Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'daki Barış Mitingi için belirlenen toplanma noktasında gerçekleşen ve en az 86 kişinin hayatını kaybettiği saldırı ardından 3 günlük ulusal yas ilan etti. Eylemin iki canlı bomba tarafından gerçekleştiğine yönelik çok güçlü emaraler olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Şu anda böyle bir saldırıyı yapacak kapasiteye sahip örgütler bellidir; DAİŞ, PKK, MLKP, DHKPC..." dedi. Davutoğlu, konuşmasının devamında dört örgüt içinde IŞİD ve PKK ihtimallerinin üzerinde durdu.
Ankara'da yaşanan katliamın ardından Çankaya Köşkü'nde açıklama yapan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı da eleştirerek, “'Devletin halka karşı yaptığı saldırıdır' diyor. Bu nasıl bir anlayıştır. 6-7 Ekim’de nasıl halkı sokağa dökmüşse şimdi de aynı oyunun içindedir" dedi. Davutoğlu, "Demirtaş PKK terör örgütü masum gösterip, bir iç savaş çağrısı yapıyorsa, devlete isyana davet ediyorsa, “Devlet halkımızı katletti” diyorsa bu hukuken de vicdanen de sorgulanacak sözlerdir" diye devam etti.
Güvenlik yetkilileriyle yaptığı toplantıda olayın seyri hakkında bilgiler verildiği aktaran Başbakan Davutoğlu, "Herhangi bir eksiklik, zaaf söz konusuysa ki bu konuda gerekli araştırmaların, incelemelerin yapılması talimatını da verdim, kesinlikle bu zaafın giderilmesi için gerekli tedbirleri alır, herhangi bir ihmal söz konusuysa, onun için de gerekli adımları atarız. Kimsenin bundan tereddüdü olmasın" dedi.
İçişleri Bakanı Selami Altınok, Adalet Bakanı Kenan İpek ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'yla birlikte yaptığı basın açıklamasında, "İstifa etmeyi düşünüyor musunuz" sorusuna, "Güvenlik açıklığıyla ilgili hiçbir şey söz konusu değildir. Miting Sıhhiye Meydanı’ndadır ve çevresinde arama yapılacaktır. Ankara emniyetimiz mekan ve zemin aramalarını yapmıştır. Güvenlik zafiyeti olduğunu düşünmüyorum" cevabını vermişti.
Diyarbakır ve Suruç katliamlarını gerçekleştirenlerin tespit edilerek adalete teslim edildiğini açıklayan Davutoğlu, yeterli tedbirlerin alınmadığı yönündeki iddialara dair, "Bir müddettir, bazı PKK ve DAİŞ açıklamalarından da Türkiye’ye birtakım fedailer gönderileceği. PKK’nın Kuzey Irak’ta ve bu fedailer üzerinden kaos çıkarılacağına dair bilgiler ulaşmıştı" dedi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bu saldırının acısını hissetmeyen hiçbir vatandaşımız olduğu kanaatinde değilim. Bu saldırı demokrasimize yapılan bir saldırıdır. Sandıklara giderken böyle bir saldırı doğrudan demokrasiyi hedef edinmiştir. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Bugün aldığımız kararla, terör saldırılarında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımız için, şehitlerimiz için 3 günlük ulusal yas ilan etme kararı aldık.
Her zamankinden daha çok birliğe, beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz günler. Ankara’da siyasi görüşleri ne olursa olsun, gösteri yürüyüşü hakkını kullanan vatandaşlarımızı, 86 vatandaşımızı kaybettik.
Sağlık Bakanımız, Adalet Bakanımız, İçişleri Bakanımız detaylı bilgiler verdiler. 2 canlı bomba tarafından gerçekleştiğine yönelik çok güçlü emaraler belirmiş durumda. Teröre karşı omuz omuza durma çağrısı yapıyoruz.
Halkımızın tüm kesimlerine sesleniyorum. Bugün de daha önce olduğu gibi tam bir dayanışma içinde olmamız gerek. Geçmişte Diyarbakır’da, Suruç’ta, Reyhanlı’da yapılan saldırıların sorumluları yakalanmış, adalete teslim edilmiştir.
Bu saldırı kimler tarafından yapılmış, hangi örgütler desteklemişse hukuka teslim edilecektir. Her türlü provokasyona karşı, tahrik dili, nefret dili, intikam dili kullananlara karşı birliğimizi ve beraberliğimizi koruma vaktidir.
Hangi düşünceyi benimsemiş olursanız olun, gelin hep beraber teröre karşı omuz omuza verelim, bizden en aykırı düşünenlere karşı hoşgörülü olalım. Ortak bir ülkenin kaderini paylaşan eşit, kaderdaşlar olduğumuz gerçeğini tüm dünyaya gösterelim. Bugün ilan ettiğimiz yasın 78 milyonun hislerine tercüman olacağını düşünüyorum.
Terörü yapana göre, mağduruna göre değerlendirmeyelim. Terör mağdurlarının hepsi mağdurdur, hukuklarını korumak hepimizin vazifesidir. Katliamı yapan insanlık düşmanlarına karşı da omuz omuza duralım. Her tür terör olayının tehdidini hep beraber yaşadık.
