T24 - AKP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, "Sayın Başbakan'ın yaptığı bir blöf falan yok. Biz Sayın CHP Genel Başkanı ve partisinin keyfine tabi değiliz, biz milletin bize yüklediği sorumluluğun gereğini yapıyoruz. Milletin öncelikleri ve ihtiyaçları bizim önceliğimiz ve ihtiyacımızdır" dedi.Çelik, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bugün düzenlediği basın toplantısındaki açıklamalarını eleştirdi.Baykal'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı blöf yapmakla suçladığını ifade eden Çelik, "Kimin blöf yaptığını, kimin samimi olduğunu, kimin samimi bir gayretle halkın, toplumun ve memleketin önündeki engelleri ve takozları ortadan kaldırma gayretinde olduğunu herkes görüyor ve biliyor" dedi.Baykal'ın, önce Meclisin Anayasa yapamayacağını söylediğini, kendilerinin de "anayasa yapılması için illa darbe mi olması gerektiği" yönünde eleştiride bulunduklarını hatırlatan Çelik, Baykal'ın daha sonra AKP'nin Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak hüküm giydiği gerekçesiyle Anayasa yapamayacağını söylediğini kaydetti.Çelik, "CHP'liler, 2007'de Sayın Ergun Özbudun başkanlığında hazırlanan taslağı hep birlikte tartışmaya yanaşmadılar. 2008 Eylülünde Sayın Köksal Toptan'ın kendilerine yazdığı resmi yazıya lütfedip cevap bile vermediler. 'Biz uzlaşma komisyonuna üye müye vermeyiz' dediler. Sayın Toptan Anayasa değişikliğiyle ilgili bir uzlaşma komisyonu kurulması konusunda Meclis'teki sayıları ne olursa olsun her partiden iki vekil istedi, CHP yine 'yokum' dedi. Bu 27 maddelik paket gündeme geldiğinde, henüz taslakken, teklif haline gelmeden arkadaşlarımız bunu CHP grubuna sundular. MHP 'çay içer giderler' dedi. CHP ise 'Kapağını bile açmayız' dedi. Daha sonra baktılar ki bu iş ciddiye bindi" dedi.Hüseyin Çelik, "Millet, geniş kitleler referanduma gittiğinde bunun arkasında olacak. Sayın Baykal, bu sefer bazı taktik manevralara başladı. Şimdi, 'efendim bunu çıkarın, şunu bir sonraki seçime erteleyin, şunu öteleyin'... Biz 4 işlem oyunu oynamıyoruz, yasama ciddi iştir, Anayasa hazırlamak çok çok ciddi bir iştir ama başından beri uzlaşmaya yanaşmayan ve Türkiye'nin 1982'de kabul edilen darbe anayasasıyla idare edilmesinde ısrarcı olan Sayın Baykal ve partisidir" diye konuştu."Baykal hep tıkayıcı oldu"Çelik, AKP hükümetinin, Anayasa'nın bütün olarak olmasa da mutlaka kısmen değiştirilmesi gerektiğini her zaman savunduklarını ve bu yönde çalıştıklarını ancak Baykal'ın hep "tıkayıcı" olduğunu söyledi.Baykal'ın, AKP Genel Merkezi'ne gelmek için şartlar öne sürdüğünü ifade eden Çelik, "Bir kere biz giderken, şartlı gitmiyoruz. Sayın Başbakanımız binaları bitti gitti 'hayırlı olsun" dedi. Grupları oluştu gruba gidip 'hayırlı olsun' dedi ama Sayın Baykal nezaket gösterip iadeiziyarette bulunmadı" diye konuştu.Çelik, "Şimdi, 'şöyle olursa giderim' diyor. Zaten Sayın Baykal, gelirse bu şeref bize kıyamete kadar yetecek, Sayın Baykal gelmezse de halimiz harap! Böyle bir şey olabilir mi? Bir ana muhalefet böyle bir tarz, böyle bir üslup, böyle bir tavırla halkın önüne çıkar mı?" dedi. Baykal'ın, üç maddenin Anayasa değişiklik paketinden ayrı tutulması konusundaki sözlerine de değinen Çelik, şunları kaydetti:"Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı'na bu çağrıyı yapmanın doğru olmadığını, bunun zemininin Meclis olduğunu, eğer yasal zemini varsa bunun konuşulmaya, değerlendirilmeye değer olduğunu söyledi. Bu sefer CHP'liler bunu