Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın daha önce yaptığı bir çok açıklamada "terör örgütlerinin maşası" sözleriyle hedef gösterdiği Gezi olayları sırasında başına isabet eden gaz kapsülü sebebiyle hayatını kaybeden Berkin Elvan, için Madımak dediğimizde, Başbağlar’ı, "Berkin Elvan dediğimizde Yasin Börü’yü Burak Can’ı da hatırlayalım" diye konuştu.
Davutoğlu, Dersim tartışmalarına ilişkin olarak, "Geçmişte ben de bazı hareketlere katıldım. Anam rahmetli ‘aman oğlum öne çıkma’ derdi. Öne çıkma demek bir korkunun işareti. Aynen Aleviliği saklamak gibi. Artık saklanma zamanı değil. Herkesin onurla gururla farklılıklarını dile getirme zamanıdır" dedi.
Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi’nde öğrencilere seslendi.
Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Ben buraya Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak geldim ama aynı zamanda vicdan sahibi sıradan bir Anadolu insanı olarak geldim. Gerektiğinde özür dileme erdemini de göstermeliyiz. Vicdanımızın kabul etmediği bir şeyi devletimizin de kabul edemeyeceğini düşünüyorum. Başbakan vasfından önce hepimiz bu toprakların insanıyız. Ama bu toprakların insanı olmanın ötesinde ondan da önce hepimiz insanız.
Geçmişte ben de bazı hareketlere katıldım. Anam rahmetli ‘aman oğlum öne çıkma’ derdi. Öne çıkma demek bir korkunun işareti. Aynen Aleviliği saklamak gibi. Artık saklanma zamanı değil. Herkesin onurla gururla farklılıklarını dile getirme zamanıdır. O farklılıklardan dostluk kardeşlik üretilmişse bu farklılıklar çok güzeldi. Sezen Aksu’nun hadi gülümse bulutlar gitsin şarkısını biliyoruz. Ama onun arkasında Kemal Burkay’ın olduğunu öğrenmemiz zaman aldı. Bizim davetimizle geldi. Burada tekrar söylüyorum hangi nedenle toprağım terk etmiş olsa da kapımız açık. Artık hiçbir şeyin demokratik bir ülkede saklanmasına gerek yok. Benim Hacı Bektaş konuşmamdan sonra ‘eski yaraları deşmesek’ deniyor. Herkesin acısı kendisine olmasın. Bunu Dersimlilere sormak lazım. Acıları açıp ortada bırakamayız. O yaraları saracağız.
“Oğlumu benden sonra asın” diye yalvaran bir babanın göz önünde oğlunu asan bir zihniyet zalim bir zihniyettir. Biz yüzleşiyoruz ve söylüyoruz. Size zulmedildi ve ayıp edildi. Alevilerin talepleri konusunda kapsamlı brifingler almaya devam edeceğim. Bizim için etnik ve mezhepsel temelli hiçbir tehdit unsur yoktur. Şu anda huzurunuzda olan başbakan 28 Şubat’ta üniversitelerden dışlandı. Yazdığım bir yazı nedeniyle rektörümüz “aman dikkat” dediğinde, “esas şimdi tam da yazma ve konuşma zamanı” diyerek istifamı verdim. Devlet milleti adam etmek için yoktur. Devlet millete hizmet etmek için vardır.
Bakanlar kurulumuzda bir Zaza arkadaşımız var ve gurur duyuyoruz. Cevdet Bey’le 30 yıldır tanışırız ve bir gün bile ne onun zihninden ne de benim zihnimden etnik kökenimiz geçmiştir. Geçmişin yanlışlarını sahiplenmek fayda getirmez ama geçmişin yanlışlarından kin üretmek de fayda getirmez. Sene 1994, Başbakanlık Genelgesi’nde 50 kilodan fazla kimse un bulundurulamaz deniyor. Bir kere yanlış bir uygulama başlayıp bir devlet refleksi haline geldi mi bir yerlerden tekrar çıkabiliyor. Eğer ben şu anda Başbakan olmayıp da hep planladığım gibi akademisyen olsaydım Alevi İslam’ın temsilcileriyle, Kürt halkının temsilcileriyle buluşup “”acaba bu ülkenin geleceği nasıl olacak” diye konuşmayı isterdim.
Devlet yeni bir üslup benimseyecektir. Bu bizim size taahhüdümüzdür. Yeni bir çığır açmalıyız. Psikolojik eşik aşılmalı, empati yapılmalı. Ama sizden ricamız da şu Dersimliler olarak herkes birbiriyle selamlaşsın. Cemevini ziyaret edelim. Nefreti şiddeti reddeden bir muhabbet ikramında bulunalım. Gönül sofrasına davet edelim birbirimizi ortada bir yemek olmasa da gözlerimizle taa içine bakalım. Kimse kendi dünyasına kapanıp monologla konuşmasın. Artık zihnimizdeki duvarı yıkalım. Bir daha kimse bir duvar örme cesareti göstermesin. Madımak dediğimizde, Başbağlar’ı, Berkin Elvan dediğimizde Yasin Börü’yü Burak Can’ı da hatırlayalım…
Dersimli kardeşlerime birkaç. Müjde vermek isterim. Dersim’de eski kışla müzeye dönüştürülecek ve adı a Dersim Müzesi olacak. Bunu için 10 milyon liralık ödeneğin talimatını verdik. Ziyaret ettiğimiz bütün yerlerin yolları yapılacak. Dersimli kardeşlerimiz oralara en iyi şartlarda gidecek ve hepsi restore edilecek. 12 milyon liralık bir kaynak ayırdık. Rektörümüz üniversitenin adının Munzur Üniversitesi olması istedi biz de kabul ettik. Empati yapıp psikolojik eşiği aştıktan sonra hepimizin üzerinde durması gereken eşit vatandaşlık bilincini geliştirmektir.
Alevi kardeşlerimize karşı hiçbir ayrımcılık yapılmasına izin vermeyiz. Cemevleriyle ilgili talepleri Alevi kanaat önderleriyle konuşacağım. Bundan sonra da bizim atamalarımızda görevlendirmelerimizde tek bir ölçümüz vardır. Liyakat, liyakat, liyakat. Herhangi bir bürokratik kademede Alevi vatandaşlarımıza bir ayrım varsa bunun bizzat takipçisi olacağım. Din kültürü ve ahlak dersi konusunda daha önce de kanaatlerimi arz ettim. Bu derslerde Alevi vatandaşlarımıza dönük herhangi bir tahkir gibi bir tek cümle dahi olsa bunu hepimize yapılmış kabul ederiz. Yeni Türkiye’de kimse inancı etnik kimliği nedeniyle ötekileştirilmeyecek.