Davutoğlu'ndan Bahçeli'ye: Adeta diktatör gibi, koltuğunu kaybetmemek için hakaretlere sarılıyor

Davutoğlu'ndan Bahçeli'ye: Adeta diktatör gibi, koltuğunu kaybetmemek için hakaretlere sarılıyor

Kendisini ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sayın Bahçeli’yi dinledim biraz evvel. Oldukça nezaketsiz, müfteri bir dil kullanmaktaydı. Başarısızlığın hesabını vermek yerine parti içinde kendine muhalefet edenler başka yapıların sözcüsü olarak adlandırıyor" dedi.

Davutoğlu, "Parti içinde adeta diktatörlüğünü ilan eden Bahçeli, bizi ve Cumhurbaşkanımızı itham ediyor. Bu millet bizi de sizi de çok iyi bilir. Kendi koltuğunuzu kaybetmemek için sarıldığınız bu hakaretamiz dilin hesabını milletimiz sizden sorar. Demokrasilerde her muhalefet partisinin mevcut hükümeti eleştirirken yapıcı olma yükümlülüğü vardır" diye konuştu.

Davutoğlu Musul’da IŞİD’e karşı savaşan unsurların eğitildiği kamptaki asker sayısının artırılmasını“Söz konusu artırım rutindir. Sınır boyu DEAŞ saldırısına karşı korunması amacıyla bu takviye yapılmıştır” dedi. Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komitesi’nin bu askeri artırımı “işgalcilik” olarak suçlamasından sonra Davutoğlu, “Bağdat’a gitme arzusundayım” dedi.

Rusya ile iki haftadır gerilim yaşandığını hatırlatan Davutoğlu, “Biz Ukrayna’nın çağrısına uyup doğu Ukrayna’da Rusya’yla akrabalık bağları olan kişileri Rusya hava sahasını da ihlal edip bombalasaydık, ne yaparlardı?” diyerek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in empati yapmasını istedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP'nin grup toplantısında konuştu.

Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Aziz dava arkadaşlarım, sevgili misafirler, ekranları başındaki aziz milletim, sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Bütün vatandaşlarımı aynı muhabbetle selamlıyorum. Türkiye’nin gücüne güç katmak için yeniden koşmaya başlamış bulunuyoruz. Bu ivmenin devam edeceğini ve sanayi üretiminin dördüncü çeyrek büyümesine katkı sağlayacağını görüyoruz.

Aziz dava arkadaşlarım 1 Kasım’dan sonra başlayan süreç kendi takvimi içinde emin adımlarla ilerliyor.

29 -30 Kasım’da Brüksel’de Türkiye-AB zirvesine katıldık. 

Zirvede aldığımız kararlar çerçevesinde en geç Ekim 2016’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları başları dik, vizesiz seyahat edebilecekler. Hayırlı, uğurlu olsun.

Bütün hedeflerimiz için bu zirve yeniden başlangıç olmuştur. AB Zirvesi’nde muhataplarımız Türkiye-AB ortak geleceği için sonuç odaklı çalışmayı taahhüt ettiler. Yılda iki kez düzenli zirveler gerçekleştireceğiz. Fasılların tekrar açılmasından Schengen’e kadar birçok gelişme bekliyoruz. AB Zirvesi’nde Suriyeli kardeşlerimiz için de önemli kazanımlar elde ettik.

AB ülkeleri Türkiye’ye acil ve sürekli insani yardım sağlayacak. Genel mali destek de önemli ölçüde artırılacak. Bu yükü tek başına taşıyan Türkiye, külfet paylaşımında diğer ülkelerle hareket edecek.

 Avrupalı dostlarımıza teşekkür ediyoruz ama biz bugüne kadar kapımıza geleni geri çevirmedik. İleride bugünlerin tarihi yazıldığında Türkiye bütün bir insanlık tarihine dünyanın en geniş kapsamlı mülteci akınına bağrını açmış bir ülke olarak altın harflerle geçecek. Bütün bu zor günler geçer ama elimizin dokunduğu, aşımızı paylaştığımız Suriyeli kardeşlerimiz bu destanı gelecek nesillere aktaracaklar. 

