"Bize koalisyon teklifi yapılmadı" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yanıt veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Koalisyon konusunda 'bize teklif gelmedi' diye kimse söyleyemez" dedi.
Davutoğlu, "Yarın toplanırsak HDP’nin hükümette görev almaması için üçlü ya da ikili bir koalisyon kurarız. HDP’nin de hükümette olmasına gerek kalmaz. Akıl başka bir şeydir, kurnazlık başka. Hesap şuysa, biz çekilelim, AK Parti HDP’yle yan yana görünsün, ben oy kazanayım diyorlarsa, bu kurnazlıktır. Oynanan oyun bu, biz şunu söyleriz. 20 Ağustos, son çağrımızı da yaptık"" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP MYK toplantısının ardından açıklama yaptı.
Davutoğlu'nun konuşması özetle şöyle:
- Ülkemiz çok hayati bir süreçten geçiyor. Herşeyden önce son 1,5 ay içinde terör örgütlerinin eş zamanlı saldırıları sonrası hayatlarını kaybeden şehitlerimiz için Allah'tan rahmet diliyorum. - 7 Haziran'dan sonra ülkemizi yönetme sorumluluğu üstlenmiş kadrolar olarak, hiçbir boşluk oluşmaması için çok çaba sarfettik. Terör saldırıları oldu geri adım atmadık. Son derece kararlı adımlar attık. Aynı adımlarla 3 terör örgütüne karşı mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.
- Vatandaşımız hükümetimizin kudretinden emin olmalıdır. Siyaset toplumun karşı karşıya kaldığı sorunları çözme sanatıdır.
- Koalisyon konusunda 'bize teklif gelmedi' diye kimse söyleyemez.
- İstikşafi görüşmeler birlikte bir koalisyon arayışıydı.
- Demokrasilerde seçimle oluşan Meclis sorunların nihai merkezidir.
- Ülkeye sıkıyönetim davetinde bulunmak siyasi sorumsuzluktur.
- Her teklifi reddettikten sonra sıkıyönetim davetinde bulunmak, 28 Şubat mantığı gibi bir mantıktır.
- Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'yle istediği mekanda, istediği süreyle görüşmeye hazırım. Bahçeli "mübarek cuma" diyor. Buyrun, mübarek cuma günü buluşalım. İlk Meclis'te buluşalım.
- Kendi milletvekillerinin listesi dağda hazırlananlar bize irade diyor. Geçici denen bu hükümet son 30 yılın en kapsamlı terör operasyonlarını gerçekleştiriyor. En küçük kararı bile Kandil’den gelen talimatla alan. Paralel belediye başkanlıkları kurmuş olanlar bu konuda itiraz ya da eleştiri getiremezler.
- Birbirimizi suçlamak yerine heybemizde ne var, çıkartalım. Birlikte bir hükümet kuralım. Birbirimizi yıpratmak, seviye anlamında düşük cereyan eden polemiklere girmek yerine gövdemizi bu taşın altına koyalım ve halkımıza giderken terörle mücadele etmiş liderler olarak pozitif bir gündemle oy istiyorum. Hem de erken seçime giderken seçim güvenliği için gereken yasaları da içeren bir reform yapalım. 2 aydan bahsediyorum. 2 ay birbirimize tahammül edemeyecek miyiz? Aynı masaya oturup konuşamayacak mıyız?
- Seni başkan yaptırmayacağız söyleminden sonra cumhurbaşkanı üzerinden kampanyalarla seçime gidelim diyen olursa millet dersini verir. Milletin güvenliği için gece gündüz uykusuz geçiren emniyet birimlerimizle çalışanlarla, şehit evlatlarımızı istismar etmek üzere politika yapanlar arasındaki farkı millet görürü.
- Cumhurbaşkanımızın karar vermesi halinde, Anayasa’nın 114 ve 116. maddelerinin ruhu kapsamında bütün Meclis’i temsil eden bir tabloyla hükümet kuralım diyorum.
- Ne olursa olsun oylarımızın düşeceğini bilsek bile bu sorumluluktan kaçmayacağız. Terörle mücadele dahil hiçbir karardan geri adım atmayacağız. Bedeli ne olursa olsun... Zor şartlarda, o zor şartların gereğinden kaçanlar, tarihin ve milletin önüne çıkamazlar. O zor şartlar üzerinden Cumhurbaşkanlığı’nı tartışmaya açanlar unutabilir ama milletimiz onları unutmaz.
- Sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye tekrar sesleniyorum. Pazartesiden önce bir araya gelmeye, yasal reformlarla omuz omuza seçime suhuletle götürme çağrısında bulunuyorum. Bu olmazsa, Cumhurbaşkanımız karar aldığında herkesi hükümete katılmaya çağırıyorum.
- Onlar bu sorumluluktan kaçsalar da biz kaçmayız, bize oy versin vermesin, sizin verdiğiniz emaneti son nefesimize kadar korur, yerine getiririz. Milletimizi hükümetsiz, demokrasisiz, özgürlüksüz bırakmayız. Allah bu millete bir daha sıkıyönetim günlerini göstermesin.
HDP isimleri biz belirlemezsek seçim hükümetinde yer almayız dedi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bir yola çıktığımda yasal çerçeveyi gözeterek çıkarım. Her bir konu gündeme geldiğinde arkadaşlarıma inceleme talimatı verdim. Anayasanın ilgili maddelerini okuyanlar görür; Cumhurbaşkanı bir başbakan atar, TBMM Başkanı oranları başbakana bildirir. Başbakan da bu oranlara dayalı olarak parti üyelerine teklifte bulunur. Kabul edilmezse bağımsız, dışarıdan veya içeriden atanır. Açık, bir sözdür bu. Benim dün kastettiğim ifade bu. Bugün HDP sözcüsü, çirkin bir şekilde, ifade ettiği söz en büyük siyasi nezaketsizliktir. Bizim partimizin kurucusu kurucu liderdir, şu anda Cumhurbaşkanıdır. Daha önceki bütün cumhurbaşkanlarında olduğu gibi onaylar, istişarede bir söz hakkı da vardır. Bunu tartışmaya açtıktan sonra HDP’nin gelecek üyelerin kendisine danışılmasını istemesi tam anlamıyla bir tutarsızlıktır. Ben ne yapacağımı bilirim. Böyle bir ithamda bulunmasalardı belki bir istişare ihtiyacı hisseder, duyduğum saygı gereği istişarede bulunur, sorabilirdim.
Ama bana hakaret ettikten sonra, anayasal çizgi dışına çıkıp benden tavır beklemeye hakları yok. Anayasa ne diyorsa onu yaparım. Ümit ederim ki diğer partiler de katılırlar. Teklifimizi yaparız, ederlerse ederler, etmezlerse bağımsız atanır.
Sayın Başbakan olası bir seçim hükümetinde HDP’yle aynı hükümette yer almanız ulusal güvenlik için risk olur mu?
Bu benim iradi tercihim değil. Olmasını en son istediğim senaryodur dedim. Bu anayasal bir zorunluluk. HDP’nin Meclis’te olduğunu reddedebilir misiniz? Bunun müsebbibi kimdir? Şu çağrılarıma cevap vermeyen CHP ve MHP olur.
Yarın toplanırsak HDP’nin hükümette görev almaması için üçlü ya da ikili bir koalisyon kurarız. HDP’nin de hükümette olmasına gerek kalmaz.
Akıl başka bir şeydir, kurnazlık başka. Hesap şuysa, biz çekilelim, AK Parti HDP’yle yan yana görünsün, ben oy kazanayım diyorlarsa, bu kurnazlıktır.
Oynanan oyun bu, biz şunu söyleriz. 20 Ağustos, son çağrımızı da yaptık. MHP cevap vermedi, daha otururken 4 teklife de hayır, hayır, hayır, hayır dedi. Anayasa da HDP’nin katılımını öngördü. Anayasayı biz yazmadık. Bu şartlara biz getirmedik. HDP olmayacak da yerine MGK olsun deniyorsa, ona dönüp “sen biraz demokrasi öğren” deriz. MGK saygın bir kurumdur ama ne hükümetin ne de TBMM’nin yerini ikame eder. HDP’lilerin olması durumunda, alacağımız kararları almakta hiç tereddüt etmem. Bugün nasıl Genelkurmay’a talimat veren ben isem, Valilere veren ben isem, aynı kararlılıkla veririm.