Başbakan Binali Yıldırım, referandum sürecindeki 75 günün çok önemli olduğunu belirterek " Anayasa değişikliği Meclis'ten geçmesin diye ana muhalefet partisi CHP, bölücülerle dirsek teması yapmış HDP'lileri de yanına alıp hayır kampanyası yaptı. Her türlü yaygarayı çıkardılar. Ama sonunda Meclis galip geldi, biz milletin iradesine karşı çıkamayız" dedi.
Yıldırım, Gülen cemaatinin kendi mensuplarından himmet adı altında topladığı paraların lobi şirketlerine aktarıldığını söyledi.
Dünya Gümrük Günü'nde konuşan Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:
Esasen ben Ulaştırma Bakanı olduğum zaman 2006'da bu işin öncüsü olduk ve Gümrük Ticaret Bakanı'yla bu işi başlattık. Neye bakacaksınız? Tır belgesi var mı, gerekli sertifikaları var mı? Polis orada, gümrükçü orada, aklına ne gelirse soruyorlar. Vatandaşlar onların gönüllerini razı etmeden geçemiyor. Şimdi 14 kişinin hatırını soracağına bir kişinin hatırını sorup geçip gidecek.
Vatandaşa da memura da kolaylık. İnsanın müdahalesi ne kadar fazla olursa o kadar sorun olur. İşlerin elektronik ortamda yapılmasının her alanda yolunu açmalıyız, başarının sırrı buradan geçiyor. Bu anlamda örnek bir uygulama daha yaptık. Kardeşim biz bunlarla uğraşmayalım, ticaretin içinde olan özel sektörle yapalım dedik.
Gayet güzel bir şekilde bu sistem işliyor. Yine dedik ki bu gümrüklerin modernize etmemiz lazım, bizim dünyaya açılan pencerelerimiz... Pırıl pırıl binalarıyla, sosyal ihtiyaç merkezleriyle, TIR'cıların orada bekleyecekleri alanla güzel şeyler olsun. 12 kapıyı verdik yap-işlet-devret modeliyle kısa sürede yapıldı, tıkır tıkır işliyor. Şimdi bir şikayet var, Bulgaristan sınırında uzun kuyruklar oluyormuş, TIR şoförleri konaklama alanı istiyor.
Rıfat Bey bakın kısa sürede bunu halledelim. Keşke bu olmasa, ama niye oluyor? Sizin memleketinizde gümrükleri, geçişleri iyi yapmanız yetmiyor öbür tarafın da aynı olması lazım. İki taraf da aynı hassasiyeti göstermediği zaman hiçbir işe yaramıyor. Dünyanın şunu görmesi lazım, ticaretin tek bir yolu var; rekabet ve kalite.
143 tane faal gümrüğümüz var, bizim ülke büyük bir ülke. Hepsi kara sınır kapılarıyla sınırlı değil. Şehirlerin içinde gümrükleme alanları var, lojistik merkezleri var. Biliyorsunuz Kazan'da bir lojistik merkezi açtık, birçok yerde lojistik merkezleri kullanılıyor. Taşımacılıktan lojistiğe geçen bir süreci yaşıyoruz. Limanlarda artık manuel kontroller tarihe karışıyor. Her konteynerin bir kimlik numarası var.
Burada daha bahsedeceğimiz çok uzun mesafeler var. Alışkanlıkları değiştirmek kolay iş değil. Statüko değişimin en büyük düşmanıdır. Önemli olan altyapının değişmesi değil, zihniyetin değişmesidir. Zihniyet değişmeden hiçbir değişimin başarılı olamaz.
Türkiye Allah'a şükür genç nüfusu fazla olan bir ülke, dünya ortalamasının üzerindeyiz Avrupa ülkesine yaklaştık. Değerli dostlar, çek sistemi önemli. Sicil affını getirdik, bu zor günlerde finansman sıkıntısı yaşayanlar için yeni çek kanunu çıkardık. Kimse "Yazalım ne olursa olsun" diyemeyecek. Söz namustur, çekin altına imza attıysan gereğini yapacaksın. Bakın biz 316 a-AKP milletvekili anayasa değişikliği teklifinin altına imza attık, sonra Meclis'te oyumuzu kullandık.