1 Aralık’ta Kıbrıs’a, 3 Aralık’ta can Azerbaycan’a gittim. Bu çok güzel bir geleneğimizdir. Yavru vatandan da, can Azerbaycan’dan da kucak dolusu muhabbet ve sevgi getirdim.

Sokaktaki kardeşlerimiz de 1 Kasım gecesi uyumayarak Türkiye için dua ettiklerini ifade ettiler. 1 Kasım 78 milyonun değil bütün bir gönül coğrafyasının zaferidir. Madem ki sizler bizim için dua ettiniz, biz gecemizi gündüzümüze katarak hep yanınızda olacağız.

Kıbrıs'ta çözüm adımları 

Adada çözüme yönelik atılacak adımları detaylı bir şekilde konuştuk. KKTC ve Kıbrıslı soydaşlarımız her vesileyle yüreğimizdedir. Azerbaycan ziyaretimizde de son derece ufuk açıcı, sıcak görüşmeler gerçekleştirdik. Sayın Aliyev’e bir kez daha teşekkür ediyorum. Dosta düşmana, dostumuzun kim olduğunu ve nerede durduğumuzu gösterdi. Ortak proje ve inisiyatiflerimiz iki ülkenin yanı sıra bölgenin, hatta bölge ötesindeki ülkelere hizmet edecektir.

 Bakü Şehitliği’ne her gidişimde şehitlerin geldiği mekanları okuduğumda, kiminin Kosova’dan, kiminin Bosna’dan, Kerkük’ten, Basra’dan geldiğini gördüğümde bizim şehitlerimizden devraldığımız emanetin bugünkü sınırların çok ötesinde olduğunu bir kez daha gördüm. Bu emaneti inşallah her zaman korumaya ahdettik. Brüksel’de Avrupalı, Bakü’de Kafkasyalı, Semerkant’a Asyalı, Bosna’da Rumelili, Addis Ababa’da Afrikalı olduk.

 

'Bahçeli diktatör gibi'

 

TBMM grup başkanlarımızı ve yönetimimizi belirledik, büyük bir aşkla, heyecanla tek başına, iş başına yaptık. Diğer partilerde seçim mağlubiyeti ardından kurultay – kongre tartışmaları başlarken biz partilerimizi yenileyerek yola devam ettik.

Çok önemli reformlar için hazırlıklarımızı yaptık. Seçim beyannamemizde ve hükümet programımızdaki bütün reform ve vaatleri tek tek hayata geçireceğiz. Bu Meclis grubumuz da büyük reformlara imza atan bir grup olacağız. Kimse ben seçildim, bu iş bitti gibi bir rehavete kapılmamalıdır. Çok kapsamlı ve çok yönlü reform paketlerimiz var.

Muhalefete düşen çok önemli görevler de vardır. Muhalefetten tek ricamız empati yapmalarıdır. Maalesef geçen bu 14 yıl boyunca bu hakkaniyeti göremedim.

Sayın Bahçeli’yi dinledim biraz evvel. Oldukça nezaketsiz, müfteri bir dil kullanmaktaydı. Başarısızlığın hesabını vermek yerine parti içinde kendine muhalefet edenler başka yapıların sözcüsü olarak adlandırıyor.

Parti içinde adeta diktatörlüğünü ilan eden Bahçeli, bizi ve Cumhurbaşkanımızı itham ediyor. Bu millet bizi de sizi de çok iyi bilir. Kendi koltuğunuzu kaybetmemek için sarıldığınız bu hakaretamiz dilin hesabını milletimiz sizden sorar. Demokrasilerde her muhalefet partisinin mevcut hükümeti eleştirirken yapıcı olma yükümlülüğü vardır.

 

Sayın Kılıçdaroğlu, eğer siz iktidar olsaydınız, biz geçici bütçede ısrar etseydik, siz ne yapardınız? Bize haksızlık edilmedikçe siyasi olgunluktan ayrılmayacağız. AK Parti’nin 14 yıllık iktidar dönemi vizyonu ve projesi olan siyasetin başarısına örnektir.  Ben buradan muhalefet partilerine yasama faaliyetleri öncesi sesleniyorum. Reformlara katkı verin, ülkenin geleceğini birlikte inşa edelim.

