Türkiye'nin Suriye'de geçen hafta Fırat Nehri'nin doğusunda başlattığı operasyonun ardından bazı Batılı ülkeler Ankara'ya silah satışını kısmen veya tamamen durdurdu. Bu ülkeler Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Norveç, Hollanda, İsveç ve Finlandiya olarak sıralanıyor.
Ülkelerin getirdiği silah yasakları arasında bazı farklılıklar bulunuyor.
Örneğin Almanya, İngiltere ve Fransa, Suriye'de kullanılabilecek türden silahların satışları için yeni satış lisansı verilmeyeceğini açıkladı.
İtalya ve Norveç de Suriye'de kullanılıp kullanılmayacağına bakılmaksızın Türkiye'ye yeni silah ihraç izni vermeyecek.
Çek Cumhuriyeti ise gelecekteki lisansların yanı sıra mevcut bütün silah lisanslarını askıya aldığını açıkladı.
Bu ülkelerin kararları Türkiye'yi nasıl etkileyecek?
Küresel silah ticaretini takip eden ve bu alanda en geniş veri tabanına sahip olan kurumlardan Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne (SIPRI) göre Türkiye 2014-2018 döneminde bu ülkelerden çeşitli silahlar ve askeri ürünler ithal etti.
Bu ürünler ülkelerine göre şöyle listeleniyor:
Türkiye'nin ithal ettiği silahların değerine dair farklı veriler bulunuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye 2018'de "Silahlar ve mühimmat, bunların aksam, parça ve aksesuarı" gümrük koduyla 365 milyon dolar ithalat yaptı.
Bu ithalatın içinde ilk sırayı 100 milyon dolarla Bulgaristan aldı. Silah ithalatını kısıtlayan veya sonlandıran ülkelerden İtalya, Almanya ve Çekya sırasıyla, Türkiye'nin en çok silah ithal ettiği 8., 9. ve 10. ülke oldu.
Fakat başka kaynaklarda silah satışlarına dair farklı veriler bulunuyor.
Örneğin Almanya Dışişleri Bakanlığı, Sol Parti'nin soru önergesine verdiği cevapta Almanya'nın 2018'in ilk 10 ayında 202 milyon Euro silah sattığını açıklamıştı.
Alman gazetesi Bild'e göre 2018 sonunda ihracat rakamı önceki yılın üç katına çıkarak 243 milyon Euro oldu, Almanya silah ihracatının üçte birini Türkiye'ye yaptı.
TÜİK'e göreyse 2018'de Almanya'dan silah ithalatı 14 milyon dolardı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı verisi ile TÜİK verisi arasında 16 kattan fazla bir fark var.
Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği'nin 2018 faaliyet raporuna göre Türkiye'nin 2018'deki ithalatı 1,6 milyar dolar oldu.
Bunların yarısı AB'den, yüzde 41,8'i ABD'den, yüzde 7,6'sı ise diğer ülkelerden alındı.
Derneğe göre Türkiye'nin ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 59 arttı, 2016'y kıyasla ise neredeyse iki katına çıktı. Bunun arkasındaki nedenler arasında "sektörü etkileyen gizli ambargolar nedeniyle stok yaratma çabası" gösteriliyor.
Derneğe göre kara savunması amaçlı ithalat 739 milyon dolar oldu. Bunun 447 milyonu AB ülkelerinden yapıldı.
Deniz savunması amaçlı ithalat 165 milyon dolar oldu. Bunun da 92 milyonu AB ülkelerinden yapıldı.
ABD'den ithalatın AB'nin önünde olduğu tek alan ise askeri havacılık oldu. Bu alandaki 522 milyon dolarlık ithalatın 348'i ABD'den gerçekleşti.
Savunma alanında uzman gazeteci Burak Bekdil; Almanya, İtalya ve Fransa'nın "Suriye'de kullanılma ihtimali bulunan silahlar" tanımının muğlak olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin bu ülkelerden özellikle Suriye'de kullanmak için mühimmat alma ihtiyacı bulunmadığını söyleyen Bekdil'e göre bu muğlaklık, silah ticaretine devam edebilmak amacıyla bırakılmış.