Teröre karşı ortak bir tavırda buluşalım. Ortak bir çağrıda buluşalım. Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’yle de tekrar görüşmeyi planlıyorum. Bütün siyasi partilerin teröre karşı birleşmesi önem taşıyor.
Terörün bir kısmını meşru, neredeyse olması gereken masum terör kategorisine sokup, terör belirtisi henüz yokken intikam dili göstermek kimseye yakışmaz. Gün, bir araya gelme günüdür.
AK Parti Genel Başkanı olarak konuşmuyorum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak demokrasimizi, halkımızı korumamız gerektiğinin altını çiziyorum. Toplumda katlanarak artacak nefret, intikam söylemine kapılmamayı bir gereklilik olarak görüyorum.
Medyamıza, özellikle her zaman terör olayları konusunda dikkatli davranan medyamıza çağrı yapıyorum. Bu terör örgütü panik havası estirebilmek için sanal ortamda, internet ortamında ortaya atabilirler. Lütfen bu terör niyetlerine, propaganda niyetlerine karşı ortak tavır alalım ve kesinlikle terör odaklarına alet olmayalım.
Uluslararası topluma da sesleniyorum. Taziyeler için teşekkürü borç biliyorum. Gün teröre direnme günüdür. İster DAİŞ, ister El Kaide, ister DHKP-C ismiyle gelmiş olursa olsun, teröre karşı birlikte durma günüdür.
Omuz omuza vermemize ve gelecekle ilgili olarak terörden azade bir Türkiye, bir Ortadoğu’ya, bir dünya kurmamıza vesile olur.
Tüm hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum.
Kılıçdaroğlu dedi ki, “Size açık çek veriyoruz. Terörü bitirmek için ne istiyorsanız yapacağız” dedi. Demirtaş, “Mafyalaşmış bir devlet var” dedi. Bir de bu saldırıyla Diyarbakır ve Suruç’la bir bağlantı var mı?
Sayın Kılıçdaroğlu’nun böyle bir günde doğru bir çağrı yaptığını düşünüyorum. Bu hükümet AK Parti hükümeti değildir. 7 Haziran’da millet hiçbirimize tam anlamıyla sorumluluk vermedi. Verseydi bu sorumluluğu üstlenirdik. Cumhurbaşkanımızın verdiği bir görev ile anayasanın öngördüğü şekilde ülke sahipsiz kalmasın diye tüm partilerden milletvekillerine bakanlık teklifinde bulundum. Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP katılmayacağını belirtti. Siyasi polemik yapmak istemem ama bu hükümete katılmış olsalardı, teröre karşı en büyük desteği vermiş olurlardı. Bu sorumluluğu ortak almak konusunda imtina ettiler ve vekillerinin görev almasını engellediler. Yine de olumlu buluyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’yla da Bahçeli’yle de, birlikte de, ayrı ayrı da görüşmek istiyorum. Keşke hükümet kurma çabasında hep birlikte olabilseydik. AK Parti, CHP, MHP ve anayasal zorunluluk gereği HDP ile birlikte zorlukları göğüsleseydik. Dediğim gibi bu çağrıyı olumlu görüyorum, görüşmeye hazırım.
Sayın Demirtaş’ına gelince. Fark edersiniz ismini zikretmedim. Görüşmelerle ilgili Sayın Demirtaş’la farklı bir düşüncem yoktu. Ancak yaptığı açıklamaları görünce maskesinin düştüğünü gördük. “Devletin halka karşı yaptığı saldırıdır” diyor. Bu nasıl bir anlayıştır. Ortak kader dili kullanmak yerine, 3 aydır şehit edilen onca askerimiz, polisimiz, korucumuz varken, siviller varken, onları görmezden gelip, ortada kesin veri yokken bu saldırıyı yapanlar hakkında hükme varıp devleti mesul göstermek, parlamentoda görev yapan bir partinin genel başkanına yakışmaz. 6-7 Ekim’de nasıl halkı sokağa dökmüşse şimdi de aynı oyunun içindedir.
O gün yapamadığını bugün yapmaya çalışıyorsa, halkımıza bu tahriklere gelmeyin diyorum. Hangi siyasi görüşte olursanız olun, devlete karşı ne düşünürseniz düşünün, lütfen bu tahriklere kapılmayın. En büyük güvencemiz halkımızın sağduyusudur. Demirtaş’ın sorumsuz açıklamaları karşısında milletimizin sağduyusuna sığının. Bu katliamı işleyen kimse gereği yapılacak. Sorumlular yakalanmadı diyor. Suruç’ta da , Diyarbakır’da da yakalandı. Adalete teslim edildi. Reyhanlı’da Suriye rejimiyle bağlantılı kişiler hukuka teslim edildi. Her terör olayına gereken cevap verilmiştir. Biz DAİŞ mevzilerini neden doğrudan hedef aldık? 32 vatandaşımızın katlinde onların rolü vardı, cezalandırdık. 2 polisimiz katledilince PKK’yı cezalandırdık.
