Başbakan Binali Yıldırım, Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı olan 2. Abdülhamid hakkında "Bugün üniversiteler, hastaneler, kışlalar, aklınıza ne geliyorsa bugün cumhuriyet neslinin kullandığı bütün eserlerin altında o ulu hakan Abdülhamid'in imzası var" dedi.
Yıldırım, AKP Gençlik Kolları tarafından düzenelenen Abdulhamit Han'ı Anma Töreninde konuştu. "Batı dünyasında yenilikçi hareketler başlamış, teknolojik ürün icatları başlamış, Abdülhamit bundan geri kalmayalım diye gençleri seçerek bu ülkelere gidip ilim öğrenmeleri, teknolojiyi anlamaları ve ondan sonra Osmanlı topraklarında uygulamaları için çok önemli fırsat sağlamıştır" diyen Yıldırım, "Bu gençler, Avrupa'ya giden bu gençler ancak maalesef Abdülhamit'in hayallerini gerçeğe dönüştürmek yerine Abdülhamit'in nasıl tahttan indirilmesi için müstebitlerle iş birliği yaptığını tarih kitaplarından ibretle okuyoruz" görüşünü savundu.
Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak "Şimdi, anayasa değişikliği darbecilerin sonunu getirecek. Gençler, bu anayasa değişikliğiyle artık 367 saçmalıkları olmayacak. Bu anayasa değişikliğiyle artık cuntacılar iş başına gelme hevesi içerisinde olmayacak" dedi.
İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Abdulhamid'i Anma Töreni'nde konuşan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bugün üniversiteler, hastaneler, kışlalar, aklınıza ne geliyorsa bugün Cumhuriyet neslinin kullandığı bütün eserlerin altında o ulu hakan Abdülhamid'in imzası var. Bugün 170 milyon istanbullunun her gün kullandığı Marmaray projesi de Abdülhamid'in hayalidir. Abdülhamid'in hayalini gerçeğe dönüştüren de onun torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıdır.
"Gençler, Fatih İstanbul'u fethederken gemileri karadan Haliç'e indirdi, onun torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları Avrasya ile arabaları denizin altından geçerdi. Biz öyle bir ecdadın torunlarıyız ki evvel Allah o gün de Osmanlı coğrafyasına, bu topraklara göz dikenler hevesleri nasıl kursağında kaldıysa bugün de bu coğrafyada Türkiye üzerinde planlar yapanlar, bölgede her türlü terör örgütlerini harekete geçirenler bilsin ki ecdadın torunları onlara hak ettikleri cevabı en güzel şekilde vereceklerdir. İşte bu gençlik, o gençliktir.
"Değerli gençler, yıl 1904; Sultan Abdülhamit Hicaz Demiryolu'nu yapmaya karar verir. Hicaz Demiryolu 2 bin kilometreden fazladır. Türkiye'nin, Osmanlı'nın o günlerdeki mali durumu da bunu yapmaya müsait değil. Ancak Abdülhamit Han bu projeyle bölgenin kaderini değiştireceğinin farkındadır. Projeyi yapacağını ilan ettiği andan itibaren Bosna'dan, Balkanlardan, Endonezya'ya, Hindistan'a varıncaya kadar bir cuma sonrası 20 milyon altın değerinde yardım toplanır. Hicaz Demiryolu için bir kuruş borç almadan bu projeyi sultan Abdülhamit yapmaya başlar. Tabii bu proje, 3 kıtada hüküm süren Osmanlı'nın geleceğe yönelik İslam ümmetini bir tutmaya, diri tutmaya yönelik kararlılığını gösteren en önemli projedir. O günlerde demiryolları inşaatları Avrupa ülkelerinde yeni yeni başlamıştır. Osmanlı, "hasta adam", bu projeyi nasıl yapar diye bildiğimiz o emperyalist ülkeler çılgına dönerler. Proje adım adım ilerler, her türlü engellemeye, zorluğa rağmen yapılır ve bu arada projeyi engellemeye çalışan emperyalist güçler buna muvaffak olamayacaklarını anladıkları zaman başka yollara saparlar. Orta Doğu'da, Arap Yarımadası'nda Arap Lawrence diye bilinen o meşhur casusu devreye sokar ve bitmiş demiryolunu bombalatırlar. Abdülhamit vizyon itibariyle, devlet adamlığı itibariyle 33 sene boyunca iktidar döneminde, devletin kör kuruşunu hiçbir kimseye yedirtmemiş, Batı'da emperyalistlere karşı denge politikası, İslam aleminde de ümmetin bir arada tutulması politikasıyla ülkeyi en zor zamanlarda tam 33 yıl boyunca şer odaklarıyla mücadele ederken, diğer yandan da 25 ülkede üç kıtada birbirinden önemli birçok eseri hayata geçirmiştir. Bugün İslam coğrafyasının hükmettiği Osmanlı'nın hüküm sürdüğü bütün coğrafyalardaki İslam eserlerinin altında Abdülhamit'in imzası vardır. İşte Abdülhamit'e laf etmeye çalışanlar, gerçek Abdülhamit'i eserleriyle görüyorlar.
