Hürriyet yazarı Fikret Bila, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin 'bağımsızlık' sinyalleri vermeye başladığını savunarak "Türkiye, PKK-PYD’nin etkinliğini arttırması ve yayılması karşısında Barzani’ye destek olacaktır. Ancak Ankara, Barzani de dahil bağımsızlık ilanının ağır sonuçlar doğuracağının farkındadır. Bu konuda hem Rusya’yı hem ABD’yi uyaracağına kuşku yoktur" dedi.
Fikret Bila'nın "Barzani bağımsızlık ilan edebilir mi?" başlığıyla yayımlanan (18 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Suriye’deki iç savaş şiddetlenip PKK-PYD ülkenin kuzeyinde hâkimiyet kurunca, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani de bağımsızlık sinyalleri vermeye başladı.
ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali öncesinde, Türkiye’nin 1 Mart tezkeresini reddetmesinden sonra Washington, Barzani ve Talabani liderliğindeki Kürt gruplarla kuzeyden cephe açtı. Bu ittifakın siyasi ödülü Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanlığı’na, Barzani’nin de Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanlığı’na getirilmesi oldu. Ayrıca, ABD ordusuna yardımcı olan peşmergeye de önemli ölçüde askeri yardım yapıldı. Irak ordusundan kalan silahlar da verildi.
Bu durumdan yararlanan sadece Barzani ve Talabani olmadı. Aynı zamanda PKK da yararlandı. ABD, PKK’yı da hem siyasi hem askeri açıdan destekledi, bölgeye yerleşmesine ve güçlenmesine yardımcı oldu.
Kuzey Irak’taki bu gelişmelerden sonra Abdullah Öcalan ile Mesud Barzaniarasında zaten var olan tüm Kürtlerin liderliği konusunda bir rekabet başladığı biliniyor. Öcalan, Türkiye’ye teslim edilmiş ve mahkûm edilmiş olmasına rağmen, PKK ile Barzani arasındaki bu yarış devam etti.
Bugünkü durumda ise PKK silahlı güç açısından Barzani’yi tehdit edecek boyutlara ulaştı. Siyasi olarak da varlığını güçlendiren PKK, şimdi Barzani’yi de devirip, Kuzey Irak’ta da egemen olmak istiyor.
Türkiye 2003’teki gelişmelerden sonra politika değiştirdi. Daha önce Kuzey Irak’taki Kürt grupların bağımsızlık ilan etmelerini “kırmızı çizgi” olarak gören Ankara, PKK’nın güçlenmesi karşısında politika değişikliğine gitti ve Barzanive yönetimiyle iyi komşuluk ilişkisine girdi. Kuzey Irak’a yardımcı olmaya başladı. Özellikle ekonomik ilişkiler, yatırımlar bakımından Ankara-Erbil ilişkileri çok gelişti.
Barzani de söylem ve politika değişikliğine giderek Ankara’dan yana tavır almaya başladı. PKK ile arasına mesafe koydu ve gücü yettiği kadar Öcalan ve PKK’nın, “Komünal-Konfederal Kürdistan” projesinin dışında kaldı.
PKK-PYD’nin hedeflerinden biri Barzani’yi alaşağı edip Kuzey Irak ile Kuzeuriye’de egemenliği ele geçirmek ve iki bölgeyi birleştirerek “Birleşik Kürdistan” projesinin en azından yarısını hayata geçirmek. Böyle bir girişim elbette Türkiye, İran, Irak ve Suriye merkezi yönetimlerinin karşı koyacakları bir gelişme olacaktır.
Türkiye’nin ve İran’ın merkezi yönetim ve orduları açısından bir sorun yok. Müdahale güç ve kabiliyetleri var. Ancak aynı şey Irak ve Suriye merkezi yönetimleri için söylenemez. Çünkü Irak’ta Bağdat, Suriye’de Şam, ülkenin tamamında egemen değiller, orduları da büyük ölçüde dağılmış durumda.
PKK-PYD’nin acele etmeleri her iki ülkenin kuzeyinde oldubitti yaratmaya çalışmaları da bu durumdan kaynaklanıyor.
PKK-PYD cephesinin Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta projesini gerçekleştirmesi konusunda ABD ve Rusya’nın alacağı tutum çok önemli. İki süper güç olarak Bağdat ve Şam’ın fiilen egemenliğinin bulunmadığı bu alanda PKK-PYD’de destek olurlarsa, bu durum Barzanialeyhine de sonuç doğurur. Ancak, Barzani’nin de ABD ve Batı ülkeleriyle ilişkileri gelişmiş durumda.
Türkiye, PKK-PYD’nin etkinliğini arttırması ve yayılması karşısında Barzani’ye destek olacaktır. Ancak Ankara, Barzani de dahil bağımsızlık ilanının ağır sonuçlar doğuracağının farkındadır. Bu konuda hem Rusya’yı hem ABD’yi uyaracağına kuşku yoktur.
Türkiye’nin önceliği kendi toprak ve ulus bütünlüğünü tehdit edecek bu süreci bölgesel ve uluslararası ittifaklarla durdurmak olacaktır.
ABD ve Rusya destek olsa bile Türkiye ve İran’ın tutumları karşısında bölgedeki bağımsızlık girişimlerinin hayata geçmesi kolay değildir.