Başak Demirtaş’tan Edirne Başsavcılığı’na: Yazdıklarımın hepsi doğru

Başak Demirtaş’tan Edirne Başsavcılığı’na: Yazdıklarımın hepsi doğru

Edirne F Tipi Cezaevinde 4 Kasım 2016'dan bu yana tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, telefon görüşmelerinin kısıtlandığı ve çocuklarının babasıyla birlikte görüşmesine izin verilmediği iddiasını yalanlayan Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı'na yanıt verdi. Başak Demirtaş, "Yazdıklarımın hepsi doğru" dedi.

"Başsavcı açıklamasında, tüm görüşlerde en fazla iki kişiye izin verildiği şeklinde bir algı yaratmaya çalışmış. Oysa Haziran ve Temmuz aylarındaki görüşlerde sadece bir kişiye izin verilmişti" diyen Başak Demirtaş, "Başsavcı bunu gizlemiş. Ağustos ayındaki durum, Haziran ve Temmuz’da da geçerliymiş gibi bir hava vermeye çalışmış" ifadelerini kullandı.

TIKLAYIN - Demirtaş'ın kızları Delal ve Dilda'nın babalarıyla birlikte görüşmesine izin verilmedi

Başak Demirtaş, sosyal medya hesabından arada çift cam, iki tarafta demir parmaklıklar olmasına rağmen kızları Delal ve Dilda'nın babaları Selahattin Demirtaş'la birlikte kapalı görüşmesine izin verilmediğini belirtmişti. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı, Başak Demirtaş'ın söz konusu iddiasını yalanlayan bir açıklama yapmıştı.

TIKLAYIN - Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan "Demirtaş" açıklaması

Başsavcılığın açıklamasının ardından yen bir açıklama yapan Başak Demirtaş şunları kaydetti:

Edirne Cumhuriyet Başsavcısı lütfetmiş, benim tweet'lerimle ilgili, gerçekleri çarpıtan bir açıklama yapmış. Öncelikle, tweet'lerimde yazdıklarımın tamamının doğru olduğunu belirtmek isterim.Ben en son, corona tedbirleri alınmadan önce, 13 Mart’ta Edirne’de Selahattin ile kapalı görüş yaptım. Daha sonra aile görüşleri yasaklandı. 13 Mart’tan sonra, Selahattin ile ilk defa, tam 3 ay 5 gün sonra 17 Haziran’da kapalı görüş yaptım. Bu görüşte sadece bir kişiye izin verdiler.

17 Haziran sonrası, Selahattin ile ikinci görüşüm 22 Temmuz’da oldu. Kızlarımı da bu görüşe götürmek istedim. Ancak sadece bir kişiye izin verebileceklerini, ikinci kişinin görüşmesinin mümkün olmadığını belirttiler. Dolayısıyla bu görüşe de tek başıma gittim. Oysa daha önce üçümüz birlikte Selahattin ile görüşebiliyorduk.

Başsavcı açıklamasında, tüm görüşlerde en fazla iki kişiye izin verildiği şeklinde bir algı yaratmaya çalışmış. Oysa Haziran ve Temmuz aylarındaki görüşlerde sadece bir kişiye izin verilmişti. Başsavcı bunu gizlemiş. Ağustos ayındaki durum, Haziran ve Temmuz’da da geçerliymiş gibi bir hava vermeye çalışmış.

Üçüncü görüş 10 Ağustos’ta oldu. Bu kez sadece iki kişiye izin verebileceklerini belirttiler. Dolayısıyla ben bu görüşe tweetlerimde de belirttiğim gibi yalnızca kızım Delal’i götürebildim.

Sadece Ağustos ayına özel olarak, Kurban Bayramı vesilesiyle bir görüş daha yapabileceğimizi söyledikleri için ve yine sadece iki kişiye izin verdikleri için, 20 Ağustos’ta bu kez de kızım Dılda ile görüşe gittik.

Yani 5 buçuk ayda kızlarımı, o da ayrı ayrı olmak üzere sadece birer kez görüşe götürebildim. Tekrar belirtiyorum, her iki kızımızın babalarıyla birlikte görüşmelerine izin vermediler. Ailece görüşmemizi engellediler.

Başsavcı, Selahattin’in iki çocuğumuzu birlikte görmesine izin verilmemesini corona tedbirlerine bağlamış. İktidarın etkinliklerinde ve mitinglerinde corona bulaşmıyor da cezaevindeki kapalı görüşte, ortada fiziki bir temas yokken, arada cam ve mesafe, yüzlerde ağızlık ve siperlik varken mi corona bulaşıyor Sayın Başsavcı?

Başsavcı ayrıca, “ayda iki defa kapalı görüş hakkından yararlanmakta” demiş. Bu da doğru değil. 13 Mart’ta yaptığımız kapalı görüşün ardından salgın tedbirleri kapsamında açık ve kapalı görüşler tamamen kaldırıldığı için Nisan ve Mayıs aylarında, Başsavcı’nın iddia ettiği gibi ayda iki kez değil, hiç görüşemedik. Hiç. Yani 0. Yazıyla sıfır.

Özetle, 13 Mart’tan bugüne 5 buçuk ayda 4 kez kapalı görüş oldu. Yani ayda 1 kez bile değil. Oysa Başsavcı açıklamasında, ayda iki kez görüş yapıldığını belirtmiş. Bu kesinlikle doğru değil.

Gelelim telefon konuşması hakkına. Salgından önce hafta 1 kez 60 dakikalık görüş, haftada 10 dakika da telefon görüşmesi hakkımız vardı. Salgın bahane edilerek o 60 dakikalık yüz yüze görüş kaldırılıp yerine 10 dakika telefon görüş hakkı verdiler.

Başsavcı açıklamasında, “Demirtaş ağustosta ailesiyle sekiz defa telefonla görüşmüştür” demiş. Ama süresini yazmamış nedense. Her bir telefon görüşmesinin süresi 10 dakika. Üstelik bu görüşmelerden 4’ü, yüz yüze görüş yerine. Yani 60 dakika yüz yüze görüşün yerine 10 dakika telefon görüşü.

Bunun altını çizmek istiyorum. Savcı, “sekiz defa telefonla görüşmüştür” demiş ama süreyi yazmamış. Kaldırılan 60 dakikalık yüz yüze görüşün yerine sadece ve sadece 10 dakikalık telefon görüşü verildiğindense hiç söz etmemiş. Çünkü aslında bir açıklama değil, algı çalışması yapmak istemiş. Gerçekler belirttiğim şekildedir. Edirne Cumhuriyet Başsavcısı, hakikati kendisine göre evirip çevirip bir açıklama yazmış. Sayın Başsavcı, haksızsınız haksız. Ve sanırım “ustalık dönemi”nizde değilsiniz.