Erdoğan: Gafil Kılıçdaroğlu, şerefli ol, omurgalı ol, ecdadından dik durmayı öğren

Erdoğan: Gafil Kılıçdaroğlu, şerefli ol, omurgalı ol, ecdadından dik durmayı öğren

Başbakan Tayyip Erdoğan, "Gezi’de bizi yok edebilirlerdi, 17-25 Aralık’ta hapsedebilirlerdi, sürekli suikast tehdidi altındayım" dedi. 

"Kürecik'teki radar İsrail'e bilgi veriyor" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Erdoğan, "Ne diyor Kılıçdaroğlu, “Kürecik’teki radar İsrail’e bilgi veriyor.” Vay gafil ya. Bu ne cahillik ya. Şerefli olun şerefli, omurgalı olun. Ecdadınız gibi dik durmayı öğrenin" ifadesini kullandı.

Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulunuyor. Toplantı merhum gazeteci Savaş Ay’ın yıllar önce SSK hakkında yaptığı ve dönemin SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nun da konuk olduğu A Takımı programının arşiv görüntüleriyle başladı.

Son grup toplantısına katılan Erdoğan’ın Filistin atkısı ile toplantıya katılması dikkat çekti.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Az önce aslında bir belgesel oldu bu, film izledik. Bildiğiniz gibi 92-98 arası ağırlıklı olarak SSK Genel Müdürlüğü’nü Sayın Kılıçdaroğlu yaptı ve bu süreç içerisinde yine Sayın Çağan’ın da o dönemin bakanı olarak açıklamalarını duydunuz.

O acı, çirkin tablonun, sağlığı tehdit eden tablonun hiçbir sorumlusu yok. Bakan diyor ki “sorumlu değilim.” Genel müdür zaten hiç sorumlu değil, sadece sırıtıyor, her zamanki pişkinliğiyle. O hastanelerin tuvaletlerinin hali ne, yatakların hali ne, kuyrukların hali ne? Bunun hali ne? Böyle bir tavır, böyle bir yaklaşım olabilir mi?

Şimdi ben tüm halkıma sesleniyorum. Hamdolsun artık sağlıkta biz bunları yaşamıyoruz. Artık bunlar tarih oldu. Şimdi biz daha idealini nasıl getirebiliriz, bunun gayreti içinmdeyiz. Bir eksiği var tabi, bir de bizim dönemin şu andaki yapısını sağlıkta buraya taşımalıydık ve bir ekranda 92-98 o dönem olmalı, bir ekranda da bizim şu dönemimizde hal ortaya konulmalıydı.

İnşallah bunu da bundan sonraki süreç içerisinde arkadaşlarımız hazırlar, mukayese imkanı bakımından izlenir ama olay sadece burası değil. Bundan sonra çok farklı bir şekilde teşkilatlarımız halka yanıstma fırsatını bulacaklardır.

Biz bunu yaşadık ama bu denli, bunun ileri gittiği noktasında benim bile farkında olmadığımı şimdi daha yakından hissettim.

6 yıl, 7 yıl siz SSK’nın genel müdürlüğünü yapacaksınız ve bu süre içinde de hiçbir vebaliniz olmayacak. Sıkılmadan “10 yıl önce daha iyiydi” diyeceksiniz. Gerekçesi ne? İstanbul’un nüfusu artıyor. Senin dönemindeki nüfusa bak, şimdiki nüfusa bak.

 

'Bu tuvaletlerde yaşamak, bu millete reva mı?'

 

94-99 arası İstanbul nüfusu 7 milyon civarındaydı. Şimdi 14 milyonu aşmış vaziyette. Şu anda İstanbul’un bu noktada hastaneleri yok, gezin bakın, bu rezaleti göremezsiniz.

Özel sektör, vakıf hastaneleri vs. hepsini tek çatı altında toplayarak vatandaşımıza tercih imkanı getirdik. Git, kuyrukta uzun süre bekle, böyle bir şey yok hamdolsun. Bu dertli olmayı gerektirir. Bu millete sevdası varsa bu işi çözer. Sizin böyle bir derdiniz, sevdanız olmazsa milleti afedersiniz o tuvaletlerin halini gördünüz değil mi? Bu tuvaletlerde yaşamak, bu millete reva mı?

