Yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip olan Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinin restorasyonu için Toledo modelini örnek gösteren Başbakan Ahmet Davutoğlu, İspanya'daki Franco rejimi dönemi benzetmelerine yanıt verdi. Davutoğlu, "Biz faşizmi de biliyoruz, Marksist anlayışı da biliyoruz, Stalinizm'i de biliyoruz. Bu ülkeyi 12 Eylül zihniyetinden kurtaran da biziz, her bir vatandaşı da faşizme, Stanlizm’e karşı koruyacak olan AKP’dir" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu Doğu ve Güneydoğu'lu STK'larla buluşma toplantısında konuşuyor.
Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Şehirlerimiz, ne Mardin, ne Diyarbakır, ne Siirt tarih tek tip bir etnisiteden ibaret olmadı. Özellikle moderniteyle gelen alışkanlıklar maalesef bazen 12 Eylül’ün cunta anlayışıyla, bazen terör örgütünün tek tipçi yaklaşımıyla bu harmanı zedeleyen, parçalamaya çalışan akımlar söz konusu oldu. Son dönemdeki acı olaylar ışığında bir taratan tek tipçiliği dayatan her türlü anlayışla mücadele ederken diğer taraftan demokrasi üzerinden eşit vatandaşlığı etkili kılmaya, hem de o kadim kültürü modern formda yaşatan bir harman oluşturmaya çalışıyoruz.
Bugün değişik terör örgütleri de aynı mantıkla bir toplum hayatını dikte etmeye çalışıyorlar. Bizim anlayışımız insanı temel anlayan bir anlayıştır. Sizlerle istişare etmeye büyük önem veriyorum.
Her iki anlayışla biz ne dersek onu diyeceksiniz gibi dayatma ilçerisinde. Buna karşı kültürümüzden gelen derin farklılıkları birlik içinde harmanlayan anlayışı taşımak durumundayız. İstişare ederken STK’ların kanatlerinden vereceğiz. Toplumu aşağıdan yukarıya doğru inşa etmeye çaba göstereceğiz.
Bir seri istişare planlamıştım, Doğu ve Güneydoğu’dan gelen temsilcilerle bir araya geldim. Bugün de sizlerle bölgeden STK’larla bir araya geleceğim. Tek tek dinledim, notlar aldık, önümüzdeki dönem için hazırlamakta olduğumuz eylem planına dönük olarak ortak zeminde buluşmak için çaba harcayacağız.
Gelen milletvekillerimizle beraberdim, onları dinledim. Yarın öğleden sonra Doğu ve Güneydoğu’daki mülki idari temsilcilerimizi dinleyeceğim.
Sizinle istişaremiz noktasal ve bugüne ait bir istişare değildir. Siz bu milletin aklı ve vicdanısınız. Akan kan nasıl durur, barış nasıl yeniden egemen olur gibi sorulara cevap aradınız. Temsil ettiğiniz STK’lara selamlarınızı iletmenizi rica ediyorum. Terör odaklarının çabalarına rağmen, sizler sağduyulu oldunuz. Gerektiğinde inisiyatif alarak çözüm noktasında neler yapılır noktasında cevaplar aradınız. Bizler demokratik açılımı başlatınca hep sizlerle istişare ettik, güç odağımız siz oldunuz.
7 Haziran’ın ardından Türkiye’nin zaafa düştüğünü, PKK, DAEŞ’in saldırıları karşısında Türkiye’nin vicdanı siz oldunuz.
Dostlarım, biz ilk günden beri Türkiye’yi farklılıklarıyla güzelleşen bir ülke olarak gördük. Nasıl bir ailenin fertlerinden birisi eksildiğinde, o aileyi bir arada tutan ortak özellik sarsılırsa, bu masa etrafında olan bir renk bizim toplantılarımızda olmazsa, başkentimizde olmazsa eksiklik hissederiz.
Dün ifade ettim, Başbakan olarak değil, sıradan bir Türkiye vatandaşı olarak, bir kardeşiniz olarak zihnimin veya gönlümün ucunda bir kardeşime bakarken Türk mü Kürt mü Sünni mi Alevi mi diye sorarsam, böyle bir ayrım düşünmedik.
