Brüksel’de Avrupa Birliği’nden siyasetçi ve diplomatlarla bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, görüştüğü isimleri HSYK düzenlemesi ile gündeme gelen yargı bağımsızlığı tartışmaları hakkında ikna edemediği öne sürüldü.
Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Utku Çakırözer, bir AB yetkilisine dayanarak AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn- Bendit ile Başbakan Erdoğan arasında polemik yaşandığını yazdı. Çakırözer, yazısında “Cohn-Bendit, Erdoğan’ın yaptığı konuşmalarda zaman zaman AB’ye yönelik tepkilerini gündeme getirerek ‘Burada bizimleyken ‘AP çok önemli bir kurum’ diyorsunuz ama ülkenize dönünce yaptığınız konuşmalarda ‘Ben bu Avrupa Parlamentosu’nu tanımıyorum’ gibi açıklamalar yapıyorsunuz. Bunların hangisi doğrusu?’ eleştirisinde bulundu” ifadelerine yer verdi.
Utku Çakırözer, yazısında Cohn-Bendit ile Erdoğan arasında Mısır’ın devrik Devlet Başkanı Muhammed Mursi - Adolf Hitler karşılaştırması nedeniyle gerginlik yaşandığını da ifade etti.
Utku Çakırözer’in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (24 Ocak) nüshasında yer alan, “AB 'tüyünü' batırmış” başlıklı yazısı şöyle:
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz, Brüksel’de Başbakan Erdoğan ile görüşmesinin ardından kameralar önüne geçtiğinde görüşmenin gergin geçtiğini anlatmak için “İçeride tüyler uçuştu” dedi. Erdoğan da buna karşılık, “Ben zannettim ki ‘sandalyeler uçuştu’ diyecek ama koltuklar vardı, onların da uçması mümkün değildi. Gerçekten heyecanlı bir görüşme oldu” diye esprili bir yanıt verdi. Brüksel’den dönüş yolunda gazetecilere yaptığı açıklamalarda “İçeride ne oldu” sorusunun yanıtını bulamayınca toplantıda neler olduğu hakkında bilgi sahibi olan Avrupalı kaynaklara başvurduk.
AB kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre, Erdoğan’ın AB Konseyi Başkanı Van Rompuy, AB Komisyonu Başkanı Barroso ve AP Başkanı Schulz ile görüşmeleri genel olarak sakin ve karşılıklı saygı havasında geçti. ‘Tüylerin uçuşmasına’ neden olan konu ise AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn- Bendit ile Erdoğan arasında yaşanan tartışma oldu. Cohn-Bendit, Erdoğan’ın yaptığı konuşmalarda zaman zaman AB’ye yönelik tepkilerini gündeme getirerek “Burada bizimleyken ‘AP çok önemli bir kurum’ diyorsunuz ama ülkenize dönünce yaptığınız konuşmalarda ‘Ben bu Avrupa Parlamentosu’nu tanımıyorum’ gibi açıklamalar yapıyorsunuz. Bunların hangisi doğrusu?” eleştirisinde bulundu.
Asıl tartışma ise Cohn-Bendit, Mısır konusunu açınca çıktı. Mısır’da bir ‘darbe’ yapıldığı konusunda Erdoğan ile hemfikir olduğunu belirttikten sonra Cohn-Bendit, “Fakat sizin de ağzınızdan Mursi yönetimine yönelik tek bir eleştiri duymadık” eleştirisini getirdi. Erdoğan ise bu sözlere, Mursi’nin, halkının oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı olduğunu anımsatarak karşılık verdi.
Cohn-Bendit’in buna yanıtı “Seçilmiş olmak tek başına demokrat olmak için yeterli değildir. Aynı zamanda halkınızı demokratik olarak da yönetiyor olmanız gerekir. Hitler de seçilmişti ama demokrat değildi” oldu. Cohn-Bendit’in ‘Hitler’ benzetmesi üzerine toplantının yapıldığı salonda tansiyon yükseldi. Erdoğan, “Siz Mursi ile Hitler’i bu şekilde karşılaştıramazsınız” diye çıkıştı.
Gerginlik AP Başkanı Schulz’un, “Cohn-Bendit karşılaştırma yapmadı. Sadece Hitler’in de seçilmiş olduğunu söyledi” diye devreye girmesi ile yumuşatıldı.
