Başbakan Ahmet Davutoğlu, İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda konuştu. Böylece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında 2009'daki 'one minute' krizinin ardından Türkiye, Davos'ta ilk kez başbakanlık düzeyinde temsil edilmiş oldu.
Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
2015 G-20 Başkanı olarak da burada bulunuyorum. Soğuk Savaş’tan sonra ciddi şoklar yaşadı dünya. Sovyetler Birliği’ni deneyimledik. Akdeniz ile Arap Baharına şahit olduk karakter olarak farklılar...
Son 25 senede en etkili olabilmiş kuruluş G-20 idi. Bir kriz denetim mekanizması olarak da izledi. Bunu sağlıklı bir dönüşümle yapabildi. Çok derine politika oluşturma ve danışma platformu haline gelmişti. 2008 krizi bize bir şeyler öğretti.
2016’da bir değerlendirmede bulunacağız. Dünya ekonomisi elitlerini görmememiz gerekiyor burada. Düşük gelirli ülkelere yönelik götürmemiz önemli. Gündem çok önemli olacak. Ve temel ihtiyaçlara bakacağız.
Mesela beslenme, G-20 gıda güvenliği alanında bir toplantı gerçekleştirip atığın minimize edilmeisini ve düşük gelirli ülkelerin en temel ihtiyaçlarını tartışıyor olacağız. Dünya çapında da planlarımız mevcut. Kadın ve erkeğin işgücüne katılım oranı önemli. Bütün ekonominin alanlarında da kadınların katılımı çok önemli. 2025 hedeflerinde 100 milyon kadını iş hayatına katmaktan bahsediyoruz.
Genç nüfusun işsizliği konusunda sert davranışlar görebilirsiniz. KOBİ’leri küresel boyuta getirmek önemlidir. İşsizlik için en muazzam araçlardan bir tanesidir. Hem ulusal hem uluslararası açıdan KOBİ’ler Türkiye’nin toplantılarında önemini koruyacaktır.
Amerika ve Avrupa arasındaki ticaret anlaşması Gümrük Birliği'nin temeline ters olacak. Doğru işleyen karşılıklı bir ticaret sisteminin önemini görüyoruz burada. Enerji yine çok önemli. G-20’de enerji önemli bir yer alır. Daha fazla enerji yatırımı için sahra altı ülkelerinde 620 milyon kişinin elektriğe erişimi yok. Yeni enerji için bu sorunun çözülmesi gerekiyor. 66 trilyon dolara ihtiyaç var enerji yatırımları için.
Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bir örnek vereyim; Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak. Şu anda Avrupa Birliği'yle müzakereler devam ediyor, geçen ay Brüksel'deydim. Sadece Avrupa Birliği ve ABD arasında gümrük birliği oluşacak olursa, Türkiye Avrupa Birliği arasındaki anlaşmalara uygun olmayacaktır. ABD ile yapılacak diğer anlaşmaların da önüne geçecektir. Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki anlaşma, işte bu sebeple anlaşmalar arasında uygunluk ve birbirleriyle çelişmeme son derece önemlidir. Ticaret ve küresel ticaretin artırılması için bu anlaşmalara daha fazla öncelik getirilmesi gerekmektedir."
Enerji konusunun da son derece büyük öneme sahip olduğunu, G-20'nin enerji işbirliği prensiplerinin takip edilmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, "Enerjiye ulaşım son derece önemlidir. Enerji konusunda daha fazla yatırımın yapılmasıyla, daha fazla uluslararası enerji politikasıyla... Sahra Afrikasında 620 milyon kişinin elektriksiz yaşadığını biliyoruz. Sahra bölgesinde bunun en kısa zamanda çözülmesi gerekmektedir. Burada adaletli bir ekonomik düzeni ve yeni çerçeve doğrultusunda bu konunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Aynı zamanda 66 trilyon doların enerji yatırımlarını hareketlendirmesi gerektiği ortaya konulmuştur" şeklinde konuştu.
Enerji Bakanları toplantısının G-20 çerçevesinde yapılmasını öngördüklerini belirten Davutoğlu, iklim konusunun da ajandalarının üst sıralarında olduğunu söyledi.
Davutoğlu, Türkiye olarak 2020'deki "İklim Değişikliği Zirvesi"ne ve bu konularda müzakerelere katılmaya hazır olduklarını, aynı zamanda Paris'teki bağlayıcı anlaşmalar konusunda da Türkiye'nin işbirliğinin tam olacağını vurguladı.
Küresel ekonomik kriz ve küresel iklim sorunlarına yaklaşımlarına değinen Davutoğlu, bir kaç yıl önce iklim konusunda bir toplantıda olduğunu hatırlattı.
Davutoğlu, şunları kaydetti: "Birleşmiş Milletler ve Dışişleri Bakanlığıyla birlikte Newyork'taydık. Bu konuda ulusal pozisyonlarla ilgili açıklamalar yapılıyordu. Sıra bana geldiğinde odadaki atmosferi ve psikolojiyi değiştirmek istedim. Buradaki açıklamayı okumak yerine meslektaşlarıma, 'tüm diğer işlerde olduğu gibi, biz Dışişleri Bakanları olarak ülkelerimiz temsil edebiliriz. Ancak konu iklim olduğunda biz ülkelerimizin Dışişleri Bakanları olarak değil, insanlığın bakanları olarak konuşmalıyız, eğer insanlık var olamazsa ne politik ne de ekonomik varlıktan söz edilebilir.'