"Değerli gençler, Abdülhamit'i okuyalım. Abdülhamit'i gerçek kaynaklardan okuyalım. Abdülhamit'i bizim dönemimizde o kadar kötü tanıttılar ki... Şimdi Abdülhamit'i okuduğumda hayranlığım bir kat daha artıyor. Çünkü o 'Önce milletim' diyen, 'Benim vücudum önemli değil, milletimin önemli, milletimin geleceği önemli' diyen ve ömür boyu da bunun için çalışan çok önemli bir padişahtır. Değerli kardeşlerim, Batı dünyasında yenilikçi hareketler başlamış, teknolojik ürün icatları başlamış, Abdülhamit bundan geri kalmayalım diye gençleri seçerek bu ülkelere gidip ilim öğrenmeleri, teknolojiyi anlamaları ve ondan sonra Osmanlı topraklarında uygulamaları için çok önemli fırsat sağlamıştır. Bu gençler, Avrupa'ya giden bu gençler ancak maalesef Abdülhamit'in hayallerini gerçeğe dönüştürmek yerine Abdülhamit'in nasıl tahttan indirilmesi için müstebitlerle iş birliği yaptığını tarih kitaplarından ibretle okuyoruz. Bütün bunlara rağmen kendisine yapılmaya çalışılan suikastlara rağmen Osmanlı'nın temeline dinamit koymaya çalışan düşmanlarla iş birliğine rağmen hiçbir vatan evladını cezalandırmamış ve darbe yapmaya çalışan darbecilere karşı "Sultanım niye orduya emir vermiyorsun" diyenlere "Ben Müslümanların, kendi askerlerimizin birbirine ateş açmasına asla müsaade etmem" diyerek harekat ordusunu durdurmuştur. 15 Temmuz'daysa asker elbisesi giyen alçak FETÖ'cüler, bu memleketin evlatlarına, bu memleketin tankıyla, topuyla, uçağıyla, bombalarıyla ateş etmekten geri kalmamışlardır. İşte Abdülhamit'in vatan sevgisi, insan sevgisiyle bu alçak FETÖ'cülerin yaptıkları arasındaki fark budur.
"Bu alçaklar, her şeyi düşündüler ama bir şeyi düşünmediler. O da Hakk'ın gücü ve halkın gücüdür. Halkın gücü tankın gücünü yenmiştir. vatan sevgisi, millet sevgisi, bayrak sevgisi ve devlet sevgisi her türlü silahın üzerindedir. Sevgili gençler, önümüzde çok önemli, çok zorlu bir süreç var. Gördüğünüz gibi etrafımızda ateş çemberi var. Komşularımızda maalesef basiretsiz, çapsız yöneticiler yüzünden altı senedir devam eden istikrarsızlık milyonlarca insanın yerlerinden yurtlarından olmasına sebep oldu. (Meclis'te köpek istemiyoruz sloganları) Üç milyon kardeşimizi, Suriyeliyi, Iraklıyı bağrımıza bastık. Ekmeğimizi bölüştük, evimizi açtık. Herkes şunu bilmelidir, ekmeğimizi böleriz ama bu vatanı böldürtmeyiz. Değerli kardeşlerim, sevgili gençler Türkiye, bölgede barışın, güvenliğin, kardeşliğin teminatıdır. Bunun için dedik ki, dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız. Yaptık mı? Birer birer düşmanlıkları kaldırıyoruz. Şimdi inşallah, Suriye'de de akan kanı durdurduk, kalıcı barışı sağlamak için başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hükümetimizle diğer paydaşlar da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnşallah bugün başımızı ağrıtan, enerjimizi azaltan, milletimizin birliğine, beraberliğine zarar vermeye çalışan bu bölücü terör örgütünü, FETO'cu terör örgütünü, DEAŞ terör örgütünü, bilimum terör örgütlerini de Türkiye'nin gündeminden çıkaracağız. Ve Türkiye'yi evvel Allah geleceğimiz olan gençlere, sizlere, ecdadımızdan aldığımız gibi daha da ileriye gitmiş, muhasır medeniyetler seviyesini yakalamış bir ülke olarak devredeceğiz. Bu heyecanı sizde görüyorum, bu heyecanı teşkilatımda görüyorum.
"Gençler, hazır mısınız? Cumhurbaşkanlığı sistemine hazır mısınız? Şimdi, 2003 yılında göreve geldiğimiz günden itibaren milletimizle birlikte Türkiye'yi ayağa kaldıracağımıza söz verdik. Bir Türkiye'yi üç Türkiye yaptık. Öyle karanlık noktalardan, umutların yeniden tazelendiği, aydınlanmanın başladığı bu günlere gelmek elbette kolay olmadı. Bakın, yakın tarihimizde 27 Mayıs var, 12 Mart var. 12 Eylül var. 28 Şubat var. Bütün bunlarda millet iradesi maalesef yok edildi, darbeciler kazandı. Ama AK Parti iktidara geldi; 27 Nisan, 17 Aralık, 15 Temmuz üç darbe girişiminde de darbeciler kaybetti, millet kazandı. Siz kazandınız.
