'Başbakan Erdoğan da cemaate yardım ve yataklık mı etti?'

'Başbakan Erdoğan da cemaate yardım ve yataklık mı etti?'

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Fethullah Gülen cemaatine yardım ve yataklık suçlamasına ilişkin iddiaları değerlendirdiği yazısında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “ne istediler de vermedik?” sözlerini de hatırlattı. Dilipak yazısının ilgili bölümünde “Daha da önemlisi, bu kuruluşlara belediyeler, kamu kuruluşları az mı kaynak aktardı. Başbakan bile “ne istediler de vermedik” demedi mi? O zaman milletvekilleri, parti örgütleri, belediye başkanları, herkes bu örgüte yardım ve yataklıktan sanık olabilir” ifadesini kullandı.

Abdurrahman Dilipak’ın, Yeni Akit gazetesinin bugünkü (3 Haziran 2014) nüshasında yayımlanan, “Cemaate yardım ve yataklık suçu!” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘Cemaate yardım ve yataklık suçu!’

 

Biliyorsunuz, yardım ve yataklık etmek diye bir suç var.. Cemaati bugünkü yasalar çerçevesinde örgüte sokarsanız, yardım ve yataklıktan sanık sandalyesine oturtulacak o kadar çok kişi var ki! Casusluk tamam, evrakta tahrifat yaparak yargıyı ve idareyi aldatmak o da tamam. Hile, görevi kötüye kullanmak o da tamam.. Ama işin içinde bir de örgüt var.. Para manipülasyonu yapan, para toplayan, transfer eden bir örgüt.. Ona yardım ve yataklık edenlere gelince, o yurtlarda kalan, okullarda okuyan, gazetelerine dergilerine abone olan, mağazalarında çalışan, oralarda alışveriş yapan, ortak oldukları ya da zekat ya da başka isimler altında para yardımı aldıkları, hatta kredi sağlayarak ya da himmet fonları ile ortaklık tesis ettikleri bir sürü adam var. O mediaları, çalışanları, ışık evleri, Pensilvenya’ya gidip gelenler..

Daha da önemlisi, bu kuruluşlara belediyeler, kamu kuruluşları az mı kaynak aktardı. Başbakan bile “ne istediler de vermedik” demedi mi? O zaman milletvekilleri, parti örgütleri, belediye başkanları, herkes bu örgüte yardım ve yataklıktan sanık olabilir..

Bugüne kadar “yardım ve yataklık” suçu işleyenlere 3 - 5 yıl arasında hapis cezası veriliyordu. Haberlere baktım “Yeni düzenlemeye göre; adi suç işlemek için kurulan çetelere yardım ve yataklık edenler çete üyesi sayılarak 1 ile 3 yıl, anayasal düzeni değiştirmek amacıyla kurulan örgütlere yardım ve yataklık edenler de, örgüt üyesi sayılarak 5 ile 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırılacak. Düzenlemeyle yardım ve yataklık yapmanın cezası, terör örgütleri için artırılırken, çeteler için ise düşürüldü. Anayasal düzeni değiştirmek amacıyla kurulan örgütlere veya adi suç işlemek için kurulan çetelere “yardım ve yataklık” etmek suçu, TCK’da ayrı bir madde ile düzenlenmekten çıkarılarak, “silahlı örgütle suç işlemek” suçu kapsamına alındı. Buna göre artık örgüte yardım ve yataklık yapan kişiler, doğrudan örgüt üyesi olarak cezalandırılacak.”

Suçun mahiyetini, kanuni unsurlarını, suçun mevcudiyetini, suçun faili, suçun mağduru, suçun konusu, fiili faile bağlayan manevi bağın tesbiti önemli.

Mesela Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılıyor.. Gülen hakkında, örgüt hakkında kesinleşmiş bir hüküm olduktan sonra, hâlâ bu çatı altında bulunmaya devam edenlerin ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerek.. Öte yandan suçun oluşmasına aktif destek verenlerin doğrudan suçun asli faili olarak tanımlanması gerek..

