Bardakoğlu: Görevden ayrılacağımı 1 yıl önce Çelik'e söyledim

Bardakoğlu: Görevden ayrılacağımı 1 yıl önce Çelik'e söyledim
T24 - Yaklaşık 8 yıllık görev süresinin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden ayrılan Ali Bardakoğlu "görevden alındı" iddialarıyla ilgili, "Geçtiğimiz kasım ayında ayrılacağımı Bakan Çelik'e söylemiştim" dedi.Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Diyanet İşleri Başkanlığı vatandaşlarımız arasında hiçbir mezhep, meşrep, bölge, görüş ve düşünüş farklılığı gözetmeksizin, siyaset üstü kalmanın ve bütün siyasi görüş ve düşünüşlere, sivil gruplara ve oluşumlara eşit mesafede durmanın avantaj ve risklerini birlikte üstlenerek bir hizmet kalitesini yakaladı" açıklamasını yaptı.Prof. Dr. Mehmet Görmez’in  devreden Bardakoğlu veda konuşmasında özetle şöyle konuştu:"Dinin evrensel varoluş çağrısını bilmeyenler, dini günlük hayatın bir realitesi zannederler. Ama dinlediğimiz ayetler bizi hep bir asla bağlı olmamızı öğütlüyor. Geride bıraktığınız hayırlı işlerdir diyor. Dünya hayatı iyilikte doğrulukta süren bir yarıştan ibarettir öğüdünü veriyor. Din, hukuk, ahlak, siyaset ilişkisi her zaman kolay anlaşılamadı ve bağlantıları anlamak kolay olmadı. Osmanlı aydınlarının da bugünün aydınlarının da temel problemlerinden birisi dini kavramak ve diğer kavramlarla nasıl bir ilişkide olması gerektiği gibi, ortaya koymak gibi ciddi sorunlarımız olmadı değil. 18. yüzyıldaki bu pozitivizm hareketi bizim iki asrımızı gölgeledi ve dinle ilişkilerimizi nasıl kuracağımızı ciddi şekilde sarstı. 20. yüzyılın başındaki gelişmelerde, dine bir güvenlik penceresinden bakma gibi bir yanlışı doğurdu. Batı’da din konusu 11 Eylül’den sonra bir güvenlik sorunu olarak algılanageldi.  Bugün yanıbaşımızdaki Pakistan’da Afganistan’da gerek dinin gelenekle bütünleşmiş kurumsal bir temsilinin olmayışı, din eğitiminin sağlam temele oturmaması nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor."Diyanet işleri asla dönüştür"Diyanet İşleri Başkanlığı da bu karmaşık dünyada, bize böyle bir önemli geleneği ifade ediyor. Bugün Avrasya coğrafyası için Diyanet’in ne anlama geldiğini görmek isteyenler, biraz o coğrafyaya ulaşsalar yeterlidir. Onlar için Diyanet İşleri Başkanlığı asla dönüştür, kimliktir ve Osmanlı’dan beri devam eden karşılıksız vermenin karşılığında oluşan bir vefa duygusudur. Böyle olduğu içinde biz dış ülkelere açıldık. Ama dışarıya açılırken kendi toplumumuzu unutamazdık. Toplumumuza açıldık. Dinin umumi şefkatinde o kalplere ipek yumuşaklığı veren merhametinden herkesin istifade etmesi gerekmez miydi? İşte biz de onu yaptık.Engellilere sahip çıktık ve kadın hakları konusunda ülkemizin hataları olduğunu açık açık söyledik. 7 yıl içinde bayan görevlilerimizin sayısı 13 binlere ulaştı. Artık biz onları teşkilatımızın ayrılmaz parçası olarak görüyoruz. Şu anda sözleşmelerle birlikte yüzbinleri aşan bir kadroya sahibiz. Gönlümüz arzu eder ki bütün mensuplarımız, ilahiyat fakültesi mezunu olsun, dünyada din hakkında olup biten her şeyi takip etsinler. Bunun için hizmet için eğitim kurslarını, ezanı ve kuranı güzel okuma kurslarını açtık. Benim ülkemde din görevlisi görevi hakkıyla yaptığı vakit o niçin bu işi yapıyor diyen bir kimse yoktur. Sekiz yıl içinde bazı hususları başarmaya çalıştık. Kadın hakları konusunda, bilgi ve ahlak konusunda toplumu kucaklama, her insanı bağrına basma konusunda önemli adımlar attık. İnancı, mezhebi, meşrebi, etnik kökeni, giyimi ne olursa olsun hepsi bize yakındır."Kasım'da Bakan Çelik'te ayrılmak istediğimi söyledim""Bir konuyu sizinle paylaşayım. Geçtiğimiz ayda, Alman cumhurbaşkanımız Türkiye’yi ziyaret etti. Daha ilk cümlesi ‘Ben Diyanet İşleri Başkanlığı’nın faaliyetlerini yıllardır takip ediyorum. İslam dünyasında muhatap alınabilecek tek kurum olarak sizi görüyorum. Keşke başka kurumlar olsa da biz el birliğiyle bir güvenlik konusundan çıkarabilsek.” Biz de dedik ki, ''madem Müslümanlar Almanya’nın bir parçası dediniz, oradaki 4 milyn müslümanın da cumhurbaşkanıyım dediniz, öyleyse siz o kardeşlerimizin cumhurbaşkanıysanız, bizim de cumhurbaşkanımızsınız.'' Bugün burada bu rolü yüklenecek yeni bir dönemin başlangıcını haber vermek için sizleri buraya yorduk. Teşkilat kanunumuz senelerdir üzerinde çalıştığımız bir konuydu. Bu kanunu işleme koyma imkanına kavuştuk. Sadece benim ve bakanımın bildiği bir şeyi de söyleyeyim. Geçtiğimiz kasım ayında değerli bakanımla bu konuyu paylaştım. Teşkilat kanunu çıkıncaya kadar hiçbir yere kıpırdamamam gerektiğini, daha sonra da isteğinin yerine getirileceğini söyledi. Artık nöbet değişimi zamanı geldiğini söylemiştim. Ben teşkilat kanunu olgunlaştığı zaman, önemli olan sürekli nöbet değişimi yapmaktır aslolan. Yeni dönemde, yeni yapılanma döneminde yeni bir kadronun isabetli olacağını ilk defa ben talep ettim. Ben hazırlıklarımı 14 temmuz’a göre yapmıştım fakat araya ramazan girdi, yaz programlarımız girdi."