Balyoz Davası’nda beraat eden askerlerin devlete açtığı tazminat davalarından ilki sonuçlandı. 45 gün tutuklu kaldığı davada beraat eden astsubay İmdat Solak’a devlet 24 bin lira tazminat ödeyecek.
Balyoz Davası’nda beraat eden 5 astsubay, devletten 120 bin lira tazminat istedi. Avukatları Mahir Işıkay ve Faruk Emre Akı aracılığıyla tazminat davası açtı. Bu astsubaylardan biri İmdat Solak idi. Solak dava kapsamında 45 gün tutuklu kaldı.
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yürütme organını cebren ıskat ve men etmeye teşebbüs” yani darbe girişimi suçlamasıyla yargılandı. Dava sonunda İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi haklarında beraat kararı verdi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de beraat kararını onadı.
Selahattin Günday’ın Al Jazeera’deki haberine göre, beraat kararının ardından açtığı tazminat davası, Solak’ın yaşadığı Afyonkarahisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Açılan dava Ekim ayında sonuçlandı. Davada mütalaa veren duruşma savcısı, maddi ve manevi tazminat talebinin kabul edilmesini istedi.
Savcının mütalaasının ardından mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme, davacı asker Solak’ın tazminat talebini kabul etti.
Mahkeme, 14 bin lira maddi, 10 bin lira ise manevi tazminatın hazineden alınarak davacı Solak’a verilmesine karar verdi. Ayrıca mahkeme, Solak’a 3 bin liralık avukatlık ücretinin de ödenmesine karar verdi. Toplamda Solak’a 27 bin TL maddi ve manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.
Bu karar Balyoz davası nedeniyle ödenen ilk tazminat oldu. Bu davanın diğer açılan tazminat davalarına da emsal teşkil etmesi bekleniyor.
İmdat Solak, dava dilekçesinde, Balyoz davası dosyasının içeriğinde haklarında hiçbir somut delil ve tanık beyanı bulunmadığına vurgu yaptılar. Hakkında basit bir şüphe ve çıkarım sonucu dava açıldığını savunan askerler, kimin tarafından hazırlandığı belli olmayan bir 'word' belgesinde adlarının geçmesi nedeniyle tutuklandıklarını vurguladılar.
Avukatları tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, askerlerin ‘Fatih ve Beyazıt Camii’ni bombalayacak ve masum insanları öldürecekler’ şeklinde kamoyuna lanse edildikleri, adlarının gazete ve televizyonlarda yayınlandığı, soruşturmanın gizliliği ilkesine rağmen, savcılık makamının bunun önüne geçecek bir tedbir almadığı da ifade edildi.