"Bu ambargo kararlarının çoğu kozmetik kararlar, alınma gerekçeleriyse bu ülkelerinin iç kamuoyuna yönelik" diyen Bekdil, Türkiye'nin bu kısmi silah ambargosu öncesi de Batılı ülkelerden bazı silahları almakta zorlandığını söyledi:
"Almanya'yı mercek altına yatırırsak, Almanya ile Leopard tanklarının modernizasyon programı yürütülüyordu. Altay tankında Almanların bir teknoloji transferi söz konusuydu ama Suriye operasyonundan önce bile Almanlar MTU şirketi mesela Türkiye'ye motor teknolojisi vermek için siyasi iradenin onayına bakıyordu, o da maalesef çıkmadı."
İtalya ve Fransa, ortak konsorsiyumları Eurosam üzerinden Türkiye ile birlikte ortak hava savunma sistemi geliştirmeyi planlıyordu.
Bekdil, yaptırımların bunu etkileyip etkilemeyeceğini Fransa'ya sormak gerekeceğini söylüyor ve ekliyor:
"Bana soracak olursanız etkilemeyeceğini peşinen söyleyebilirim. Bunlar çok kozmetik, siyasi kararlar, pek bir caydırıcılığı yok.
"İngiltere de bu kararı aldı ama bir yandan da Türkiye'nin milli muharip uçak projesinde yer almak istiyor. Bunu da ambargo kararının dışında tuttuklarını anlıyorum."
Bu ülkelerin aksine Çek Cumhuriyeti, Türkiye'ye yönelik tüm silah ihraç lisanslarını askıya aldı.
Bekdil, Türkiye'nin bu ülkeden aldığı silahlar için "Basit yan unsurlar diyebileceğimiz mühimmat gibi bazı sistemleri oradan temin ediyorduk. Onları da iç üretimle veya başka ülkelere kaydırarak temin edebileceğimiz sistemler" diyor.
Bekdil, bu yaptırımların kısa vadede de uzun vadede de Türkiye'yi etkilemeyeceğini düşünüyor.
Kısa vadede Türkiye'nin bu operasyon için gerekli olan silah ve mühimmat stokuna sahip olduğunu söyleyen Bekdil, uzun vadede de Türkiye'nin Batılı ülkelerin silah sistemlerine mecbur olmadığını vurguluyor:
"Bizim çok ciddi derecede konvansiyonel ve akıllı mühimmat dediğimiz mühimmat sistemlerine ihtiyacımız var ama bu Suriye operasyonundan önce de vardı. Batılı ülkeler bu sistemleri bize vermekten zaten imtina ediyorlardı. ABD'nin bir silah ambargosu yok ama de facto olarak var.
"20-25 sene önce Batılı ülkeler silah sistemleri üzerinde monopol bir güce sahipti. 'Ben size bunu vermediğimde başka kimseden alamazsınız' diyerek bunu dış politikanın bir enstrümanı olarak kullanıyordu. Ama bu gün bu sistem kalktı ortadan, hiçbir ülke hiçbir silah sistemi üzerinde monopol değil. Bir yerden alamazsanız başka bir ülkeden alırsınız."
Deutsche Welle'ye konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, silah ambargolarının Türkiye'yi güçlendireceğini, 15 yıl önce silah ihtiyaçlarının yüzde 20'sini ülke içindeki üretimlerle karşılayabilen Türkiye'de bugün bu oranın yüzde 70'in üzerine çıktığını söylemişti.
Bekdil bu açıklamaya "Hem evet, hem hayır" diyor:
"Son 10-15 yıla baktığımızda yerli kabiliyeti çok ciddi bir şekilde ilerledi ve gelişti Türkiye'nin. Bu bir gerçek.
"Ancak bu yüzde 70 rakamı son derece tartışmalı, bana göre abartılı bir rakam. Bu oranın tam olarak kaç olduğu önemli değil. Türkiye'nin ihtiyaçlarını çok büyük oranda karşılayacak insansız hava aracı sistemlerinde biz çok ilerledik. Bu sistemler üzerinden bu operasyonların istihbarat ihtiyaçları gideriliyor büyük oranda.
"Ambargoların bizim yerli silah sanayimizi geliştirdiği, buna yol açtığı da bir gerçek. Bunu inkar edemeyiz. Bu konuda mevcut hükümetin 2004-05 yılından itibaren geliştirmeye başladığı doktriner baza oturttuğu milli sistemler çalışmalarında da görece bir başarı olduğundan bahsetmek mümkün. Ancak bu başarı bana göre nasıl bir portre edildiğine baktığımızda kamuoyuna çok ciddi abartmalar olduğunu görüyoruz."