Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması ve Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olarak atanması durumunda Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olarak kabineye alınacağını yazdı. Yayman, “Hakan Fidan’ın müsteşarlıktan ayrılması durumunda daha önce de MİT için ismi geçen MGK Genel Sekreteri Muammer Türker’in buraya atanacağı belirtiliyor” görüşünü dile getirdi.
Öte yandan, internethaber.com yazarı Ömer Şahin de AKP kulislerinde başbakanlık için Sağlık Bakanı Ömer Müezzinoğlu'nun adının konuşulduğunu yazdı.
Hüseyin Yayman’ın Vatan gazetesinin bugünkü nüshasında yayımlanan, “MİT’te paralel istihbarat tasfiyesi” başlıklı yazısı şöyle:
Devlet içinde başlatılan paralel yapı soruşturması Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) uzandı. Emniyet ve ordu içinde tahkikatlar devam ederken benzer bir soruşturmanın MİT içinde yapıldığı öne sürülüyor.
MİT, emniyet/ordu/yargı/mülki idareye göre Gülen hareketinin görece daha seyrek olduğu kurumlardan biri. Teşkilatın ilk açılımı Sönmez Köksal zamanında olmuştu. Ancak özellikle AK Parti iktidarları döneminde çok sayıda meslek memurunun kuruma alındığı belirtiliyor.
7 Şubat soruşturması sırasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı almaya giden paralel yapı elemanlarının asıl hedefi Fidan’ı tutuklatmaktı. Fidan’ın tutuklanması sonrası MİT, Cemaat yapılanmasının kontrolüne geçecek ve emniyet istihbarat kökenli polisler yönetime el koyacaklardı. Ancak Fidan’ın ifade vermeye gitmekten son anda vazgeçmesi tüm oyun planını bozmuştu.
MİT ile Emniyet arasındaki rekabet özellikle KCK tutuklamaları sırasında zirveye çıkmıştı. Emniyet içindeki paralel yapının KCK maskesi altında MİT’i ele geçirme planı, hükümetin durumu son anda fark etmesiyle önlenmişti.
‘Bu birimi kapatın’
Yıllar önce bir MİT görevlisi ironik bir anekdot anlatmıştı. Bir bayramlaşma esnasında departmanları dolaşan eski Müsteşar Emre Taner, bir kapının önünde durup sakin bir edayla ‘siz hangi işleri takip ediyorsunuz’ diye sorar. Departman şefi ‘Biz irticai faaliyetleri ve F.Gülen’i takip ediyoruz’ şeklinde cevap verir. Bunun üzerine Emre Taner, ‘Biliyorum ama bunca zaman takip ettiniz ne oldu? Bakın ne kadar ileri gittiler. En iyisi siz burayı kapatın’ der.
Bu olaydan günümüze Gülen hareketine bakışta radikal değişim oldu. Güvenlik bürokrasisi bir yana kurumlarının yardımcı olmak için seferber olduğu bir yaklaşımdan mücadele edilmesi gereken ‘iç tehdit’ haline dönüştü. Dün el üstünde tutulan ‘hizmete’, bugün topyekün mücadele kararı verildi.
Memurlar kızağa çekildi!
Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre, MİT içinde paralel yapı mensubu olan 50’ye yakın meslek memuruyla ilgili soruşturma başlatıldı. Yenimahalle’deki riyasette istihbarat elemanı olarak görev yapan personelin bu statüden alınarak alt görevlere verildiği iddia ediliyor. Ana karargahtaki tasfiyeye yönelik benzer bir durumun bölge başkanlıkları yaygınlaştırılacağı öne sürülüyor.
Teşkilatla ilgili bir diger gelişme ise riyasette oluşturulan İstihbarat Koordinasyon Kurulu’yla ilgili. Son dönemde bu kurula Emniyet’ten çok sayıda personelin geldiği ancak bunların neredeyse tamamının paralel yapıya mensup oldukları iddiasıyla kurumlarına gönderildikleri ifade ediliyor. Yeni dönemde bu kurulun, bakanlıklardan gelen temsilcilerle yeniden yapılandırılacağı ve paralel yapının tasfiye edileceği söyleniyor.