İlgili bütün kesimlerle istişare içinde olacağız. Her aşamayı kamuoyumuzla paylaşacağız. Hiçbir önyargı içinde değiliz, her türlü fikre, katkıya, talebe açığız. Yeter ki siyaseti yalana, yıpratma kampanyalarına alet etmeyelim.

 

"Rusya'yı bombalasaydık ne olurdu?"

 

Rusya’yla iki haftadır gerilim yaşıyoruz. Aslında olay son derece açık. Sınırlarımızı korumak bizim için hem bir hak, hem de onurlu bir görevdir. Biz herhangi bir ülkeyi hedef alan bir adım atmadık. Saldırgan bir tutum da belirlemedik. Yaşananlara ilişkin belgeleri ortaya koyduk. Uluslararası zeminde haklılığımız Rusya dışında kabul gördük. Geçen zaman zarfında Rusya yönetimi beklediğimiz olgun tutumu göstermedi. Afaki suçlamalara, iftiralara maruz kalıyoruz. Her şeye rağmen sağduyuyla hareket ettik. Rusya’yla hukukumuzun hatırına... Türkiye 5 yıldır sınırda sorunlar yaşıyor. Putin’i de buradan empatiye davet ediyorum. Rusya’nın doğrudan sınırı olmayan bir yerde, Türkmenlere, Araplara, Kürtlere yönelik yapılan bombardımanda yaşandı bu olay. Biz Ukrayna’nın çağrısına uyup doğu Ukrayna’da Rusya’yla akrabalık bağları olan kişileri Rusya hava sahasını da ihlal edip bombalasaydık, ne yaparlardı? Burası Türkiye-Suriye sınırıdır ve sınırın ötesindekiler bizim kardeşlerimizdir. Bizim aldığımız her tedbir ülkemizi korumak içindir. Bütün bu sorunlara tedbir almamız üzerimizde bir görevdir. Gözümüzün önünde Türkmen kardeşlerimizin katledilmesine sessiz kalmayız, bunu da böyle biline.

 

Kimse bizden taviz vermemizi beklemesin. Rusya bir takım ekonomik-ticari yaptırımlar uyguluyor. Biz bunları yadırgıyoruz ve çelişkili buluyoruz. Türkiye bu tür şeylerle zora sokulacak bir ülke değil. Gerekli görürsek biz de kendi yaptırımlarımızı devreye sokacağız. Rusya’yla ticari hacmimiz 31 milyar dolara yükselmiştir. Olumsuz etkilenecek sektörlerimiz için de gerekli tedbirleri alacağız. Bu tedbirlere gerek kalmadan krizin aşılacağına inanıyoruz. Enerji konusunda çalışmalarımızı yapıyoruz. Yaş sebze ve meyve için gerekli tedbirleri alıyoruz. Biz hiçbir ihracatçımızı bu gerilim dolayısıyla mağdur etmeyiz. Turizm sektörünün zarar görmemesi için her türlü desteği vereceğiz. Biz karşı ambargodan yana değiliz. Ukrayna’da Rusya’ya ambargo uygulanırken karşı durduk.

Bugün İran’dan gelen seslere dönük olarak, Ankara’dan Tahran’a şu mesajı vermek istiyorum. Biz bütün riskleri alarak Brezilya’yla birlikte Güvenlik Konseyi’nde İran’a ambargolara karşı durmanın gururunu yaşadık. Onlar ise Türkiye’nin en haklı olduğu konularda böyle yaparlarsa geleneksel Türk-İran dostluğuna zarar verirler. 

Rusya’nın tavrı ne olursa olsun, gerekirse caydırıcı tedbirlerimizi de devreye sokabiliriz. Caydırıcı tedbirleri de tespit ettik ama bunlara ihtiyaç olmasın temennisini bir kez daha dile getirmek istiyorum.

 

"Musul'a takviye IŞİD'den korunmak için yapılmıştır"

 

Malumunuz üzere Musul Başika’da yerel unsurların, DEAŞ’a karşı direnen unsurların eğitildiği kamptaki asker sayımızı artırdık. Hep söylediğimiz gibi Türkiye’nin mücadelesi terörle ve DEAŞ-PKK gibi terör örgütleriyledir. Biz bu ülkelerde yaşayan insanlar terör örgütlerinden kurtarılmalıdır. Bu kamp yeni olmadığı gibi, eğitim amaçlı askeri varlığımız da yeni başlamış değildir. 1 yıla yakın bir zamandır eğitim verilmektedir. 2 bin kişiye eğitim verilmiştir. Sincar’ın kurtarılması operasyonunda en önemli desteklerden biri bizim askerlerimiz eğittiği peşmergelerden, Türkmenlerden, Araplardan gelmiştir. Musul Valisi’nin talebi doğrultusunda her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu belirttik. Söz konusu asker artırımı rutindir. Sınır boyu olduğu için muhtemel DEAŞ saldırısına karşı korunması amacıyla bu takviye yapılmıştır.