Şu anda birbirlerine yakın safta olduğu bir beyefendi, eski bakanlardan o da. Okuyan… Kendi açıklaması, bak biz konuşmuyoruz. Ne diyor, “5 milyar dolar zararla ayrıldı, Rahşan affıyla kurtuldu” diyor.

5 milyar dolar, ben söylemiyorum. O zamanın bakanı, Sayın Okuyan söylüyor. Değerli kardeşlerim, bunlar bu ülkeyi bu hale getirdiler. Allah’a hamdolsun ki bu millet bunların bu yönetim anlayışından kısa zamanda kurtuldu da işte şimdi yeni Türkiye’ye adım attı. İşte bunlar hep eski Türkiye’nin görüntüleridir.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için çalışmalarımız yoğun şekilde devam ediyor. Samsun’dan ilk adımı attık. 12 ilde mitinglerimizi yaptık.

En son Hatay mitingimiz gerçekten sıcağa rağmen muhteşemdi. Akşam iftar sofrası çok daha muhteşemdi. 40 bini aşkın İskenderunlu o iftar soframıza katıldı, muhteşem bir iftarı gerçekleştirdik.

 

'10 Ağustos'ta sıradan bir sonuç beklemiyoruz'

 

Her gittiğimiz ilde, ya merkezde, ya ilçesinde iftarımızı yapıyoruz.

Açıkçası milletimiz 10 Ağustos’la ilgili kararını vermiş durumda. Sadece meydanlar değil, kamuoyu araştırmaları da 10 Ağustos’ta sevsin sevmesin ama bir gerçeği ortaya şimdiden koydu.

Rabbim inşallah, 10 Ağustos akşamı bu tabloyu beraberce görmeyi bizlere nasip etsin diyorum.

Tabii biz sıradan bir sonuç beklemiyoruz, bunun için de rehavete kapılmadan çok koşturmamız gerektiğini, 9 Ağustos akşamına kadar çok insana ulaşmamız gerektiğini biliyoruz.

 

'İhsanoğlu'nu destekleyen partilerin oy oranı yüzde 1’i bile bulmuyor'

 

CHP tabanı kendisine aday dayatılmasına, ardından da genel müdürlerinin ifadesiyle “tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” sözlerine tepkisini gösterecektir.

Ortak adayları ne diyor, “9 parti, 10 parti destekliyor” diyor. Kendisini destekleyen partilerin oy oranı yüzde 1’i bile bulmuyor. Bir şey daha var, artık partilerin adını da saymıyor. Çünkü kendisine destek açıklamasında bulunan partiler hem MHP, hem BBP tabanını rahatsız edecek nitelikte. Çatının altında CHP ve MHP vardı, şimdi o çatının altında CHP ve MHP ile birlikte BBP var, Sosyalist İşçi Partisi var, Devrimci Halk Partisi var.

Gitti partisini bu partilerle aynı çatının altına yerleştirdi. Sayın Bahçeli’ye yeni yol arkadaşları hayırlı olsun. Başta MHP ve BBP olmak üzere, bu partilere gönül vermiş kardeşlerim bu kirli ittifaka 10 Ağustos’ta gereken cevabı verecektir.

Buradan Gazze için eylem yapan Londra’yı, Paris’i, Brüksel’i, Berlin’i, Kopenhag’ı tebrik ediyor, insanlık için ayağa kalkanları selamlıyorum.

Ürdün, Lübnan, Güney Afrika, Şili, Venezuela, Pakistan ve diğer tüm ülke halklarına teşekkür ediyor, hepsini yürekten kutluyorum.

İnşallah halkların, insanların bu hassasiyeti, bu yürekli duruşu devletlerini de dile getirecek. Devletlerinin vicdani bir tutum sergilemesini sağlayacak.

 

Mursi’nin bu dik duruşu

 

Ekranları başında bizi izleyen aziz milletim, bakın bu bölgede İsrail’in insanlık dışı, barbarca katliamlarına ses çıkaran iki ülke vardı. Biri Mısır’dı. Mursi, halkın oylarıyla işbaşına geldi. İlk icraatlarından biri Refah Sınır Kapısı’nı açmak oldu. 1 yıllık iktidarı boyunca Mursi, Filistin davasının yanında durdu. Mursi’nin bu dik duruşu, bu omurgalı duruşu, elbette birilerini rahatsız etti. Tahrir gösterileri dediler, özgürlük dediler, askeri darbe yaptılar, başta Mursi olmak üzere binlerce masumu hapse attılar. Bunlardan da ciddi bir kısmını idama mahkum ettiler.

