Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı İsmet Yılmaz'ın da katıldığı ''Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses'' mitinginde konuştu. Terörle mücadelenin PKK silahı bırakana kadar sürdüreceklerini söyleyen Davutoğlu, "O silahları betona gömecekler, sonra her türlü demokratik talebi konuşmaya hazırız" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, konuşmasının devamında miting alanında toplanan kalabalığa seslenirken "1 Kasım’a kadar çok çalışacaksınız, onları baraj altında bırakacaksınız, 1 Kasım’da AK Parti’yi yeniden tek başına iktidara getireceksiniz" dedi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Aziz İstanbul... Bugün yine barış ve adalet arayışı için nefes nefese, gönül gönüle vermeye gelmiş aziz İstanbullular... Aziz milletim, hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum. Şimdi karşımda albayraklarıyla, bir albayrak bahçesi kurmuş olan her bir kardeşimin nefesini nefesimde, yüreğini yüreğimde hissediyorum. Evet, bu ne muhteşem bir manzara, bu ne muhteşem bir buluşma, bu ne güzel bayrak, bu ne güzel millet, bu ne güzel kardeşlik.
Hangi milletin böyle tek yürek gibi çarpan kardeşleri, fertleri var? Allah sizden razı olsun. Nefesimize nefes katan herkesten razı olsun. Bu muhteşem kalabalık içinde bir kısmınız Fırat Dicle’de Kürtçe türkülerle büyüdünüz, bir kısmınız Meriç’te Rumca lehçesi türkülerle büyüdünüz. Ama bugün Kafkasya çocukları, Rumeli çocukları, Mezopotamya çocukları tek bir nefes... O nefes kelime-i tevhid ile birlikte kardeşlik diyor. Her birinizin nefesinizi hissediyorum. Burada sadece kardeşlik nefesi var. Sadece Yenikapı meydanındaki milyonlarca nefes değil, 78 milyonu temsil ediyorsunuz. Burada şehitlerin nefesi var.
Son nefesinde kelime-i şahadet getirerek Hakk’a yürüyen Mehmetçik’in son nefesi var, emaneti var. Mehmetçiğin son nefesi için kardeşliğimizi birleştirmeye hazır mısınız? Mehmetçiğin emanetine sahip çıkmaya hazır mısınız? Bu milleti bölmek isteyenlere karşı, kıyamete kadar kardeşlik demeye hazır mısınız? Hazır mısınız? Mehmetçiğin son nefesinin hakkı için, kıyamete kadar kardeşlik demeye hazır mısınız? Bir daha söyleyin. İşte nefes bu, Allah Mehmetçiğin son nefesiyle emanet ettiği vatana sahip çıkma kuvvetini bize nasip eylesin. Ulubatlı Hasan’ın çocukları, Marmara, Boğaziçi, Yeditepe şahit olsun, Mehmetçiğin son nefesine sahip çıktık, sahip çıkacağız...
Sadece şehitlerimiz değil, şu anda ben burada Silvan’da, 30 Ağustos günü ekmek al, diye sokağa gönderdiği Fırat çocuğumuzun yolda o hainlerce vücudu paramparça edilen, 12 yaşındaki o kardeşimizin nefesini hissediyorum. Ben burada, Diyarbakır’da Kulp’ta yetişip Diyarbakır’a hizmet için dönen, Abdullah Biroğul’un nefesini hissediyorum. Çalıştığı çorbacıda şehit edilen Diyarbakırlı Şeyhmus’un nefesini hissediyorum. 64 yaşındaki Makbule teyzemin nefesini hissediyorum. O Diyarbakırlıyı, O Hakkariliyi savunmaya giden şehitlerimizle, o hain örgütün baskısıyla zulüm edilen Kürt kardeşlerimizin nefesleri birleşmiştir. Huzurunda bulunduğumuz şehit annelerimiz babalarımızla, çocukları kaçırılan Diyarbakır annelerinin nefesinin birleştiğini görüyorum.
Eti kemikten ayırmak isteyen, bu milleti bölmek isteyen herkes kahrolacak inşallah. Söz veriyoruz size, onların hak ettiği cezayı vermek için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Buradan Diyarbakır’a, Hakkari’ye kardeşlik selamı göndermeye hazır mısınız?
Selam olsun, peygamberler diyarı Diyarbakır’a... Selam olsun Hakkari’ye... Selam olsun, 789 milyon kilometrekarenin tamamında...
İşte biz 13 yıldır sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğüyle başlayan AK Parti iktidarlarında yürekleri birleştirmek, gönülleri birleştirmek, nefesleri birleştirmek istedik. OHAL vardı, kaldırdık. O yıllarda Kürtçe şarkı, türkü dahi yasaktı, bütün yasakları kaldırdık. Yaylalar, mezralar Anadolu insanına kapatılmıştı, hepsini açtık. Yaylalarda türküler söylenmeye başlandı. Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i, daha sonra TRT Kurdi’yi kurduk. Çünkü ırkçılığın her türü bizim ayaklarımızın altındadır. Hiçbir ırkçılığa, ayrımcılığa izin vermedik, vermeyiz. Cumhurbaşkanımız Başbakan olarak 2005’te Diyarbakır’da tarihi bir konuşma yaptı. 12 Eylül zihniyetini yere çalan meydan okuma konuşmasıydı. O günden beri ne söz verdiysek yaptık, yasakları kaldırdık, her türlü adımı attık. Sonra milli birlik ve kardeşlik projesi ve sonra çözüm süreciyle, Türkü, Kürdü, Rumelisi, Mezopotamyalısı, Kafkası, herkes eşittir.
