"MHP'nin 'eskiden asker, siyasilere karşı koyacak yürekliliği gösterirdi' açıklaması 'darbe' çağrısıdır"

"MHP'nin 'eskiden asker, siyasilere karşı koyacak yürekliliği gösterirdi' açıklaması 'darbe' çağrısıdır"

İç güvenlik paketine karşı çıkan CHP, MHP ve HDP'yi eleştiren Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sandığa değil de sokağa çağırıyorlar. Biz de inadına bütün milletimizi sandığa çağırıyoruz. Sandığa gelin sandığa. Hanım Meclis Başkanvekilimize saldırıyorlar. Divanın önünde sloganlar atıyorlar" dedi.

Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Şah Fırat operasyonu sonrası Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'i hedef alan açıklamaları sonrası başlayan tartışmalara da değindi. Davutoğlu, Necdet Özel'in Bahçeli'ye tepki gösterdiği "Vatan, millet, bayrak şuurumu sorgulama hakkının olmadığını düşünüyorum" açıklamasını "Genelkurmay başkanları eskiden Türkiye'nin millî çıkarları açısından mahzurlu gördükleri kararlar hakkında siyasi liderlere karşı koyacak yürekliliği gösterirler" diyerek eleştiren MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın açıklamasını "darbe çağrısı" olarak yorumladı.

Macaristan ziyareti nedeniyle AKP grup toplantısı bugün yapılıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, grup toplantısında milletvekillerine ve partililere seslendi.

 

Semih Yalçın ne demişti?

 

 

"Eğer bir genelkurmay başkanı siyasi iktidarın emrine giriyorsa muhalefet partilerinin de eleştirilerine katlanmak zorundadır. Tarafsız kal, yerini ve haddini bil. Sen bir siyasi partinin genel başkanı değilsin. "Muhalefetin sesi Hakk'ın ve halkın sesidir. Bu sesi dinlemeyen, görmezden gelen iktidarların sonu yıkımdır. Böylesi iktidarlara kul ve köle olan kamu görevlileri de bu yıkımda sorumluluk sahibidirler. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in dün Sayın Devlet Bahçeli'nin haklı tenkitleri karşısında suçluluk psikolojisiyle ve Tayyip Erdoğan'dan aldığı talimatla yaptığı açıklama da kendisini bu sorumluluktan kurtaramaz. Millî menfaatlerimizin aleyhinde hareket eden, siyasi iktidarların yanlış kararlarını sorgulamayan genelkurmay başkanı da olsa tenkit edilecektir. Tenkit edilen; Tayyip Erdoğan'ın provoke ettiği Türk askeri değil onu yönetenlerdir. Bu isimlerin işgal ettiği makam millete aittir ve siyasetler üstüdür, üstelik kendisine hiçbir imtiyaz da bahşetmez. Siyasetin ve AKP iktidarının tasarrufu altına giren, Erdoğan'ın emir eri olan her genelkurmay başkanı acı şekilde sorgulanır ve muaheze edilir. Kaçak Saray mukimi Tayyip Erdoğan, Süleyman Şahtürbesiyle ilgili operasyonu bizzat sevk ve idare ettiğini söylediğine ve genelkurmay başkanı da yalı kazığı olmadığına göre, neden çıkıp da bu operasyonun mahzurları hakkında itirazda bulunmadığını kendisine sormak hakkımızdır. Eğer bir genelkurmay başkanı siyasi iktidarın emrine giriyorsa muhalefet partilerinin de eleştirilerine katlanmak zorundadır. Bu sadece bir askeri operasyonsa ve sadece genelkurmayın inisiyatifinde gerçekleşmişse Erdoğan'ın açıklamaları ne anlama gelmektedir? Siyasi iktidar neden bu meseleye burnunu sokmakta ve bir propaganda malzemesi hâline getirmektedir? Genelkurmay başkanları eskiden Türkiye'nin millî çıkarları açısından mahzurlu gördükleri kararlar hakkında siyasi liderlere karşı koyacak yürekliliği gösterirler ve gerekirse istifa ederek hem kendilerinin onurlarını hem de ordunun prestijini korurlardı. Orgeneral Necdet Özel ise bunu yapmak yerine Erdoğan'ın Kaçak Saraydan yaptığı gibi işgal ettiği konuma aykırı bir üslupla Genel Başkanımıza laf yetiştirmeye çalışmaktadır."

Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

İki hafta önce bu kürsüde ifade etmiştim. New York Times’a Pensilvanya’daki zat bir yazı yazıyor, Kılıçdaroğlu direniş çağrısı yapıyor, MHP densizliklere destek veriyor, bütün bunların karşısında duran ise Ak Parti grubunun azimli tutumu. Gencecik çocuklarımızı katleden o vandallara karşı, 6-7 ekim olaylarının üzerinden bir hafta geçmeden iç güvenlik paketini görüşmeye başladık. 6-7 eylül olayları olmasaydı bazı tedbirler almaya ihtiyaç hissetmeyecektik.

Arkadan birileri harekete geçin dedi ve hep beraber birlikte harekete geçtiler. İki şeyi gördük. Kirli ittifaklar var. hükümet nerede diye soran Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir koalisyonla HDP ile birlikte 6-7 ekimden önce HDP eş başkanının sokağa çıkın tahriki gibi Kılıçdaroğlu da sokağa çıkın çağrısı yapıyor. Şimdi güya özgürlükleri savunuyorlar öyle mi? Bize kimse özgürlük dersi veremez. Kim toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak isterse, bizi eleştirseler de onların düşünce özgürlüğünü savunmak bizim görevimiz. Ama Molotof atılırsa, yüzlere maskeler takılırsa ve şehirlerimiz yakılıp yıkılırsa Türkiye Cumhuriyeti buna izin vermez, vermeyiz.

Buradan muhalefet partilerine sesleniyorum. Eleştirin, yapacağınız katkıları yapın. Arkadaşlarımız söyledi, ne teklifiniz varsa getirin konuşalım dedik. Teklif getirmediler, söyleyecek bir şey yok.

Meclis başkan vekilimize hakaret ediyorlar saldırıyorlar. Divan'ın önünde sloganlar atıyorlar. Sadece AK Parti’yi değil Meclis’in manevi şahsiyetine hakaret ediyorlar. Biz buradan bir kez daha sesleniyoruz, hakaret onlara edep bize yakışır.

 

‘Vandalizm olursa sorumlusu onlardır’

 

Halkı tahrik ederek sokağa çağırmak, direnişe çağırmak onlara, halkı sandığa çağırmak bize yakışır. Ama buradan bütün muhalefet partilerine de şimdiden sesleniyorum. Eğer kanunu engellemeye devam ederlerse, herhangi bir molotof saldırıları olursa, vandalizm olursa sorumlusu onlardır. Millet onlardan hesap sorar. Bizde bu kanunu nasıl engellediklerini millete gidip anlatacağız.

 

‘Şiddete başvurmayın’

 

Özgecan kızımızı kaybettik. Bu konudaki görüşlerimi bir çok yerde açıkladım. Antalya’da gençlik merkezine ismini verdik. Türkiye’de seferberlik ilan ettik. İstanbul sözleşmesini Türkiye kabul ettirdi. Avrupa’daki ilk kadına yönelik şiddet konusundaki ilk sözleşme. Ama herşeyden önce bunun zihniyet meselesi olduğunu da unutmamalıyız. Buradan şu mesajı iletmek istiyorum. AK Parti her zaman kadına yönelik şiddet konusunda ilkesel bir tutum almıştır, bundan sonra da kadına yönelik şiddeti önlemeye kararlıyız. Bu konuda da Özgecan’ın muhterem babasının mesajları Anadolu insanının irfanını göstermiştir. Fırat Çakıroğlu’nu Ege Üniversitesi'ndeki olaylarda kaybettik. Bazı unsurlar üniversitelerimizi karıştırmak isteyebilir. Bizler 70'li yıllarda okumuş nesil olarak bunun ne acı kayıplara yol açtığını biliyoruz. Sadece Başbakan olarak, milletvekili olarak değil, bir hoca olarak da öğrenciler arasında hiçbir zaman ideolojik ayrım yapmamış, yapılmasını ihanet olarak görmüş birisi olarak da bütün gençlerimize seslenmek istiyorum. Bu tahriklere karşı birliğinizi muhafaza ediniz. Görüşlerinizi tartışınız. Ama ne olursa olsun şiddete başvurmayın. Şiddet üzerinden gençlerimizin bölünmesi Türkiye’ye yapılabilecek en büyük ihanettir.