MİT Müsteşarlığı Muammer Türker’e
MİT için dile getirilen bir diğer iddia, Hakan Fidan’ın bakan olacağı yönünde. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olarak atanması durumunda Hakan Fidan’ın büyük olaslıkla kabineye Dışişleri Bakanı olarak gireceği konuşuluyor. Hakan Fidan’ın müsteşarlıktan ayrılması durumunda ise daha önce de MİT için ismi geçen MGK Genel Sekreteri Muammer Türker’in buraya atanacağı belirtiliyor. Türker, PKK’nın ‘devrimci halk savaşı’ ilan ettiği ve yoğun çatışmaların yaşandığı dönemde Hakkari Valiliği yapmıştı.
Müsteşar Yardımcısı kim olacak?
Bunun yanında 50 günlük bir tatile çıkan Müsteşar Yardımcısı M.D.’nin durumu başka bir soru işareti oluşturuyor. M.D.’nin emeklilik yaşı gelmiş ancak hükümet İmralı’da devam eden müzakerelerde koordinasyon görevini yürüttüğü için görev süresini uzatmıştı. Geçmişte Emre Taner için de benzer bir durum yaşanmıştı. Taner’in görev süresi 4 defa uzatılmış, Habur sonrası 2010’da emekli olmuş ve yerine Hakan Fidan atanmıştı. Bunun yanında Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen müsteşar yardımcısının ayrılmasıyla müsteşar yardımcılığı boşalmış bulunuyor.
İnternethaber sitesi yazarı Ömer Şahin, AKP kulislerinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun Başbakanlık koltuğuna oturabileceğinin konuşulduğunu yazdı. Şahin, kulislerde milletvekillerinin “Hepiniz ters köşe olacaksınız. Size Başbakan’ı söyleyeyim mi; Mehmet Müezzinoğlu olacak” sözlerini aktardı.
Ömer Şahin’in internethaber.com sitesinde “O’na Pabuç Bırakmayız!” başlığıyla yayımlanan (7 Ağustos 2014) yazısı şöyle:
O’na Pabuç Bırakmayız!
AK Parti kulisleri hareketli. Herkesin aklı fikri Pazar günü yapılacak seçimlerde. Sürpriz bekleyen yok. Bahis oynar gibi tahminler yapılıyor. Başbakan Erdoğan’ın yüzde 60’a kadar oy alabileceğine inananlar var.
1O Ağustos sonrasından söz açılınca işler karışıyor… Erdoğan, ilk turdan zaferle çıkarsa elini çabuk tutacak. Ertesi gün MYK ve MKYK’yı toplayıp partinin yeni genel başkanı ve Başbakanının belirlemesi bekleniyor. İşte o gün ve sonrası ne olacak? O noktada kafalar haddinden fazla karışık.
Başbakan’ın partisi üzerinde tam hakimiyeti tartışılmaz. Şimdilik, ”O ne isterse o olur” deniyor. ”Şimdilik...” diyorum. Zira, siyasetin de bir realitesi var. 11 Ağustos’tan itibaren ister istemez bazı dengeler değişecektir.
Şu anda ANAP’laşma yaşanmıyor. ”Türk Büyükleri” arasında görünür bir savaş yok; AK Parti’de ”Cadı kazanı” kaynıyor denemez. Yine de bu olmayacağı anlamına gelmez.
Erdoğan kazansa da, kaybetse de, seçim ikincu tura kalsa da 11 Ağustos’la birlikte hiç birşey eskisi gibi olmayacaktır.
Size sadece Meclis’teki bir günlük gözlemimi aktarayım. Belki ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Genel beklentiye bakılırsa “Başbakan” namzeti ikiye inmiş: Ahmet Davutoğlu ya da Binali Yıldırım bayrağı devralacak. Ahmet Hoca’ya bir süredir “kesin Başbakan” gözüyle bakılıyor.
Başbakan Erdoğan, Binali Yıldırım’ı bir süredir yanından ayırmıyor. Binali Bey’e parti grubunda sempatinin yüksek olduğunu gözlemliyorum. Bakanlık başarısı, uyumuyla Başbakan olarak tercih edileceğini söyleyenler hiç de az değil…
Birbirine hiç de benzemeyen iki siyasi figür. Davutoğlu ve Yıldırım çok farklı iki “ekol”, ”tarz” olarak duruyor. Davutoğlu’nda “İdeoloji”, Yıldırım’da “İcraat” baskın.
Tercih milletvekillerine bırakılsa gruptan açık ara Abdullah Gül çıkar. Gül’ün devre dışı bırakılma ihtimali bile şimdiden sıkıntı kaynağı olmuş. Haziran seçimlerine gidilirken partinin başında Gül’ün olmasını isteyenler çoğunlukta. “O olmazsa iktidarı kaybederiz” şeklinde kaygı cümlelerini duymak mümkün.