bir tarafa bıraktılar, 'üç konuyu ayırın' dediler. Üç konu bir baktık ki 11 maddeyi kapsıyor, biraz zorlarsanız 14 maddeyi kapsıyor. Bu çocuk oyuncağı değil ki Allah aşkına. Ciddi insanlar ciddi tekliflerle gelirler ve ona göre de değerlendirilir. Sayın Başbakan'ın yaptığı bir blöf falan yok. Biz Sayın CHP Genel Başkanı ve partisinin keyfine tabi değiliz, biz milletin bize yüklediği sorumluluğun gereğini yapıyoruz. Milletin öncelikleri ve ihtiyaçları bizim önceliğimiz ve ihtiyacımızdır.""Sıkılmış yumrukla el sıkışılmaz"Çelik, "Yargıda bazı düzenlemeler yaptık. Anayasa Mahkemesinin yapısını yeniden ele almak, parti kapatmalarıyla ilgili süreci yeniden ele almak bir toplumsal ihtiyaç haline gelmiştir ve bunun geciktirilmesi söz konusu değildir. Sayın Baykal'ın el uzattığını ve CHP'liler uzattıkları elin tutulmadığını söylüyorlar, sıkılmış yumrukla el sıkışılmaz. Sayın Baykal adım attığını söylüyor ama daha önce bastığı ize basarak adım atıyor. Sayın Baykal ve partisinin uzlaşmadan anladığı şey onların bize teklif ettiği şeyi aynen kabul etmemizdir. Dayatmaları kabul etmemizdir. Yani bir partinin veya ana muhalefetin dayatmasını kabul etmemiz uzlaşma anlamına falan gelmez kusura bakmayın. Uzlaşma samimi bir şekilde hükümlerden arındırılarak daha iyiyi ve doğruyu yapmak için bir araya gelmeyi tarif eder" ifadelerini kullandı.CHP'nin tüm bu yaşananlara karşı Meclis'te zorlu bir süreç başladığından, mayın tarlasından söz ettiklerini belirten Çelik, "Meclis'teki müzakereleri tıkamaktan söz ediyorlar ve bir manada TBMM'yi tehdit ediyorlar. Ana muhalefet tehdit etmez, siyaset tehdit etmez bu çok ayıptır. Elbette tüzükten kaynaklanan bazı hakları vardır. Bunu kullanabilirler, konuşabilirler, önerge verebilirler ama Meclisi tıkamakla tehdit etmek kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir" diye konuştu.Çelik, CHP'nin Meclis Genel Kurulunda böyle bir yola başvurması durumunda ne yapacakları konusunda şunları söyledi:"Biz yapmamız gereken şeyleri yaparız. Başkalarının yanlışlarından yola çıkarak biz doğrularımızdan vazgeçmeyiz. TBMM'nin mehabetine uygun düşmeyen bir tutum içinde AKP olamaz. Millete yakışmayan, milletin iradesine yakışmayan bir tutum içinde de olamaz. Millet zaten herkesle ilgili bugüne kadar notunu verdiği gibi bundan sonra da verecektir. O açıdan Sayın Baykal'ın 'blöf' gibi sözlerinin çok şık olmadığını ifade etmek istiyorum. Hiç kimseye blöf yapmıyoruz. Her zaman masadan kaçan, her zaman müzakereden, her zaman uzlaşmadan kaçan CHP olmuştur. CHP, yumurta kapıya geldikten sonra, hatta çocuk doğmak üzereyken cinsiyetini tartışmaya açmıştır. Yahu çocuk dünyaya gelmek üzeredir, kardeşim bunun cinsiyeti çoktan belli olmuştur. Bu açıdan CHP'yi bu konuda doğrusunu isterseniz samimi bulmadığımı ifade etmek istiyorum."Çelik, Baykal'ın, siyasi partilerin kapatılması konusunun meclisin tercihlerine bağlanmasını sakıncalı olarak nitelendirmesiyle ilgili de "Dünyadaki medeni, kalkınmış, hukuk sistemi oturmuş, demokratik standartları olan ülkeler ne yapıyorsa biz de onu yapıyoruz. Parti kapatma Türkiye'nin ayıbı olarak devam ediyor maalesef. Bütün Avrupa'da bir asırda 5-6 parti kapatılırken, bizde Cumhuriyetten bu yana 25 parti kapatılmıştır. Sayın Baykal herhalde bunun çok iyi olduğunu söylemeyecek. Grubu bulunan partileri esas alıyoruz. Şu andakini esas alırsanız AKP'nin dışında üç grup daha var. TBMM'nin iradesini ön plana çıkarıyoruz, bu çok önemli" şeklinde konuştu.