 

Şah Fırat operasyonu

 

Türkiye’de muhalefet tahkir ve hakarete yöneldi. Ben buradan Bahçeli’ye soruyorum. Siz de iktidar oldunuz. Kaç tane tarihi esere sahip çıktınız, hangi şehitliğe sahip çıktınız, ihya ettiniz. Hesabını verin önce. Biraz önce ben saydım, nerede şehitliğimiz varsa hepsini ihya ettik. Osmanlıca’ya yabancı dil muamelesini yapan Kılıçdaroğlu bir anda Süleyman Şah’ı keşfetti.

 

‘Sayın Bahçeli, sen edep nedir bilir misin?’

 

Bahçeli dün Genelkurmay Başkanımıza “vatan nedir bilir misin” diye sordu. 1939 yılında ilk mekan değişikliği yapıldı iktidarda CHP vardı. Vatan toprağı elden mi gitmişti? 1973 aralığında bu yeni yere geçiş için karar alındı, eylül 1975’te törenle Süleyman Şah’ın naaşı nakledildi. Hangi hükümetler var? Naim Talu, Bülent Ecevit ve rahmetli Türkeş’in başbakan yardımcısı olduğu milliyetçi CHP - Demirel hükümeti var. Eğer vatan toprağı, Ecevit zamanında vatan satılmamışsa, Karakozak'tan Eşme’ye gelirken niye terk edilmiş olsun? Sayın Bahçeli’ye soruyorum, sen vatan nedir bilir misin diye sorarken dolaylı olarak rahmetli Türkeş’e de sormuş oluyor. Türkeş’in başbakan yardımcısı olduğu dönemde ikinci nakil yapıldı. Peki vatan toprağı satılmış mı oldu? Hayır uluslararası hukuk gereği Süleyman Şah’ın bulunduğu yer bizim için vatan toprağıdır. Bahçeli özür dilemelidir. Bende ona cevaben söylüyorum, acaba sayın Bahçeli sen edep nedir bilir misin?

Günlerce uykusuz kalarak vatan toprağını savunan o devlet görevlilerinin karşısında devlet ahlakı nedir bilir misin, devlet ahlakı nedir bilir misin?

 

‘4 yıl sürmez ki kış uykusu’

 

Şunu söylüyor Kılıçdaroğlu, ''Bir sabah kalktık suriye ile düşman olduk.'' 300 bin insan ölmüş, beş milyon kişi mülteci olmuş, sanki Suriye rejimi ak kaşık gibi ona sahip çıkıyor. Kış uykusunu anlarım ama 4 yıl sürmez ki kış uykusu.

 

‘MHP'nin açıklaması darbe çağrısıdır’

 

Bugün MHP'den bir açıklama yapıldı. "Genelkurmay başkanları eskiden Türkiye’nin milli çıkarları açısından mahzurlu gördükleri kararlar hakkında siyasi liderlere karşı koyacak yürekliliği gösterirler" Bu darbe çağrısıdır arkadaşlar.

Bu eski Türkiye alışkanlığıdır. Sayın Genelkurmay Başkanımız ve şerefli Türk subayları demokratik yolla iktidara gelmiş hükümetimizin emrindedirler. Hükümetimizin aldığı kararları uygularlar. Geçti o dönem. Biz ne 27 Mayıs ne 12 Eylül'deyiz ne de apoletlerle böyle konuşulan 28 Şubat'tayız. Yeni Türkiye'de buna pabuç bırakmayız.

Demokratik yolla iktidara gelmiş hükümetimize karşı neredeyse isyana çağıracaksınız. Bu ne vatanseverlikle, ne demokrasi ahlakıyla ifade edilir.