Biz sadece çözüm süreci başlarken değil AKP yola çıktığından bugüne gördünüz. Söylemekle kalmadık, 2002’den bu yana söylediklerimizi sürdürdük. Tutarlı politikalarımızla devam etmekteyiz. AKP geçmişin baskılayıcı siyasal zihniyete tepki olarak doğmuştur. Aksine bir adım atarsak, bütün o kadim geçmişe ihanet etmiş oluruz.
Biz Türkiye’yi bütün renkleri, zenginlikleriyle kucaklıyoruz, seviyoruz. Türkiye’yi güçlü kılanın bu olduğunu düşünüyoruz. Hepimiz insanız, farklılıklarımızdan gelen özelliklerimiz var. Hiçbirimiz nerede doğduğumuzda karar vermiş değil, bu dünyaya geldik ve giderken de bizim gibi her bir insana saygıyla son vereceğiz.
Bu topraklar bize dost ve kardeş olmayı öğütler. Can olmayı, canan olmayı öğütler.
Nice sular gemimize sızmak ve içeriden batırmak isterse istesin, Hz. Nuh’un iman ettiği kutlu serüvenine ulaştıracak yepyeni bir insanlık direnişi için bu geminin içinden çıkan insanlar olarak bunu sürdüreceğiz.
Her insanı dost sayarız. Hangi köken, bölge, inançtan gelirse gelsin insana hizmet amacımızdır. İzin vermeyiz derken 78 milyona söylüyorum. Kim eline silah alıp şehirleri harabeye çevirmeye çalışırsa hep birlikte hepimiz ona karşı çıkacak ve bu toprakların ortak feyzinin vicdanının sesi olacağız. Cani şebekelerle insan dışı terör örgütüyle bizim mücadelemiz. Sokaktaki insanlara saldıracak kadar gözü dönmüş, eş zamanlı terör saldırıları başlatan kirli yapılar kardeşliği bozmak için çalışanlardır.
Huzurumuza güvenimize istikrarımıza yönelik saldırılarda bulunuyorlar. Terör olaylarında hayatın kaybeden vatandaşlarımıza şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum..
Türkiye terörden kurtulacak, barikatlardan çukurlardan, silah deposu olmaktan arındılacak. Dağlarımız, ovalarımız terörün yol açtığı tahribattan kurtulacak. Terör örgütünün uzantısı olan partinin sözcüleri Türkiye’yi yeniden kargaşaya, çatışmaya dayalı düzene çekmektir. İstiyorlar ki devlet eski devlet olsun, terörü besleyen durumlar tekrar ortaya çıksın.
Dün mimari eserlerin korunması için Dubrovnik'i, Toledo’yu örnek göstererek Sur’un o inci gibi mimari dokusunu koruyacağımızı söylediğimde bugün baktım bunu faşizm ve Franco rejimiyle karşılaştıranlar oldu.
Biz faşizmi de biliyoruz, Marksist anlayışı da biliyoruz, Stalinizm'i de biliyoruz. Bu ülkeyi 12 Eylül zihniyetinden kurtaran da biziz, her bir vatandaşı da faşizme, Stanlizm’e karşı koruyacak olan AKP’dir.
Türkiye terörden kurtulacak, barikatlardan çukurlardan, silah deposu olmaktan arındırılacak. Dağlarımız, ovalarımız terörün yol açtığı tahribattan kurtulacak. Terör örgütünün uzantısı olan partinin sözcüleri Türkiye’yi yeniden kargaşaya, çatışmaya dayalı düzene çekmektir. İstiyorlar ki devlet eski devlet olsun, terörü besleyen durumlar tekrar ortaya çıksın. Dün mimari eserlerin korunması için Toledo’yu örnek göstererek Sur’un mimari dokusunu koruyacağımızı söylediğimde bugün baktım bunu faşizm ve Franco rejimiyle karşılaştırmaya yönelik yaptılar.
Biz faşizmi de biliyoruz, Marksist anlayışı da biliriz. Bu ülkeyi 12 Eylül zihniyetinden kurtaran da biziz, her bir vatandaşı da faşizme Stanlizm’e karşı koruyacak olan AKP’dir.