Biz kimseyi kökün, atan nereden diye sormayız. Biz herkesi Allah yarattı diye severiz. 13 yıl içinde, bu millet arasındaki bütün ayrımcılığı ortadan kaldırmak için her türlü çabayı gösterdiğimize şahit misiniz? Her türlü ayrımcılığa karşı, milletin kardeşliği için gece gündüz çalıştığımıza şahit misiniz?
Biz bu aşkla çalışırken, tek bir şey en önemli talep olarak gündeme getirildi. Dedik ki, Türkiye’de artık herkes, her türlü görüşü ortaya koyabiliyor. Gelin bu silahları terk edin dedik. 2013... Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde başladı. Ama Nevruz mesajına rağmen Mayıs ayına kadar çekilmesi gereken silahlı gruplar, ülkeyi terk etmedi. Kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen odaklar Gezi provokasyonunu başlattı. Gruplar çekilmedi. Daha sonra 17-25 Aralık kumpası kuruldu. Amaçları milletin birliğini, beraberliğini yok etmekti. Buna rağmen biz, çözüm için her türlü adımı attık. 7 Haziran seçimlerine geldik. Sayın Cumhurbaşkanımız Fetih meydanında çözüm sürecini anlattı. Ama onlar 8-9 Haziran’dan itibaren ayaklanma çağrıları yaptılar, çetelere “harekete geçin” dedi. Bunu diyenler onlar değildi, onlar piyon. Bunu diyenler bazı dış odaklar. Şimdi o dış odaklara karşı bu piyonlarla mücadele etmeye var mısınız?
Her türlü tedbiri aldık. Yürütülen operasyonlar için, Sayın Cumhurbaşkanımızı, bendenizi, AK Parti’yi itham edenlere hatırlatıyorum. 9 Temmuz’da görevi aldığımız gibi ayaklanma çağrısı yaptılar, eş başkanlar terör örgütüne dayanıyoruz dedi. Onlar terör örgütüne dayanabilirler, ama biz İstanbul’a, bu millete, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sırtımızı vermişiz. DEAŞ terör örgütü Suruç’ta 32 vatandaşımızı katletti, PKK polisimizi katletti, DHKP-C İstanbul sokaklarında şov yapmaya kalktı. 2 polisimiz PKK tarafından şehit edilince karar verdik. Madem ki terör örgütleri düğmeye basılmış gibi harekete geçti, hakkettikleri cevabı verdik. “1 Kasım’a giderken operasyonları başlattılar” diyenler, o şehit edilen 2 polisimiz için operasyon yaptığımızı bilsinler.
Mehmetçiği şehit eden DEAŞ mevzilerini yerle bir ettik. Ceylanpınar’da polisimizi, Adıyaman’da polisimiz öldürme talimatı veren Kandil’i yerle bir ettik. Etmeye de kararlıyız. Hiç kimse bizim rehavete kapılacağımızı, yavaşlayacağımızı, milletimizi tehdit eden terör örgütü odaklarına karşı işi yavaşlatacağımızı sanmasın. Bu işi sonuna kadar, silahlar bırakılana kadar sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi o silahları betona gömecekler, sonra her türlü demokratik talebi konuşmaya hazırız. 1 Kasım’a kadar çok çalışacaksınız, onları baraj altında bırakacaksınız, 1 Kasım’da AK Parti’yi yeniden tek başına iktidara getireceksiniz.
1 Kasım’a giderken, seçim güvenliği için de her türlü tedbiri alacağız. 1 Kasım’a doğru demokrasiyi yeniden ayakları üstünde sürekli ve kalıcı kılacağız inşallah. Kardeşliğimizi pekiştirelim. Kardeşliğimizi daim kılalım. Kimse kimseye sen Kürt müsün, Doğulu musun diye sormasın. Allah’ın sormadığı soruyu sormayın. Kürt kardeşlerim, hiçbir yerde hiçbir şekilde ayrımcılığa tabi olmayacağını bilsinler. Ne güzel, “Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir.”
Özellikle de bayram ziyaretleri yapalım, Batılı Doğuluya, Sünni Alevi’ye, Türk Kürde bayramda ayrı bir güzel baksın. Deyiniz ki “Eti tırnaktan kim ayırabilir?” Allah için, kardeşlik deyin, kardeşlik deyin.
İkinci mesajımız, bütün milletimiz bilsin ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti her bir vatandaşına eşit bakar. Türkiye’nin bir santimetrekaresini bile böldürtmeyiz.
Üçüncü mesajımız, demokrasiyi, özgürlükleri mutlak anlamda yaşatacağız. 1 Kasım’da özgürce herkes oyunu kullanacak, kimse Doğu’da Güneydoğu’da olduğu gibi baskı altında olmayacak. Ayağa kalkmaya var mısınız? Albayrağı dünyanın her yerinde dalgalandırmaya hazır mısınız? Allah kardeşliğimizi hakim, devletimizi muktedir, milletimizi hür ve özgür kılsın. Albayrağın üzerindeki kanın, onun üzerindeki hilalin hakkını vermeyi bize nasip eylesin. Aziz İstanbullulara teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.