Bankalar: Dış kaynak gelmezse sıkıntı var

Bankalar: Dış kaynak gelmezse sıkıntı var

Hürriyet gazetesi yazar Erdal Sağlam, geçen hafta yapılan Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda sektördeki şikayetlerin ve rahatsızlıkların ciddi şekilde dile getirildiğine değinerek, “Bankalar dış kaynak olmadan ciddi sıkıntı içine girebileceklerini söylemeye çalışıyorlar.” dedi. 

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in bankacılıkta kârın kritik eşiğe kadar düştüğünü kabul ettiğine dikkat çeken Sağlam, “Bankacılar yeni dönem ekonomi yönetiminden, popülist söylemle kredileri artırın diye üzerlerine gelinmesinden korkuyorlar.” ifadelerini kullandı.

Şimşek’in bugün (30 Mayıs 2016) yayımlanan yazısı şöyle:

Bankacılık sektöründeki rahatsızlık büyüyor, şikayetler artıyor. Daha önce kamuoyuna yansıtmaktan kaçınan sektör temsilcileri, artık teknik bir dille de olsa, şikayetlerini dile getirmeye başladılar.

Geçen hafta Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda dile getirilen taleplerin bir hayli ciddileştiğini gözlemledik. Bazı sektör temsilcilerine de danışarak edindiğim kanı şu ki; “Bankalar dış kaynak olmadan ciddi sıkıntı içine girebileceklerini” söylemeye çalışıyorlar. Bir başka deyişle; Merkez Bankası’nın faiz indirmesinin kredi faiz oranlarında indirim yapılıp hacmin artacağı anlamına gelmediğini, büyümeyen ekonomide kredi vermekten kaçınacaklarını, kredi vermeleri için, ekonominin büyümesi ve dış kaynak sağlamalarının şart olduğunu, bunun için de ekonomik reformların devam etmesi gerektiğini dile getirmeye çalışıyorlar. Bence bu konudaki endişeleri bir hayli birikmiş. 

Kredilerin mevduata oranı, şimdiye kadar görülmemiş bir orana, yüzde 123’e geldi. Tasarruflar, önlemlere rağmen artmadığı için, hükümet kredi vermelerini istiyorsa, dış kaynak gerekiyor ve sektör bunu tek başına sağlayamaz. 

Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, kamu bankası genel müdürü olmasına rağmen, sektör sorunlarını açık dile getirdi. Özet olarak; özkaynak kârlılığının azaldığını, bilanço büyüme hızının düştüğünü, bunu büyütmeleri gerektiğini, hâlâ toplam sektör aktif büyüklüğünün dünyanın 10. bankasının bile altında olduğunu söyledi. Kredilerin bilançodaki payının yüzde 63’e geldiğini belirten Aydın, “Yeni kredi vermek için aktifi büyütmek şart” dedi.

Bu arada sektörün kredi büyüme hızının Merkez Bankası tarafından belirtilen yüzde 15 sınırının altında seyrettiğini hatırlatan Aydın, “Yüzde 15’lik kredi büyümesi standartının devam edip etmediğini bilmiyoruz, öğrenmek istiyoruz” şeklinde konuştu. Bunu ardından da bir defalık getirilen kredi sınırlamalarının artık normalize edilmesini beklediklerini kaydetti.Ortalama özkaynak kârlılığı getirisinin sermaye maliyetinin oldukça altında kaldığını, bunun sektöre büyük oyuncu gelişini de engellediğini kaydeden Bankalar Birliği Başkanı, özkaynak olmazsa kredi veremeyeceklerini, bu açıdan özkaynak artışının önemli olduğunu hatırlattı.

 

Batıkta asıl oran yüzde 6

 

Geçen yıldan itibaren tahsili gecikmiş alacaklarda artış olduğunu, mart sonu itibariyle oranın yüzde 3.3 olduğunu kaydeden Hüseyin Aydın, ancak aktiften silinen krediler ile yapılandırılan krediler dahil edildiğinde kredi riskinin yüzde 6 olduğunu ifade etti.

Bu önemli bir oran; görünenin yaklaşık iki katı batık kredi anlamına geliyor. Bir süredir çeşitli yöntemlerle sorunlu kredilerin bankalar tarafından düşük gösterildiğini biliyorduk, şimdi en azından görünenin 2 katı olduğunu öğrendik. Bence sıkıntılı krediler daha da yüksek olabilir.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek aynı toplantıda bankacılığın kârlılık oranlarında kritik eşiğe gelindiğini kabul edip, bu oranın yüzde 11’in altında olduğunu, hiç birşey yapmayıp Hazine’ye borç verilse de aynı kârın kazanılacağını hatırlattı.

Şimşek’in “Bizim sektörel yaklaşımımızın sağlıklı, rasyonel bir söylem ve eylem bazında götürülmesi gerekiyor” sözleri ise dikkat çekiciydi. Konuştuğum bankacılar tam olarak bunu söylemediklerini kaydediyorlar ama bence; bankacılar yeni dönem ekonomi yönetiminden, popülist söylemle kredileri artırın diye üzerlerine gelinmesinden korkuyorlar. Şimdiden yeni yönetim anlayışının böyle olması halinde işlerin zorlaşacağı konusunda uyarı yapma ihtiyacı duyuyorlar.

Bence Mehmet Şimşek de aynı anlayıştan korkuyor…