Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet arasındaki İzleme Heyeti restleşmesini irdeledi. Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel'in de Başbakan olduğu dönemi hatırlatan Barlas, "Cumhurbaşkanını sinirlendirmek Hükümet'in "İcraat Programı"nın bir maddesi hâlâ..." dedi.
Çözüm sürecinde gelinen noktaya ilişkin olarak ise bir masal örnegi veren Barlas, şunları söyledi:
"Bir mağarada esir tutulan prensesi kurtarmak için yola çıkan masal kahramanı delikanlı, mağaranın ağzındaki atın önüne ot, aslanın önüne de et vermelidir ki, prensesin yanına girebilsin. Ama heyecanlı delikanlı aslana ot ata da et verir ve masaldaki gelişmeler şirazesinden çıkar ya... Bizim siyaset masalımızda da silah bırakmayanlara prim ve açılımı başlatanlara haşlama verenler yok mu?"
Barlas'ın Sabah'ta "Cumhurbaşkanını sinirlendirmek de bir icraat mı?" başlığıyla yayımlanan (6 Mart 2015) yazısı şöyle:
Kanuni Sultan Süleyman zamanında Habsburg'ların İstanbul'daki elçisi Baron de Busbecq hatıralarında "Türkleri dinlerken zaman kavramı soyutlaşır... Bir Süleyman'dan söz ederlerken bunun Kanuni Süleyman mı yoksa hazreti Süleyman mı olduğunu anlayamazsınız" der ya... Her seçimi kazanan, halkın oyu ile Cumhurbaşkanı seçilirken 12 yıldır iktidar yaptığı AK Parti'den de fazla oy alan, "Açılım Süreci"ni başlatan ve düne kadar kimin Cumhurbaşkanı kimin Başbakan olacağına karar veren Tayyip Erdoğan ile Hükümet arasındaki ilişkileri ele alanlardan bazıları, sanki 2015'te değil de 1990'lardaymışız gibi davranmıyorlar mı?
Özal'ı sinirlendirme projesi
Sanki Turgut Özal Cumhurbaşkanı ve sanki Süleyman Demirel de Başbakan... Ve Cumhurbaşkanını sinirlendirmek Hükümet'in "İcraat Programı"nın bir maddesi hâlâ... "Özal'ın Mirası" kitabında da bu konuyu işleyen Pakdemirli, bir söyleşisinde şunları da anlatmıştı:
"- Rahmetli Yusuf Özal söyledi bana. Turgut Özal'ın kardeşi Yusuf Özal görüşme esnasında Turgut Bey'in yanındaymış. Turgut Bey Orta Asya'dan geldikten hemen sonra Demirel'i arıyor, ona 'Ekonomi ile ilgilenen teknik elemanlarını bana gönder, ekonomide bazı işler iyi gitmiyor, onları gözden geçirelim' diyor. Demirel, Özal'ın bu önerisine karşı 'Sen ekonomiyi bırak, arkadaşlar seni vatana ihanetten Yüce Divan'a gönderiyorlar ona bak' diye cevap veriyor."
Yetkin yok ki...
Mesela "Karadeniz Ekonomik Zirvesi"ne katılmak için 25 Haziran 1992 sabahı Cumhurbaşkanı Özal Çırağan Sarayı'na gelirken, dönemin Devlet Bakanı Cavit Çağlar Başbakan Demirel'e "Cumhurbaşkanını sinirlendireyim mi" diye soruyor ve "Yap da görelim" diye cevap alıyor. Özal kendi projesi olan bu Zirve'ye katılmak üzere toplantı salonuna girerken Cavit Çağlar onun yanına geliyor, "Sayın Cumhurbaşkanı, bu zirveye katılabilirsiniz ama unutmayın ki imza yetkiniz yok" diyor ona. Bu sözleri duyan Özal mosmor oluyor ve zirveye katılmaktan vazgeçip Okluk'taki tatil mekânına dönüyor.
Bir anlasalar
Ben Özal'ın anılarını yazmak üzere 1991 yazında Okluk'a gittiğimde de onu çok sinirli bulmuştum. Meğer benden önce gelen dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'dan ekonomi ile ilgili bilgiler isteyince, ondan "Bizim işlerimize müdahale etmeyin" doğrultusunda bir cevap almış. Bunları hatırlarken aklıma bir de Vehbi Koç'la ilgili bir anı geldi... Vehbi Bey'le karşılıklı sohbet ediyorduk. Cüzdanından bir kartvizit çıkardı. Bunun üzerinde Vehbi Koç'un adı ve "Koç Holding Fahri Başkanı" şeklindeki unvanı vardı. Bu "Fahri Başkan" ibaresini işaret edip "Görürler fahri nasıl olurmuş" demiş ve bir kahkaha atmıştı.
Acayip bir masal
Bir mağarada esir tutulan prensesi kurtarmak için yola çıkan masal kahramanı delikanlı, mağaranın ağzındaki atın önüne ot, aslanın önüne de et vermelidir ki, prensesin yanına girebilsin. Ama heyecanlı delikanlı aslana ot ata da et verir ve masaldaki gelişmeler şirazesinden çıkar ya... Bizim siyaset masalımızda da silah bırakmayanlara prim ve açılımı başlatanlara haşlama verenler yok mu?