Bülent Arınç, Ali Babacan, Mehmet Ali Şahin, Beşir Atalay’ın geçiş dönemi Başbakanlık ihtimali neredeyse konuşulmaz olmuş…
Bir de sürpriz isimler dolaşmaya başlamış AK Parti kulislerinde. Etrafımızın AK Parti milletvekillerince çevrili olduğu bir anda şu diyaloglar yaşandı örneğin:
- Hepiniz ters köşe olacaksınız. Size Başbakan’ı söyleyeyim mi; Mehmet Müezzinoğlu olacak
-Yok canım! Müezzinoğlu ismini Ahmet Hoca’yı istemeyen o iki kişi (eski ve yeni bakan) ortaya atıyor
- Sen yine de yaz bir kenara. Müezzinoğlu, Başbakanımıza çok yakındır. Atatürk’ten sonra ikinci Balkan göçmeni, AB pasaportlu Başbakan olacak. O olursa Akdeniz ve Ege’yi CHP’nin elinden alırız.
Bu sefer başka bir ortama gidiyoruz. Oradan duyduğumuz sesler daha farklı. ”Ne Gül, Ne Hoca” diyerek kendilerini “Üçüncü Yol”cu olarak konumlandırmışlar. Onlara kulak verelim:
- Başbakan’dan sonra yine bir “uzun adam” gelecek. Haziran seçimlerine mutlaka Numan Hoca’nın başkanlığında gidilecek.
- Parti genel merkezinde, il teşkilatlarındaki yapılanmalara bakarsan Numan Kurtulmuş’a göre dizayn yapıldığını görürsün. Başbakan, partiye davet için 3 kez Numan Hoca’ya gitmişti. O kadar sever yani…
- Tayyip Bey’in itibar ettiği dini grup ve çevrelerin desteği de Numan Hoca’dan yana. Abdullah Bey’in olmayacağı görülünce onu isteyenler de Numan Hoca’ya dönüyor
Bunları dinledikten sonra Meclis’in bu yaz sıcağında niye çalıştırıldığını anlıyorum. Ya bu sesler Anadolu’ya yayılsaydı? Cumhurbaşkanlığı seçim konsantrasyonu belki de kaybolacaktı! Belli ki milletvekillerinin bundan dolayı Meclis’te bırakıldığı, meydanlardan uzak tutuldu.
Yiğit Bulut’a pabuç mu bırakırız?
Başbakan Başdanışmanı Yiğit Bulut’un Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a “paralel” imasında bulunduğu sözleri duyunca…
Meclis’te tanık olduğum kimi diyaloglar hatırıma geldi!
Yerel seçmden sonraki günlerdi… Meclis’te bazı AK Parti’liler sadece Babacan değil özellikle görevden alınan Bakanlarla ilgili aynı şeyleri konuşuyordu. Hatta Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı da işin içine katacak şekilde.
Bu isimler en hafif tabirle “gaflet”le suçlanıyordu.
Kabinenin önemli bir ismiyle karşılaştım. Bir gece önce sosyal medyada yazılıp çizilenlere öfkeliydi. Şöyle dediğini hatırlıyorum:
- Şu hale bakar mısın? Yiğit Bulut kim Ali Babacan kim ya! Bunlara pabuç mu bırakırız kardeşim. Eğer susuyorsak memleketi, partimizi sevdiğimizden. Ekonomiye bir şey olmasın diye ağzımızı açmıyoruz.
Yine AK Partililerin olduğu bir ortamdayız. Bürokrasideki değişim konuşuluyor. Ölçünün kaçırıldığını düşünüyor. Arkadaşına yakınıyor:
- Arkadaş, yeni bakan arkadaşlar sanki CHP’den iktidarı devralmış gibi. Adalet, Gençlik, Aile, Bilim-Sanayi, Ulaştırma… Bütün kadrolar değişiyor.
- Tabi değişecek. Onlar paralel!
- Helal olsun o zaman Egemen Bağış’a! Dokunulmayan tek Bakanlık onunki. İçeri “paralel” sinek bile almamış. AK Parti’yle en uyumlu kadro AB Bakanlığında o zaman!
- Aman paralel olmasın da! Ölçü bu!
- Egemen Bağış’ın gösterdiği basireti diğer bakanlar gösterememiş mi diyorsun.
- Normal günler değil ki yaşadığımız…At izi, it izine karışır böyle zamanlarda…