin Alan’ın durumu özel, infazın durdurulmasıyla beraber parlamentoya girecek. Sonra yapılacak tek iş var. Dün bazı profesör ünvanlı kişiler karar için mahkumiyet verilemez anlamı taşımaz, yargılama yenilenecek, beraat da verilebilir, mahkumiyet de gibi şeyler söylediler” ifadelerini kullandı.

 

‘Yeni bir hüküm verilecek’

 

“Bu hüküm dijital verilere dayalı olduğuna, hep tartışılan sahtelikleri adil yargılamayı ihlal sayılacak kadar AYM kararında vurgulandığına göre iddiaların tutar yanı yok” diyen kazan, “Tanık dinlenecek, biri Genelkurmay Başkanı, diğeri kuvvet komutanı. Darbeyi birisi önlemiş, nasıl önlediğini söyleyecek, öbürü de ne biliyorsa onu anlatacak. Sonra yeni bir hüküm verilecek, onun da beraat kararı olması gerekiyor kesinlikle. Tazminat sorunu çözmez ama tabii ki bu kararları verenlerden devlet almak zorunda. Bugünkü siyasal iktidar seyirci kalsa bile yarın yine seçimler olacak, kimin ne olacağı, nerede kalacağı belli değil, onlardan burunlarını sürte sürte, başına vura vura alması gerekir devletin” şeklinde konuştu.

 

‘Hesap sorulması gerekir’

 

Mahkemenin bir suç örgütü olduğunu iddia eden Kazan, ABD, Pensilvanya ve Başbakan’ın beraberce TSK’da istemedikleri kişileri tasfiye hareketinde kullandıkları için hesap sorulması gerektiğini belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

“Ama bu da yetmez. Bu sıradan, gözden kaçmış bir ihlal değil, göz göre göre yapılmış bir ihlal. O günlerde de söylüyordum, bunlar mahkeme değil, suç örgütü. Suç örgütü olduğu apaçık anlaşıldığı, bana göre ABD, Pensilvanya ve Başbakan beraberce TSK‘da istemedikleri kişileri tasfiye hareketi olarak kullandıkları için hesap sorulması gerekir. Güvenlik birimlerinde bu pisliği yaratanlarla, o pisliği gazeteci sıfatıyla taşıyanlar, savcı, yargıç olarak bu kumpasın içinde rol alanlardan mutlaka hesap sorulmalı. Sancılı bir iş, yargı faaliyeti için böyle hesap sorma gibi bir işleyiş kolay değildir ama bunlar da yargı olmadığı için, hiç değilse bundan sonra pisliğe bulaşmaya cesaret edemesin hiçbir yargıç diye. Muvazzafların görevlerine devam edebilmesi görüşündeyim, diğerleri için ne yazık ki tazminattan başka yapacak bir şey yok”