Bu yıl G-20'de böylesine büyük bir küresel krizden sonraki hepimizi etkilemiştir. Ben, tüm G-20 liderlerine çağrıda bulunuyorum, hepimiz harekete geçmeliyiz, hepimiz ekonomi bakanlarıymışız gibi, sadece ülkelerimizin liderleri değil, insanlığın ekonomi bakanlarıymışız gibi davranmamızı istiyorum. Onlara bu çağrıda bulunuyorum. Çünkü, ekonominin, ticaretin bakanları, insanlığın iklim bakanlarıymış gibi davranmamızı istiyorum. Eğer böylesine bir sorumluluk anlayışına sahip olabilirsek yeni bir dönem başlatabilir ve bir paradigma değişmesini başarabiliriz."
İnsanlığın iyiliğini ve geleceğini düşünmek yerine, ulusal çıkarların daha öne konulması halinde, bu platformun faydalı olmayacağını kaydeden Davutoğlu, "Umarım G-20'de Türkiye'nin dönem başkanlığı yeni katılımlar yeni kazançlar getirecektir dünya ekonomisine ve tüm önümüzdeki sorunların çözülmesi için faydalı olacaktır. Özellikle de ekonomik gelişme ve işsizlik konusunda" dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko'nun kendisinden önceki konuşmasını hatırlatan Davutoğlu, Ukrayna krizi konusunda önde gelen ülkelerin fikirleri arasında büyük değişimler olduğunu örnek verdi.
Başbakan Davutoğlu, söz konusu değişimlerin direkt olarak atmosferi etkilediğine işaret ederek, "Tabii ki Suriye bizim komşumuz ve bölgedeki birçok ülkede hassas durumlar var. Kimilerinde kriz var. Böylesine bir çerçevede yaşadığınız zaman tabii ki ekonomi de siyasi tartışmalardan etkilenmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
"Burada görülen G-20 üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları da tabii ki ekonomik durumun en mantıklı ve en doğru şekilde analiz edilmesini de engelliyor" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Hepimiz insanız. 20 kişi bir odada masanın etrafında toplandığı zaman burada psikolojik ortam da son derece önem kazanıyor. Birçok farklı düşünce ve hayal kırıklığını bir araya getirdiğiniz zaman iş gerçekten zorlaşıyor. Örneğin biz Türkiye olarak 2 milyon sığınmacıyı ülkemizde şu anda ağırlıyoruz. Tabii ki bunun gibi birçok ülkenin farklı düşünceleri var, onların farklı beklentileri var, önümüzdeki en önemli engel de bu. Son derece mantıklı ve bilgece bir şekilde davranmamız gerekiyor. Farklılıklarımıza odaklanmak yerine artık birleşmenin vaktidir. Özellikle ekonomi, ortak kararlarımız konusunda prensiplerimizin mantıklı olduğu bir şekilde hareket etmeliyiz."
Başbakan Davutoğlu, eğer ekonomik hayatta mantıksız davranılır ve mantıksız kararlar alınırsa bunun başka siyasi sonuçları olacağına dikkati çekerek, "2015 yılında tabii ki bu krizler devam ediyor olacak. Tüm bu siyasi konuların merkezinde olan ülkelerden biri olarak Türkiye de bu sorunların çözümü olmanın yanı sıra, bu politik engellerin bir G-20 bariyeri olmasını engellemek için çalışmaya devam edecektir" görüşünü paylaştı.
"Özellikle son iki yılda bölgenizdeki komşu ülkelerde son derece dramatik değişmeler olduğunu görüyoruz. Sizin pozisyonunuzun da değiştiğini söyleyebilir miyiz? Buradaki birleştirici ve köprü vazifesi gören rolünüzün de önemi tabii ki ortaya çıkıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi almak istiyorum" sorusu üzerine Davutoğlu, 1990'lardan beri ve özellikle son 12 yıldaki duruşuna bakılacak olursa Türkiye'nin her türlü çatışmanın giderilmesi için son derece önemli bir noktada olduğunu kaydetti.
Başbakan Davutoğlu, Bosna-Sırbistan krizinde de arabuluculuk için çalıştıklarının altını çizerek bu durumun Balkanlar'da farklı bir operasyon ve atmosfer ortaya koyduğunu belirtti.
Balkanların yanı sıra Rusya'da da gerginliğin azaltılması için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Davutoğlu, "Bizce ekonomilerin birbirine bağlılığını algılayabilirsek siyasi krizlerin ortaya çıkma sıklığını da azaltabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin güçlü, demokratik temellere dayanan bir ekonomik gelişmeye sahip olduğunu kaydetti.
Tüm bu krizlere rağmen Avrupa'nın en hızlı gelişen ikinci, OECD'nin en hızlı gelişen üçüncü ekonomisi olmayı başardıklarını vurgulayan Davutoğlu, gayrisafi milli hasılada da (GSMH) kişi başına gelirde 4 katına çıktıkları bilgisini verdi.
Çalışan bir demokratik sistemle ekonomik istikrarı sağladıklarını bildiren Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bunun da bölge barışına olumlu bir katkı olduğunu düşünüyoruz. Ancak tabii ki Suriye ve Irak'taki krizlerden büyük bir şekilde etkilenmiş bir ülkeyiz. Liderle mevkidaşlarımızla görüşüyoruz sadece ekonomiyi konuşmuyoruz, siyaset ve bu krizleri de konuşuyoruz. Türkiye'nin ayrımcılık yapmayan prensiplere sahip olan çabalarıyla hangi krizleri çözmek için ne yardımlarda bulunduğunu listeleyebilirim, tabii ki onun için vaktimiz yok. Ama hepimiz uluslararası sistemde, ortak değerlerimiz çerçevesinde sığınmacılar gibi insanlık trajedilerini çözmek için beraber çalışmalıyız. Aynı zamanda kim tarafından yapıldığı önemsiz teröristler ya da başka kaynaklar olsun bunlara karşı birlikte çalışmalıyız."
Oturuma, Başbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan da katıldı.