 

"Bağdat'a gitme arzusundayım"

 

En kısa zamanda Bağdat’a gitme arzusundayım. Buradan da dost ve kardeş Irak halkına sesleniyorum. Teröre karşı mücadelede yanınızda olacağız. Kendileri Irak’ta asker bulunduranların Musul konusundaki tavırlarını kınıyorum.

Terörle mücadelenin önemine inanıyoruz. Terörle mücadelede kararlılığın ve tutarlılığını biliyoruz. Eski Türkiye’nin vesayet odakları terörü ülkeyi kaosa sürüklemek için en elverişli araç olarak görüyor.  Bunlara izin vermedik, vermeyeceğiz. Terör örgütü hendekler, barikatlar kurarak hayatın normal şekilde sürmesine engel oluyor. Bir kez daha Sayın Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Herhalde bu hendek kazan, barikat kuran teröristlere arkadaşım diye hitap etmez. CHP’ye oy vermiş seçmenlerimize de bu dilin ne kadar yanlış olduğunu hatırlatmaları ricasında bulunuyorum. O barikatlar, hendekler Diyarbakırlı kardeşimin, Güneydoğu’daki vatandaşlarımızın hayatını karartmak için, askerlerimizi, polislerimizi şehit etmek için açık. Daha önce Dört Ayaklı Minare’yi tahrip ettiler, Kurşunlu Camii’ni yaktılar.

Diyarbakır yüce bir şehirdir. Niye Fatih Paşa Camii derler bilir misiniz? Yavuz Sultan Selim, Bıyıklı Mehmet Paşa’yı Diyarbakır’a gönderir, İdris-i Bitlisi ile buraları fethederler. Bilinsin ki kıyamete kadar da bu ülkenin parçası olmaya devam edecekler. Bunun üzerine bölge insanı Fatih Paşa derler. İdris-i Bitlisi’nin hem dava arkadaşıdır, hem kardeşidir, hem Türk-Kürt birlikteliğini sonsuza kadar sürecek birliği omuzlarında taşıyan kişidir. İlk Osmanlı camiidir. Bu alçak teröristler bu camiyi ateşe verdiler. O ateş Türk-Kürt kardeşliğini kuran iki yüce insanın manevi şahsiyetine de atıldı. Türkler ve Kürler kardeş olmaya kıyamete kadar devam edecektir.

Her gidişimde Diyarbakır’da bir şeyler öğrenirim, surlarına, minarelerine, Ulu Camii’ne, Ankara’dan selamlarımızı, hürmetlerimizi gönderiyoruz. Peygamberler şehrini. PKK’nın Palmira’yı tahrip eden DEAŞ’tan ne farkı var? Bunların dine, kültüre, kardeşliğimize, Diyarbakır’a saygısı yok. Tek hendek kalmayana kadar temizleyeceğiz.

Sayın Tahir Elçi, bu kargaşa simsarlarının kurbanı oldu. Her an yeni delilleri arıyoruz, öldüren silah her kiminse, Tahir Elçi terör kurbanıdır. O saldırı olmasaydı, teröristler iki polisi şehit edip kaçarken bu çatışma yaşandı. Bütün bu kayıpların arkasında terör örgütü var. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. 

Önümüzdeki dönem kalıcı reformlar yapacağımız dönemler olacak. Tarihe mühür vuracaksınız. Lütfen sen ben meselesine, kibre kapılmayınız. Bu büyük harekete gölge düşürecek her türlü hareketten birlikte sakınalım.

Son olarak muhalefet partilerine çağrımı tekrarlıyorum. Mührü birlikte vuralım, yeni anayasayı birlikte yapalım, yapıcı olalım, pozitif olalım. Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.