Bu kişilerin cürümden yararlanıp yararlanmadıklarına, tehdit, baskı, caydırma unsuru olup olmadığına bakmak gerek. Adam terfi etmek için bunların himayesine sığınmış ya da işe girmek için aynı şekilde. Bakanı, milletvekili hepsi bunların safında!. Maaşından her ay belli bir kesinti yapılmasına karşı çıkmamış. Himmet adı altında her ay makbuz filan istemeden ödemesini yapmış. Çok büyük kayıtdışı bir mali hareket sözkonusu.. Dini bir istismar da var bu işlerde tabii. Bunu zekat, sadaka gibi görmesi sağlanmış.. Kayıtdışılığı önlemek için Maliye Bakanlığı’nın zekat ve sadakaların matrahtan düşülmesine ilişkin bir düzenleme yapması gerek bu arada..

Örgüte zekat ya da himmet adı altında ödeme yapanların idare ya da savcılıklara zaman, yer, kişi ve varsa şahit belirterek beyanları halinde bu suçla suçlanmamaları, hatta verdikleri paranın suçluların tesbiti ve mal varlıklarına el konulması durumunda, hak sahiplerine iadesi konusunda da bir düzenleme yapılabilir.

Takiye konusunun ayrıca değelendirilmesi ve bu süreçte yargı tarafından dikkate alınması gerek.. İdarenin ya da yargının araştırması ya da bir hükmün icrasına karşı iş yapmak..

Belgeleri tahrif, sahte belge üretmek, telefon dinleme, gerçeği gizlemek için saptırma çabaları, masum insanları suçlu gösterme girişimi, cürmi atfi ya da kendi içlerinde itirafçı olacaklara suç isnat ederek itibarsızlaştırma girişimlerinin ayrıca değerlendirilmesi gerek..

Suçun ortaya çıkmasından önce bunlara yakın duranları ayrı tutmak gerek belki.. Suça iştirak edenleri de merkez kadro, kripto elemanlar, profesyoneller olarak ayırmak gerek..

Cürümden istifadeyi temin ya da cürmün örgütlenmesinde aktif sorumluluk üstlenenleri, yani mütevelilleri de kendi içinde kategorize ederek iltisaklılarla bağlantı seviyesi ve şekline göre yeniden değerlendirmek gerek..

Hükümetçe icra olunacak tahkikatı yanlış yola sevk etme çabalarının ayrıca ve önemle incelenmesi gerek.. Yine aynı şekilde bu eylemle ilgili faili gizleme çabalarının da not edilmesi gerek.. Suç isnadı açıkça belli olduktan sonra yapılan maddi yardımlarla, öncesi arasında da fark olması gerekir. Gerçek suçluyu bulmak için suçun manevi unsurunun yerinde tesbitinin büyük değeri vardır.

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise, küçük çocukların da bu çatı altına bulunuyor olması ve bu vesile ile ailelerle kurulan ve giderek derinleştirilen bağların da ciddi bir şekilde izlenmesi gerekir.. Belki bu anlamda Kamu Güvenliği Müsteşarlığının örgütün yapısı ve işleyişi hakkında kapsamlı bir bilgi notu yayınlaması gerekir..

Hemen belirteyim ki, örgütlü suçlarda yardım ve yataklık fiili, terör örgütleri ile ilgili bir düzenlemedir.. Paralel devlet yapılanması, işin içine casusluk fiilinin, darbe fiilinin de girdiği, dini, iktisadi, siyasi uzantıları olan farklı bir yapıdır. İşin içinde istihbarat örgütleri, emniyet teşkilatı, orduya yönelik planların olduğu farklı bir yapıdan söz ediyoruz.. Onun için darbeye teşebbüs fiili açısından durumun yeniden değerlendirilmesi ve yeni bir yasal düzenleme yapılması gerekebilir.. Yine bu ve benzeri oluşumlar için etkin pişmanlık ya da farkına vardıktan sonra ayrılmasını ve bilgi paylaşımına bağlı yargılama muafiyeti konusunun da yeniden düşünülmesi gerekir..

İdare kendi soruşturmasını tamamladıktan ve yapı ortaya çıkarıldıktan sonra, buna bağlı birçok özel ve tüzel, resmi, gayri resmi kuruluşlar, yurtiçinden ve yurtdışından yeni davaların açılması gündeme gelecektir..

Sanırım bu konuda, yargılamanın selameti açısından, hukuki boşlukların giderilmesi, bazı kişilerin haketmedikleri bir cezayla karşılaşmaması açısından ve birtakım insanların sanık sandalyesine oturtulmadan safını belirlemesi açısından önemi büyüktür.. Selâm ve dua ile.