Başbakan Erdoğan, görüşmeler sonrasında “Paralel yapıyı AB’ye örneklerle anlattım. İkna ettiğimi düşünüyorum. Onların da çok rahatsız olduklarını gördüm” dedi. Ancak Brüksel’den yansıyan hava çok farklı. Görüşmelere giren bir isim, bu konuda Erdoğan’ın hiçbir Avrupalı muhatabını ikna edemediğini vurguladı. Cemaate öteden beri mesafeli duran bir başka AP kaynağı ise “Gülen hareketi giderek daha fazla sorgulanır hale gelse de, Erdoğan’ın yolsuzluk soruşturmalarına karşı ileri sürdüğü ‘komplo’, ‘paralel devlet’ iddialarına kimse inanmıyor” dedi.
Toplantıda Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ise ilginç bir saptama yapmış:
“Sizin reformlardan geri adım atmak için Gülen hareketini bir mazeret olarak kullandığınızı düşünmeye başladım. Madem bu hareket Türkiye için bu kadar tehlikeliydi o zaman neden iktidarınız boyunca desteklediniz onları?”
AKP hükümetine destek verdikleri 2010 anayasa referandumundan geri gidildiğini gördüklerini belirten Swoboda, “Demokratik kazanımlardan geri gidiyorsunuz. Oysa biz o pakete destek verdiğimiz için kardeş partimiz CHP ile kavga bile etmiştik!” diye sitem etmiş.
Görüşmelerin ağırlıklı konusu 17 Aralık sonrası gelişmeler oldu. AB kanadı, hükümetin özellikle yargı alanında attığı adımlardan kaygılarını dile getirirken hukuk devleti ve güçler ayrılığı ilkelerine bağlı kalınmasını istedi. Bu ilkelerden uzaklaşılması ve yargıya müdahalelerin sürmesi durumunda, “Türkiye-AB üyelik müzakerelerinde zorluklar yaşanacağı ve yeni fasıllar açılmasının tehlikeye girebileceği” uyarısında bulundular.
Cohn-Bendit ile yaşanan tartışma dışında oldukça sakin gözüken Erdoğan ise AB yetkililerine, “Güçler ayrılığı ve hukuk devleti gibi Avrupa değerlerini paylaştıklarını ve atacakları her adımın bu doğrultuda olacağı” güvencesi verdi. Türkiye’de yargıya müdahale etmediğini savunan Erdoğan, yargı içindeki bir grubun hükümete karşı hareket içinde olduğu tezi üzerinde durdu. Erdoğan, Türkiye’de olup bitenler hakkında AB kurumlarına ‘dezenformasyon’ yapıldığını da ileri sürdü.
Yolsuzluk meselesinin üzerine gidilmediği eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan’ın “Biz seçimleri yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele ilkesiyle kazandık. Yolsuzluğa göz yummamız söz konusu olamaz. Şu anda da iki bakanın oğlu hapiste” dediği belirtildi.
Toplantıda hükümetin 17 Aralık operasyonuna tepki olarak Emniyet ve yargıda yaptığı görevden almalar gündeme gelince, bu konuda kaygısını dile getiren Avrupalılara Erdoğan, “217 bin kişilik polis teşkilatında birkaç yüz kişinin yer değiştirmesi normaldir” yanıtını verdi.
Görüşmelerde AB kanadı, Meclis’teki HSYK kanun değişikliği teklifinin yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağı ve HSYK’yi Adalet Bakanlığı’na bağlı bir daire haline getireceği yönündeki kaygılarını iletti. HSYK düzenlemesinin bundan sonraki safhalarını takip edeceklerini belirterek Meclis’e gönderilen şekliyle çıkarılmaması beklentisini hissettirdiler. AB tarafı yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a yönelik güvensizlik duygusunu da hissettirdi. Avrupalı parlamenterler Erdoğan’a, “Sadullah Ergin’in geri çekilmesinin nedenini anlayamadık. Onun şu anda bakan olmaması çok üzücü” değerlendirmelerini aktardı.
Görüşmelerde Avrupalı parlamenterlerin basın özgürlüğü konusunu gündeme getirmeleri üzerine Erdoğan, “Dünyada Türkiye gibi basın özgürlüğü olan başka yer yok. Ben ve ailem hakkında gazetelerin manşetlerinde neler yazıyor görseniz, inanmazsınız” yanıtını vermiş. Tutuklu gazeteciler konusunda da Erdoğan, “Gazetecilik faaliyeti yaptığı için hapiste yatan hiç kimse yok. Basın sektöründe olan 28 kişi terör suçu işledikleri için cezaevlerinde” savunmasını yaptı.