Baskıyı ülkemizde, şehirlerimizde tek bir anlayışı egemenlik kılmaya çalışıyorlar. Eski Türkiye’de neler olduğunu siz çok daha iyi biliyorsunuz. O eski Türkiye’de yasaklar vardı. Olağan üstü hal vardı, boşaltılmış köyler, yasaklı mezralar vardı.
Türkiye demokrasi ayıplarını yıllarca yaşadı, insanımız bedellerini ödedi. AKP bu tabloyu değiştirmek için yola çıktı. 78 milyonun kardeşliğini pekiştirmeye çalıştık.
Bunları faşizm sözüyle yansıtmaya çalışanlara yönelik söylüyorum bunları. Terörden mağdur olan vatandaşlarımıza milyarlarca Türk Lirası aktardık.
Tuzaklar kuruldu, engeller çıkarıldı, bu tuzakları baltalayanlar ortaya çıktı. Bütün engelleri aştık, milletimiz samimiyetimizi gördü.
Terör kandan, gözyaşından beslenen bir sektör. Karanlık yapıların baş gösterdiği bir sektör. Sadece güvenlikle değil, adalet, hukuk, vicdanla çökerteceğiz. Vatandaşlarımızın taleplerine göre belirleyeceğiz. En büyük zararı Kürt vatandaşlarımıza verdiğini herkes görüyor. Ölümden başka bir gelecek vaad edilmiyor. Bütün vatandaşlarımıza minnettarız, onlara gösterdikleri bu tutum dolayısıyla teşekkürü ifade etmek büyük bir borçtur.
Bizim ülkemizin işçisi, aydını, akademisyeni kırgınsa ben onarla birlikte kırgın olurum.
Sanatçıların, aydınların samimi görüşlerini dinleyeceğiz.
Zalim bir ifade kullanması üzerine gönül aynama baktım; “Benim gönlümde zulme bulaşmış bir insanın küçük ülkesi var mı?” diye. Bir sanatçı bize zalim dedi. O sanatçımıza muhasebe yapmaya davet ediyorum.
Gazze’de katledilen bir kızın ailesiyle görüştüğüm anı düşünsün. Mültecilerin ülkemize sığındığında onları iftar yaptığımızı düşünsün. Rabbimize böyle bir zulmü görmemiş, bizim adaletimize vicdanımıza şahitlik edecek o kadar çok insan vardı ki. Belki milyonlarca insan Türkiye’de bu dönemde bu insanlar yaşıyordu da aşsız evsiz barksız kalmadık diyen o kadar çok insan vardı ki.
Ben o sanatçıya sesleniyorum, gelsin eğer biraz zulüm görmek istiyorsa ziyaret ettiğim 8 yaşındaki Said’in gözlerinin içine baksın. Küçük kız kardeşini şehit olarak kaybetmiş Said’in o yüzündeki tebessüme baksın. Diyarbsakır’da Çınar’da hayatını kaybedenlerin arkasında hangi zalimlerin olduğunu görsün ve zalim kelimesini kimin için kullanabileceğini düşünsün.
Hesap vermeye hazırız. Bu toprakların çocuklarına kim zulmederse kudretimizin sesi de olacaktır. Bundan sonra sizlerle birlikte kudret ile merhametin yan yana zikredildiği ortamlarda buluşacağız. Her kesimden insanlarla bir araya gelip geleceği birlikte planlayacağız.
Türkiye düşmanlığından beslenen bu düşünce, belli emelleri olanların haince bir algı operasyonudur. Türkiye, demokrasiyle yönetiliyor.
Demokrasi farklılıkların bir arada olduğu bir demokrasiyi denetliyor. Şiddeti ve terörü reddeden herkesle aynı saftayız. Kin ve nefret tohumu ekenlere karşı da hep beraberiz. Kandan, terörden beslendiğini görüyoruz. Birbirimizin hukukunu korumaya özen gösteriyoruz. Yaraları saracağız ve hayat en kısa zamanda geri dönecek. Arkalarındaki güçleri de biliyoruz. Sıkıntılı günler geçecektir. Çözümsüz hiçbir meselemiz yoktur. Yeter ki zor zamanlarda birbirimizin halinden haberdar olalım. Kardeşliğimiz başka hiçbir ülke ile karşılaştırılamaz. Kıblesi olmayanlar bizi anlayamazlar."