Karekodlu çek, yanlış uygulamaları büyük oranda ortadan kaldıracak. Taşınır rehni Kanunu'nu çıkardık. KOBİ'lerde teminat sorunu en büyük sorun. Taşınır malların, teminata konu olması çok büyük bir rahatlık. Bazı bankalar bunu anlamamış, ne yazık ki biri de kamu bankası. "Bu teminat olur mu?" diye binbir mazeret. Kanun çıktıysa, uygulayacaksınız.
Bunun lamı cimi yok. Uygulamazsanız irade gereği neyse yapar. Şuna bak, şu kepazeliğe bak. Yani milleti yaşatmak varken bir tekme de ben vurayım. Bunlar gelip geçici şeyler. İşte şimdi ABD Başkanı da oturdu yerine kısa sürede her şey daha da netleşecek dünya piyasalarındaki bu dalgalanma da sona erecek. Önümüzdeki aylarda Türkiye'nin önünde büyük fırsatlar var.
Bakın ticareti kolaylaştıracağız. Satarken kararlı, alırken nazlı olacağız. İçeride yapılan yapılan malları dışarıdan fuzuli yere almanın lüzumu yok. İçeriden alalım. Daha ucuzsa dışarıdan al, ona da diyecek bir şeyimiz yok. Ama kıyak olsun diye dışarıdan alma.
İnsanımızın yüzünü güldürmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Tüm alanlarımızın eksikliklerini görüyor, gerekenleri yapıyoruz. Önümüzde yeni bir dönem var, önümüzdeki 75 gün önemli. Bir halkoylaması yapacağız. Meclis'te bir anayasa değişikliğini 339 oyla kabul etti.
Meclis anayasayı değiştirmedi arkadaşlar, Meclis anayasa değişikliğinin millete gitmesini kabul etti. Asıl sözü millet söyleyecek. Biz millete gidişin önünü açtık. Ama aslanlar gibi bu değişiklik vatandaşın önüne gitmesin diye ana muhalefet partisi CHP, bölücülerle dirsek teması yapmış HDP'lileri de yanına alıp hayır kampanyası yaptı. Her türlü yaygarayı çıkardılar. Ama sonunda Meclis galip geldi, biz milletin iradesine karşı çıkamayız. Millet karar versin diye vekil olarak üzerlerine düşen görevi yaptılar. Burada memleketin temel konuları için uzlaşma kültürünü en iyi şekilde ortaya koyan MHP Genel Başkanı ve grubuna teşekkür ediyorum. Doğrusu bu bir sorun.
Vesayetçiler boş durmadı. Arkalarındaki CHP'yi önlerine aldılar Meclis'te 367 icadını çıkardılar. Bizim memlekette buna tilki fıstığı diyorlar. Efendim neymiş 367 oy olmadan, milletvekili hazır olmadan cumhurbaşkanı seçilmez. Cumhuriyet kurulduğundan beri açın bakın böyle şey olur mu? 12 Eylül dönemi Meclis'te 139 turda cumhurbaşkanı seçememişler. Cumhurbaşkanı seçiminde ya darbe olmuş ya da darbe olduktan sonra cumhurbaşkanı seçilebilmiş.
2007'de de aynı şeyi yaptılar akılları sıra. Madem öyle işte böyle diyerek milletin dediğini yapıyoruz. "Cumhurbaşkanı'nı ben seçeceğim kardeşim" dedi millet. "Madem orada alavere dalavere oluyor ben seçiyorum" dedi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa millet, Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçti. Şimdi yaptığımız orada kalan yarım işi tamamlamak. Türkiye elden gidiyor, kıyamet kopuyor... Bunlara millet gülüp geçiyor millet.
