Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet arasındaki İzleme Heyeti restleşmesine ilişkin olarak, "Keşke bunu Erdoğan ve Arınç arasındaki farklı yaklaşımlara kilitleyip, "İki siyasetçi arasındaki anlaşmazlık" olarak değerlendirerek geçebilsek. Ama bu son olayda anlayış ve "Barış Açılımı"na yaklaşım farkının asıl "Cumhurbaşkanı" ile "Hükümet" arasında bulunduğu görülmekte" dedi. Barlas, "Bu çerçevede Davutoğlu ve Akdoğan'ın hem Cumhurbaşkanı ile uyum, hem de "Barış Açılımı"na yaklaşım konusunda bir durum değerlendirmesi yapmaları kaçınılmaz" ifadelerini kullandı.
Barlas'ın Sabah'ta "Hem başkanlı hem de başbakanlı sistemin zorlukları" başlığıyla yayımlanan (6 Mart 2015) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Arınç'ın söyledikleri arasındaki farklara bakınca, ortada bir iletişim ve uyum sorununun varlığı ötesinde, "Barış Açılımı" konusunda bir anlayış farkının da bulunduğu görülüyor. Keşke bunu Erdoğan ve Arınç arasındaki farklı yaklaşımlara kilitleyip, "İki siyasetçi arasındaki anlaşmazlık" olarak değerlendirerek geçebilsek... Neticede Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde de, Arınç'ın farklı söylemleri nedeniyle bu ikili arasında ciddi gerginlikler yaşanmıştı...
Davutoğlu ve Akdoğan
Ama bu son olayda anlayış ve "Barış Açılımı"na yaklaşım farkının asıl "Cumhurbaşkanı" ile "Hükümet" arasında bulunduğu görülmekte... Yani bu gerginlikten asıl endişe duyması gereken kişiler Başbakan Davutoğlu ve "Barış Açılımı"nda aktif rol oynayan Başbakan Yardımcısı Akdoğan olmalılar.
Sözünü hiç sakınmamasıyla bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna dönüşünde uçakta gazetecilere söyledikleri, bu gerçeği açığa koymakta... Erdoğan'ın uçakta söylediklerini hatırlayalım...
Dolmabahçe eleştirisi
"- Ben oradaki (Dolmabahçe) toplantıyı da doğru bulmuyorum. Hükümetin Başbakan Yardımcısı'yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini ben şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır."
Yeni talepler mi?
"- Açıklanan 10 maddelik metne gelince, o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hâlâ yeni yeni talepler ortaya çıkıyor.Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman neyi görüştüler? Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?"
Abartılı yaklaşım
"- Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. Yani olaya böyle abartılı yaklaşım doğru değil. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar.'Hayırlı olsun' demek düşer bana. Ama ben de bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına da sahibim."
Bu çerçevede Davutoğlu ve Akdoğan'ın hem Cumhurbaşkanı ile uyum, hem de "Barış Açılımı"na yaklaşım konusunda bir durum değerlendirmesi yapmaları kaçınılmaz... Ama aynı şekilde kurusıkı açıklamalarla açılım sürecini çalkalayan Türk ve Kürt siyasetçilerin de, Erdoğan'ın söylediklerini dikkatle değerlendirmeleri gerekiyo.