Darbecilerin ilk yaptığı iş Refah Sınır Kapısı’nı kapatmak oldu. Mısır’da darbe olduğu halde bu darbeye darbe diyemedi, kınayamadı. Bütün bölge ülkeleriyle, Batı devletleriyle birlikte Mısır da Gazze’deki çocuk katliamını sadece seyrediyor.

Bölgede Mısır’la birlikte Filistin’e sahip çıkan diğer ülke Türkiye’ydi. Bu birilerini rahatsız ediyordu. Türkiye’nin İsrail’e hukuku hatırlatması birilerini  rahatsız ediyordu.

 

'30 Mart’ta başaramadıklarını şimdi başarmaya çalışıyorlar'

 

Önce Gezi olayları dediler, sokak hareketleri üzerinden hükümeti devirmeyi hedeflediler ama başaramadılar. Sokak eylemleriyle deviremedikleri hükümeti, maşaları olan Pensilvanya örgütü ile yargı darbesiyle devirmek istediler. Türkiye’yi susturamadılar, sindiremediler.

Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden bir başka senaryoyu deniyorlar. Çatı aday diyorlar, ortak aday diyorlar. Bunların hepsi yalan. Gezi’de başaramadıklarını, 17-25 Aralık’ta, 30 Mart’ta başaramadıklarını şimdi başarmaya çalışıyorlar.

Biz olsak da olmasak da artık bu milletin iradesi, bu ülkenin istiklali hiç kimsenin, hiçbir ülke ve odağın ipoteği altına alınmasın.

 

'Sürekli suikast tehdidi altındayım'

 

Gezi’de bizi yok edebilirlerdi, 17-25 Aralık’ta hapsedebilirlerdi, sürekli suikast tehdidi altındayım. Ben istiyorum, biz olsak da olmasak da Türkiye’nin istikbaline karışmasın, Türkiye’ye kimse gündem dayatmasın.

Biz istiklal mücadelesi derken işte bunu kastediyoruz. Avrupa Birliği’yle tam üyelik müzakereleri yapan bir ülkeyiz, BM ve NATO’nun üyesi bir ülkeyiz. Antisemitizmin, her türlü ırkçılığın karşısında bir ülkeyiz ama biz körü körüne dengelere boyun eğecek, zalimin karşısında eğilip bükülecek bir ülke değiliz. Bu böyle biline. Bizim içimizi acıtan bir başka boyut var. 

Gazze katliamını örtmek, perdelemek için her gün alçakça iftiralar atılıyor. Neymiş Türkiye, İsrail’e jet yakıtı satıyormuş. Dürüst olun dürüst. Zaten çıkınınızda tek şey var. Yalan, iftira, takiye. Siz busunuz, siz busunuz.

Enerji Bakanım kaç kez açıkladı, böyle bir şey söz konusu değil ama bunlar yalanı ciddi anlamda meslek edinmişler. Buraya İsrail’in uçağı gelir ve havalimanından kendi yakıtını alır. Bu her ulus için gittiği ülkelerde orada bakımını yapar, yakıtını alır, sonra yoluna devam eder. Bunu İsrail’e jet yakıtı vermek diyorsanız, buna diyecek bir şey yok. Bizim 40’a yakın uçağımız da Tel Aviv’e gidiyor, oradan yakıt alıyor. Yani bu uçaklar gidip gelmesin mi? Duygularla konuşacağımız noktada değiliz, akılla, bilimle, tecrübeyle konuşmak zorundayız.

 

'Ecdadınız gibi dik durmayı öğrenin'

 

Olur da buna da tevessül edersiniz, uçaklar da gitmeyebilir. Gerek bizim vatandaşlarımız, gerek Filistinli vatandaşlar, bu tarafa gelecekleri zaman bizim uçaklarımızla geliyorlar.

Ne diyor Kılıçdaroğlu, “Kürecik’teki radar İsrail’e bilgi veriyor.” Vay gafil ya. Bu ne cahillik ya. Şerefli olun şerefli, omurgalı olun. Ecdadınız gibi dik durmayı öğrenin.

Kürecik’teki radar, bunların hepsi bir NATO üyesi olmamız hasebiyle talebimiz üzerine bizim savunmamızda kullanılmak üzere getirilmiş olan radarlardır.

