TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, son dönemde tutuklanan avukatlara dair tek bir açıklama yapmaması tepkilere neden oldu. Hukukçu Turgut Kazan ile Av. Ballıkaya, Feyzioğlu’nun sessizliğini eleştirdi.
BirGün'de yer alan haber aynen şöyle:
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal’den (OHAL) en çok etkilenen kesimlerin başında avukatlar geliyor. Savunma hakkına yönelik ciddi ihlallerin yaşandığı bu dönemde, yüzlerce avukat tutuklandı. İçinden geçtiğimiz süreç, Cumhuriyet tarihinde en çok avukatın cezaevine gönderildiği dönemlerden biri olarak kayıtlara geçti. Birçok avukatın tutuklanma kararı, ‘gizli tanık’ ifadesiyle alındı. Önce açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın avukatları, ardından da Suruç Katliamı Davası’nın avukatları 'demir parmaklıklar arkasına' gönderildi. Son olaraksa, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı, Avukat Selçuk Kozağaçlı, ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Savunma hakkına yönelik ihlaller karşısında Türkiye Barolar Birliği (TBB) ise ‘sessiz.’ TTB’nin tutuklanan avukatlara dair açıklama yapmaması kamuoyunda tepkilere neden oldu.
İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Turgut Kazan ile önceki dönem İstanbul Barosu Başkanlığı için solun ortak adayı olan Avukat Several Ballıkaya, TBB’nin sessizliğine dair konuştu.
Kazan’a göre, savunma hakkına yönelik ihlaller, OHAL’in ilan edildiği günden beri yaşanıyor ve Türkiye Barolar Birliği ile baroların önemli bir bölümünün buna seyirci kalıyor. “Savunma hakkına yönelik yaşananlar çok ciddi bir sorundur” diyen Kazan, şöyle devam ediyor: “Baroların ve yine Türkiye Barolar Birliği’nin öncelikli sorunu, avukata erişim hakkında başlayarak, avukatın savunma hakkını kullanırken karşılaştığı güçlüklere ilişkin olmalıdır. Her gün atılan tweetleri okuduğumuz zaman, Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın başka âlemlerde yaşadığını görüyoruz. O başka âlemlerde yaşarken, avukatların özgürlüğü kalmıyor. Ne yazık ki böyle bir süreç yaşanıyor.”
Kazan, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Önceki gün duruşmadan 4 avukatı birer birer attılar ve bunun adına yargılama diyorlar. Bu olabilecek şey değildir. Üstelik basın mensubu olarak yargılanan insanların davasında yaşanıyor bu. Doğrusu ben 12 Eylül’de, 12 Mart’ta duruşmadan atılma örnekleri yaşadım. Ancak dört avukatın birer birer atıldığı örneğe daha önce hiç rastlamadım. Bu durumdan utanç duyuyorum.”
Avukat Several Ballıkaya’ya göre ise, Barolar Birliği avukatlara saldırı konusunda ‘görmeyen ve duymayan’ bir tutum içerisinde. Ballıkaya, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun hemen hemen her konuda açıklama yaptığını hatırlatarak, “Bir tek avukatlara yönelik saldırı konusunda açıklama ve tutum içerisinde değil. Aslında bu saldırılardan haberdarlar çünkü onlara bildirim yapılıyor” diyor. Ballıkaya, sözlerini şöyle noktalıyor: “Barolar Birliği gibi, İstanbul Barosu da gerekli tutumu almıyor, meslektaşlarımızın problemleriyle ilgilenilmiyor. Savunmaya yönelik saldırılarda, meslek örgütleri de net tavır almıyor. Baroların kuruluş amacı öncelikle kendi meslektaşları içerisindeki dayanışmayı sağlamak. İkincisi ise demokrasiye sahip çıkmak. Ancak bu iki görevi de yerine getirmiyorlar. Bunları yapmıyorlarsa, kendi kuruluş gerekçelerine aykırı bir tutum içerisindeler diyebiliriz.”
***
CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) ve Soma’daki maden katliamında yaşamını yitiren işçileri Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın tutuklanması kararına tepki gösterdiler. CHP’li Sarıhan, Kozağaçlı’nın serbest bırakılmasını istedi. Sarıhan açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi: “OHAL rejimini hukuksuz uygulamalar için kılıfa dönüştürenlere; ‘Bırakın insanlar işlerini yapsınlar!’ diyoruz. Ve herkesin bir gün savunma ve adil yargılanma hakkına ihtiyacı olacağını anımsatıyoruz.” Somalı aileler de kararın kabul edilemez olduğunu ve Kozağaçlı’nın serbest bırakılmasını istedi.