Terörist teröristtir, terörü kim yaparsa yapsın, insanlık suçu işlemiştir. Şu anda böyle bir saldırıyı yapacak kapasiteye sahip örgütler bellidir. DAİŞ, PKK, MLKP, DHKPC... Soruşturmalar yürütülüyor. Kuzey Irak’tan bir takım canlı bombaların Türkiye’ye sokacağı istihbaratı alınmıştı. Birçok canlı bomba, biri Ankara’da, biri İstanbul’da yakalandı. Terörle mücadele çok kapsamlı bir mücadeledir. Çoğu zaman güvenlik güçlerimizin önleyici tedbirleri kamuoyuyla paylaşılmaz. Bugün de bu anlamda arkasında kim varsa, hangi örgüt varsa bu örgütlerin ortaya çıkarılması için mücadelemiz sonuna kadar sürecek.
Güvenlik zafiyeti iddiaları var. İstanbul ve Ankara’da yakalanan canlı bombalar yeni bir gelişme mi?
Olaya müteakiben tüm yetkililerimizi toplantıya çağırdım. Kapsamlı bir brifing aldım. Böyle bir olay, cumhuriyet tarihimizin en acı olaylarından biriyle karşı karşıyayız. Hepimizin çok derin bir acı ve hüzün içinde olduğumuzu belirtmek zorundayım. Olayın aydınlatılması için son derece rasyonel prosedür yürütülür.
Herhangi bir eksiklik, zaaf söz konusuysa kesinlikle giderilmesi için gerekli tedbirleri alır, ihmal varsa gerekli adımları atarız.
Olay mitingin olacağı yerde cereyan etmiyor. Miting meydanına giren herkesin üstünün aranması, çevrenin bütünüyle aranması. Bu arama alanlarına barikatlar konup, gelen herkes aranarak miting meydanına sokuluyor. Burası miting alanı değil. Herhangi bir bomba yerleştirilmesine tedbir olarak ön inceleme yapılıyor. Orası miting alanına giden yol. Bu grup içine sızmış ya da bu grup içinde daha önce bulunan 2 kişi, insan araması yapılmadığı için orada bu patlamayı gerçekleştiriyor. Bütün detaylar incelenir, gerekli tedbirler alınır.
Şöyle bir kanaat oluyor, sanki bu konularda istihbari eksiklik varmış konusunda. Bir müddettir, bazı PKK ve DAİŞ açıklamalarından da Türkiye’ye birtakım fedailer gönderileceği. PKK’nın Kuzey Irak’ta ve bu fedailer üzerinden kaos çıkarılacağına dair bilgiler ulaşmıştı. Bütün birimlerimize bu canlı bombalara karşı tedbir almaları konusunda talimatlar verildi. Nitekim İstanbul’da geçtiğimiz günlerde daha çok DHKP-C bağlantılı bir canlı bomba İstanbul’da, bir başka canlı bomba da Ankara’da yakalandı. Bütün bunlar kapsamlı bir terör saldırısının Türkiye’yi hedef aldığını gösteriyor.
Ülkemizin demokrasisi tehdit ediliyor. Bir kaos havası yaratılmak isteniyor. Güvenlik güçlerimiz dışında en büyük güvencemiz halkımızın sağduyusudur.
Demirtaş’ın açıklamaları arasında, İstihbaratçılar, başbakan olsun kelepçelenecekler” dedi. Ne düşünüyorsunuz?
Sayın Demirtaş’ın açıklamalarında vahim unsurlar var. Bileğimize ne takılacağına millet karar verir. Hesap veririz. Ama hesap veremeyecek olanlar, halkı tahrik edenler, “Terör örgütüne sırtımı dayıyorum” diyenler, “İki polis için bunca operasyona gerek var mı?” diyenler, daha dün Diyarbakır’da hamile eşi ve üç çocuğunun yanında katledilmesine sesini çıkaramayanlar halk nezdinde vicdanen kelepçelenmiştir. Hesap soracak olan varsa, Ankara’dayım, Diyarbakır’dayım, Konya’dayım. Demirtaş PKK terör örgütü masum gösterip, bir iç savaş çağrısı yapıyorsa, devlete isyana davet ediyorsa, “Devlet halkımızı katletti” diyorsa bu hukuken de vicdanen de sorgulanacak sözlerdir. Hiçbir siyasetçi ait olduğu siyasi yapıyı suçlamaz, teröristleri suçlar. Bizim yüreğimiz yanıyor. Onun meselesi bizim gönlümüzdeki yangını ülke yangınına çevirmek. HDP’ye oy veren kardeşlerimiz bile Demirtaş’a gereken tavrı koyacaktır. Polemik yapmak istemezdim ama bizi mücadelemizden vazgeçireceğini sanıyorsa yanılıyor.
Bu ülke hepimizin ülkesi, CHP’li, MHP’li, HDP’li bütün vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Gün birlik günüdür, dayanışma günüdür. Birbirinizle kucaklaşın. Şiddet tohumu ekmek isteyen tahriklere kapılmayın. Omuz omuza olunuz. Bütün bu karanlık günler geçer ama ülkemiz ve halkımızın en büyük gücü olan demokrasimiz mutlaka yaşayacaktır.