 

3 günlük yas ilan ettim

 

Biliyorsunuz 3 günlük yas ilan ettim. Bu sabah başladı. Orada katledilen insanları kendi insanımız olarak görüyoruz. Şunu unutmayın biz susarsak kaybeden Gazze değil Türkiye’nin bağımsızlığı olur. Onun için sadece Gazze için değil Türkiye’nin istikbali için susmayacağız. Çocuklar için haykırmaya devam edeceğiz, anneler için sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. İngiltere Başbakan’ı 15 İsrailli için başsağlığı diliyor. Peki 600 Filistinli için ne yapıyorsun. Böyle bir insanlık olur mu.

 

İnşallah hesabını vereceğiz

 

Şehitlerimiz huzura çıktığımızda inşallah hesabını vereceğiz. Onun için son nefesimize kadar bağmısız Türkiye, Filistin demeye insanlık demeye devam edeceğiz .

Bugün 22 Temmuz 2004’de elde ettiğimiz büyük başarının yıldönümü. Bize cumhurbaşkanı seçemez demişlerdi ve milletimizde yüzde 47 oranında destek almıştık. Milletimizden aldığımız destekle cumhurbaşkanını seçmiş, cumhurbaşkanımızı halkın seçmenizi temin etmişti. 2001’de Ak Parti’yi kurduk 3 gün sonra ilk grup toplantımızı gerçekleştirdik. 3 kasım 2002’nin hemen ardından 19 Kasım 2002’de bu salonda yaptık. Eğer milletimin yetki verir beni  seçerse bu benim bu kürsüden sizlere yaptığım son konuşma olacak.

 

13 yıldır sizlere kürsüden seslendim

 

13 yıldır sizlere bu kürsüden seslendim. Partimizin politikaların değerlendirmelerini sizlere aktardım. Hükümetimi icraatlarını hedeflerini sizlerle paylaştım. Bu kürsü her zaman ama her zaman milletin kürsüsü oldu. Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Buna inandık. Dinleyiciler değiştiler vekillerimiz yenilendi aramızdan vefat nedeniyle ayrılanlar oldu, dava sorumluluğunu taşıyamayıp çekilenler oldu. Ama bur kürsü he zaman milletin kürsüsü olarak kaldı.

Hem bu salon hem bu kürsü tarih yazmakla kalmadı tarihi bizzat inşa etti bizzat yazdı. Bu kürsüden kimi zaman milletimiz ve insanlık adına sesimizi yükselmek zorunda kaldık. Bugün olduğu gibi. Sevindiğimiz hüzünlendiğimiz anlar oldu. 13 yıla baktığımızda bu kürsünün şerefini onuru muhafaza ettik.

Bu salon TBMM’nin inşa edildiği bugünden yana nice isimler gördü. Yarında bizler bu kürsüyü devretmiş olacağız. Önemli olan baki olan hoş bir seda bırakmak. İnanıyorum ki biz su salonda bu kürsüde hoş bir seda bıraktık.

 

Bundan sonra sizlere hitap edemeyeceğim

 

Milletim beni seçerse yeni yasama döneminde bur kürsüde bir başka arkadaşımız sizlere hitap edecek. Hem bu kürsünün hem bu salonun nabzı bundan sonra da sadece ve sadece hak ve millet için atacak. Canımız. Kanımı şerefimiz bildiğimiz bu kürsü bu grup millet için hizmet üretmeye devam edecek. Bu kürsüye belki de bugün veda ederken gözümün arkada kalmadığını bilmenizi isterim.  Milletim takdir ederde seçilirsem buradan sizlere hitap edemeyeceğim. Elbette muhabbetimiz başka kürsülerde devam edecek. Bugün belki de son kez buradan hitap ederken sürç lisan ettiysek affola. İstemeden kırdığımız üzdüğümüz kardeşlerimiz varsa hepsinin haklarını helal etmelerin istiyorum.

Veda ederken bu kürsünün onuru sarsmadan taşıyacağımı bilmenizi istiyorum. Sizlerden helallik istiyorum. Yarın Kadir gecesi dualarınız bizlerden mazlumlardan özellikle Gazzeli, Suriyeli, Iraklı mazlumlardan esirgemeyin. Ramazan Bayramınız bayram gibi olsun.