Barış Terkoğlu: Müyesser Yıldız'ı ve İsmail Dükel'i arayan astsubay E.B. önce Halk TV'ye gitmiş

Barış Terkoğlu: Müyesser Yıldız'ı ve İsmail Dükel'i arayan astsubay E.B. önce Halk TV'ye gitmiş

Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel'in gözaltına alınmasına gerekçe gösterilen astsubay E.B.'nin ilk önce Halk TV'yi ziyaret ettiğini yazdı. 

Terkoğlu, "Müyesser Yıldız’a kurulan tezgâhın çok somut bir delili daha var. Şöyle anlatayım... Biz bugüne kadar Astsubay E.B’nin gazeteciler İsmail Dükel ve Müyesser Yıldız’ı telefonla arayıp “çok önemli olduğunu düşündüğü” bilgiler anlattığını ve bu yüzden tutuklandıklarını dinledik. Ancak biraz geriden bakınca Astsubay E.B’nin ilk görüştüğü gazetecilerin Dükel ve Yıldız olmadığı görülüyor. Onlar kim mi? İşte meselenin bamteli burası. Halk TV Ankara Bürosu’nun kapısını bir gün tanımadıkları bir asker çaldı. Elbette 'buyurun' diyerek misafir ettiler. Çay ikram ettiler. Gelen asker Halk TV izleyicisi olduğunu söylüyor, memleket meseleleri üzerine durmadan bir şeyler anlatıyordu. Tahmin ettiğiniz gibi..." ifadesini kullandı. 

Terkoğlu, "Astsubay E.B. tam bir buçuk ay boyu Halk TV ofisine çatkapı girdi. Ancak başta tecrübeli gazeteci Fatih Ertürk olmak üzere Halk TV ofisindekiler hem anlattıkları hem tavırları 'tuhaf' olan bu askerden rahatsız oldu. Bunu ona da belli ettiler. İşin ilginç yanı Astsubay E.B., TELE 1’deki İsmail Dükel’i tanıyıp tanımadıklarını Halk TV’dekilere soruyordu. Telefonunu alıp önce Dükel’i sonra Yıldız’ı aradı. Devamında iki gazetecinin başına gelenleri biliyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu. 

Terkoğlu yazısında şunları kaydetti: 

Peki, Yıldız ve Dükel gözaltına alınınca aileleri Emniyet’e koştu da Astsubay E.B’nin eşi ne yaptı? İnanamayacaksınız ama Halk TV ofisine gitti. “Eşim gözaltına alındı” dedi. Fatih Ertürk, “Burası savcılık değil, eşinizi oraya sorun” diyerek gönderdi. Belli ki kurulan tezgâha Halk TV de dahil edilmek isteniyordu. Şüpheli gördükleri subayı uzaklaştırmaları sayesinde mümkün olmadı. Bütün bunları nereden mi biliyorum? Fatih Ertürk televizyonda anlattı da oradan. Düşünün, görev başındaki bir astsubay bir muhalif kanalın kapısını defalarca çalıyor. Ardından Dükel ve Yıldız’ı kendisi arayıp konuşuyor. Bu süreci “3’üncü bir göz” izleyerek isimsiz ihbarda bulunuyor. Telefonlar dinlenerek gazeteciler gözaltına alınıyor.

Hulusi Akar’ın “Biri beynim öbürü kalbim” dediği tutuklu iki general dahil, bir dönem TSK’yi yöneten bütün kritik isimlerin davalarını izleyen, dava dosyalarına TSK’nin gönderdiği herkese açık kritik belgeleri okuyan Müyesser Abla, avukatının cezai ehliyetinin olmadığını söylediği düşük rütbeli alelade bir asker bahanesiyle tutuklanıyor. Tam da “merkezde olanları bilen” firardaki FETÖ’cü askerlerin istediği gibi “terör ini” OdaTV’nin temsilcisi Müyesser Yıldız’a operasyon yapılıyor, “engin bilgileri”ni öğrenmek için bilgisayarlarına el konuyor. Gazetecileri gizli bilgilerinin açıklanmasıyla suçlayan savcı, gizlilik kararı aldığı dosyadaki bilgileri kumpas dönemlerinin şaibeli gazetecilerine sızdırıyor.

Ne kadar da tanıdık bir senaryo değil mi?

Yazının devamı için tıklayın