Barış Bloku: "Şehit kutsaldır, mutluluktur" diyorlar, ölü mutluluk istemiyoruz; bayramınız barış olsun

Barış Bloku: "Şehit kutsaldır, mutluluktur" diyorlar, ölü mutluluk istemiyoruz; bayramınız barış olsun

Barış Bloku'nun yayımladığı Kurban Bayramı mesajında, güvenlik güçleriyle PKK'lılar arasındaki çatışmalara son verilmesi çağrısı yapılarak "Kentlerimize, kasabalarımıza, köylerimize dur durak bilmeden genç insanların ölüsü, acısı yası iniyor… Ve bu acıdan medet umanlar 'Şehitlik kutsal,mutluluktur' diyor. İstemiyoruz bu ölü mutluluğu" denildi.

Barış Bloku'nun "Bayramınız barış olsun" sözleriyle sona eren açıklaması şöyle:

"Bir deniz kabuğunda /  Dalgaları duyanlar / Boş bir mermi kovanı / Sizce nasıl uğuldar."

Yakılarak öldürülen şair Metin Altıok’un dizelerinden bize, sadece deniz kabuklarını dinlediğimiz anlar kalsın diye…Barış istiyoruz...

Kentlerimize, kasabalarımıza, köylerimize dur durak bilmeden genç insanların ölüsü, acısı yası iniyor… Ve bu acıdan medet umanlar “Şehitlik kutsal,mutluluktur” diyor. İstemiyoruz bu ölü mutluluğu.

İnsan öldürmek için onca demire, çeliğe, akla, baruta, yola, tekniğe ve bunları kullananlara, kullanacaklara harcanmış her an, her kuruş bizim insanlığımızdan, yaşama sanatımızdan, ekmeğimizden, doğamızdan, evrenimizden, şenliğimizden çaldı/ çalıyor...

Cizre halkı uğradığı saldırganlığın sona erip ermediğini, yeni bir fenalığın ne zaman geleceğini kestiremeden ağır, acılı bir metanetle ölülerini toprağa verdi ve yarasını dişleriyle tutarak iyileştirmeye çabalıyor. Yıkıntıların arasından soruyor Cizre: Bir kadının karnındaki, beşikteki bebek nasıl terörist olur?

Barış istiyoruz…

Latinlerin güzide sözüdür: "Si vis pacem, para justitiam. / Barış istiyorsan adalete, anlayışa, sevgiye hazır ol.” Irk, dil, din, cinsiyet, kültür farkları arasına sokulmuş her türlü önyargı, ayrımcılık, kindarlık yalnızca ve yalnızca sömürüyle yaşayabilenlerin çıkarına yarıyor...Para diktatörlüğü, hunharlıktır adı.

İstemiyoruz…

Silvan, Sur, Hakkâri’nin ilçeleri, Diyarbakır’ın merkezi, Dersim başta olmak üzere silahın, bombanın, işkencenin, mayının kan dondurucu işleyişi altında olan Kürt coğrafyasında eğitim, sağlık ve yaşamsal diğer gereksinmelere yönelik kurumsal etkinlikler bugün yok hükmüne düştü ve milyonlarca insan güvenlik duygusunu yitirmiş; eğitimden, sağlıktan yoksun bırakılmış durumda… İstemiyoruz…

Barış istiyoruz; kazanç hırsıyla kasvete, kahra batırılmış, parçalanmış bir dünyanın bütün bu zalimce düşsüzlüğünü, ufuksuzluğunu; insanın insana olan düşüyle, sevmenin büyüklüğü, ince hüznü, inancı, vicdanı ve buğulu kederiyle, esenliği, çılgın mutluluğu, dansı, beklentisi, büyüsü; ve her anı, anlar içinde yenileme güveniyle değiştirmek için...Tanıyarak, anlayıp büyüterek var olmanın ve var etmenin ışıltıları her gönülde farklı renk alsın, her gönül renklerden yeni renkler yapabilsin diye...

Barış istiyoruz…

Vatan borcu,namus borcu, banka borcu, yurttaşlık borcu, vergi borcu, vbg. süslenmiş ve “normalleştirilmiş” bu kavramlarla satıyorlar bize savaşı da barışı da.

Dili ve kültürü inkar edilmiş, sözü, türküsü, duası ve inancı işkence görmüş, hapsedilmiş halklarız. Özgürleşmek, birbirimizi büyütmek için varız... İnsanlığız. Coğrafyamızda, Kürt halkı başta olmak üzere,ülkedeki bütün halklar, saldırana diyor ki: ”Adalet ve insaniyet diye bir şey daha var; gelin bunu hakikat kılalım.”Sahipleniyoruz bu sözü… Yeryüzünde haklı, helal bir özlem, bir umut varsa, biz bunun mutlaka gerçekleşeceğini biliyoruz.

Felsefenin o en ışıklı kalemlerinden biri, Kant söylesin özünü: “İçinde yeni bir savaş nedenini saklayan hiçbir anlaşma, 'Barış' olarak kabul edilemez.” Silahlar susarsa eğer aklın inceliği, halkların zarafeti, letafeti konuşacak ve biz anlayacağız barışı.

O halde sussun susması gereken, sussun!

Bayramınız barış olsun.

Barış Bloku