Bu anayasa değişikliğiyle artık cuntacılar iş başına gelme hevesi içerisinde olmayacak. Demokrasi, halkın iradesi kesintisiz işlemeye devam edecek. Sistemin tıkanan damarları açılacak. Kararlar hızlı alınacak, vatandaşın beklediği hizmetler daha hızlı şekilde yapılacak. Vatandaşın hizmete erişimi, bürokrasiyle iş yapması daha da kolaylaşacak. İstikrar, artık sandıkta halledilecek. Bu sistemle millet, kendisini yönetenleri doğrudan seçecek. Aynı zamanda da kendisini yönetecekleri denetleyecek, vekillerini de seçecek. Bir yandan hükümeti seçecek, diğer yandan da Meclis'i seçecek. Kendisi hükümetini doğrudan denetleyecek. Vekilleri de kendisi adına, millet adına kanunları yapacak, hükümetin denetlemesini gerçekleştirecek. Doğrudan demokrasi, vekaletle değil, millet yetkiyi verecek hesabı da soracak. Ve Türkiye artık milletten yetki almayanların söz söyleyeceği bir ülke olmaktan çıkacak. Bütün vesayet odakları, milli iradenin emrine girecek ve milletin dediği söz geçerli olacak. Gençler, bu anayasa sizi de düşündü. Siz, geleceğimizsiniz. Dediler ki, gençler seçsinler ama seçilmesinler. Seçiyorsanız elbette seçeceksiniz. Siyasetin yolunu da gençlere açacağız dedik ve bu anayasada seçilme yaşını 18'e düşürdük. Hayırlı uğurlu olsun.
"Türkiye'nin, cumhuriyetimizin 100'üncü yılına gittiğimiz şu günlerde önünde çok büyük hedefler var. Kim ne derse desin, kim ne yapmaya çalışırsa çalışsın Allah'ın izniyle liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın riyasetiyle Türkiye'yi muhasır medeniyetlere taşıyacak aydınlık yarınları, geleceğimizi siz gençlerle inşa edeceğiz. Sevgili gençler dünya değişiyor, büyük bir hızla gelişiyor. Bu değişim ve yenilenmeyi en yakın olarak sizler biliyorsunuz. Türkiye de bu değişimi görüyor ve bu değişimi ülkemiz için, geleceğimiz için, gençlerimiz için, AK Parti iktidarı olarak en güzel şekilde değerlendirmenin gereği yapıyoruz. Getireceğimiz bu sistemin sahibi millettir. Bu değişikliğe oy verecek olan da millettir. Meclis'te bin bir entrikayla çalışmaları engellemeye çalışanlar, vekillerin ayaklarını ısırarak, yumruklarını vurarak, her türlü barbarlığı yapanlar millet sandıkta bunun cevabını en iyi şekilde verecektir. Son söz yine milletin olacaktır.
"15 senedir bütün kararları milletle aldık, milletle birlikte verdik. Halkın ve Hakk'ın rızası dışında hiçbir şeye boyun eğmedik. Siyasi ve ekonomik açıdan Türkiye'nin geleceğin gerçeklerini yakalaması için hak ettiği hizmetleri yaparak bu günlere geldik. Bu konuda en büyük desteği sizlerden aldık. Gelecek Türkiye vizyonu adına taleplerinizi seslendirmeye, taleplerinizi dile getirmeye daima devam edin, asla yılmayın. Her zaman yanınınızdayız. Gençler, unutmayın. Nasıl bu mübarek topraklar, bu ülke bize emanet edildiyse biz de aynı şekilde size emanet edeceğiz. O günler uzakta değildir, hepiniz tek tek bu onurlu yükü yüklenmeye hazır mısınız? İşte gençlik....
İlgisiz kalmayın, memleket meselelerine kafa yormaya devam edin. 15 Temmuz öncesi bu gençler apolitiktir, ülke sorunlarıyla ilgilenmez diyenler, 15 Temmuz gecesi söylediklerine bin pişman oldular. Çünkü o gençler tankların önündeydi. Tankların önündeydi, ay yıldızlı bayrağını alarak sokaklardaydı. Türkiye'nin aydınlık yarınları için hayatını seve seve feda etti. Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize uzun ömürler diliyorum. Bu güzel ülkeye, bu büyü millete borcumuzu yarınlarımıza sahip çıkarak ödeyeceğiz. Bu konuda gençlerimizden zerre kadar şüphemiz yoktur. Sizlerin şekillendireceği bir geleceğin, bugün ülkemiz için kurduğumuz hayallerin çok daha ötesinde geçeceğini çok iyi biliyorum. Bu yolda Abdülhamit Han tarihimizdeki nice büyük şahsiyetler gibi bizlere ilham verecek. Allah gençlerimizin yolunu da, bahtını da açık etsin.