Değerli dostlar, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ekonominin çok daha hızlı büyümesi demek. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bürokrasinin hızlanması, vesayetin ortadan kaldırılması demek. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi demek, vatandaşın birliği, bütünlüğü kardeşliğinin ilelebet sağlanması demek. Neymiş, Meclis zayıflıyormuş, kim demiş. Bakalım zayıflıyor mu zayıflamıyor mu. Bu CHP'yi Allah ıslah etsin, mevcudu da bilmiyorlar, değişikliği de bilmiyor. Kanunlar yine Meclis'te milletvekilleri tarafından yapılacak, bütçe kanunu yalnız Cumhurbaşkanı'nda. "
Hükümetin ihtiyacı varsa kanuna gelip milletvekillerine dil dökecek, rica minnetle talep edecek. Yasama güçlenecek, milletvekili daha da güçlü hale gelecek. Şimdi, denetim; efendim denetim zayıflıyor. Kim demiş? CHP'liler diyor. Okumadıkları oradan belli. Genel görüşme hala devam ediyor, yazılı soru hala devam ediyor. Bakanlar gelip Meclis'e bilgi vermesi gerekiyorsa verecekler. Bunların hepsinden daha önemlisi şudur; mevcut sistemde cumhurbaşkanını yargılamak hemen hemen imkansız.
Neden imkansız? Çünkü cumhurbaşkanı bu kadar çok yetkiye rağmen suçlanamıyor. Sorumsuz. Yetkiler gani, sorumluluklar mafi. Öyle güzel bir dünya yok. Sadece 'vatana ihanet'ten suçlanabilir, onun için de meclisteki vekil sayısının yüzde 75'inin oluru lazım. Ne kadar zor olduğunu anlayın.
Efendim şimdi ne oluyor? Şimdi geleni söyleyeyim cumhurbaşkanı, bakanları, yardımcıları, hepsi her suçtan dolayı suçlanabilecek, haklarında soruşturma açabilecek. Başlangıçta soruşturma açılacak, soruşturma komisyona sunulacak, sonra yüzde 60 ile yargılanabilecek. Cumhurbaşkanını suçlayamayan bir anayasadan, cumhurbaşkanını her türlü konuda suçlayabilen anayasaya geçiyoruz. Parlamentonun zayıfladığını söyleyenler iyi dinlesin, gerçekleri milletten kimse saklayamaz. Uzlaşma kültürü gelişiyor, bu sistemde krize çözüm üretilmesi de öngörülüyor. Efendim işte bn şu partiden daha çok milletvekili istiyorum, seçim kararı aldı. Seçim kararı aldığında kendi seçime giderken Meclis de gidiyor. Yargı mensubu yanlış yapar, millet düzeltir. Bürokrasi yanlış yapar, millet düzeltir. Onun için bu milleti bir kenara bırakıp gelin-güvey olmayalım. Her şeyin başı millettir. Milletin iradesi dışındaki hiçbir iradenin çıkış yolu yoktur. Burada ayrıca yargıdaki ayrıcalıkları da kaldırıyoruz. Askeri-sivil... Bütün bunlar kalktı. Yargının birlikteliği, yargı birliği gerçekleşiyor. Ne var? Önemli sorumluluk alanlar farklı bir yargılamaya tabi tutulur. Mesela cumhurbaşkanının, bakanların yargılama usulü farklı, diğerlerinin yargılamaları farklı. Daha birçok faydaları var. Enine boyuna konuşacağız bunları. Altını çizerek tekrar ediyorum bu yapılan değişiklik 2007'de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle başlayan sürecin tamamlanmasıdır.
İşi rejim değişikliğine falan götürmek tamamen bir safsatadır. Türkiye cumhuriyeti, büyük Atatürk'ün önderliğinde kurmuş ve rejim tartışması 93 yıl önce o gün sona ermiştir. Türkiye cumhuriyettir, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Üniter yapısıyla, milletiyle bölünmez bir bütündür. Baş şehri Ankara'dır. Bunların üzerinde kimse siyaset yapmasın. Bu işi bu kadar açık ve nettir. Ben eminim ki aziz milletimiz nasıl 15 Temmuz'da ülkeyi karanlıktan kurtardıysa, önümüzdeki halkoylamasında da Türkiye'de vesayetçilere, statükoculara, değişime karşı direnenlere gereken cevabı sandıkta evet diyerek son görevini yapacaktır. "